Temel Reis’in bizim ıspanaktaki pestisitten haberi var mı?

Her geçen gün, sofralarımıza gelen gıdaların besleyici olmaktan uzaklığı bir tarafa, aynı zamanda zehirli maddelerle yüklü olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Greenpeace Türkiye’nin, İstanbul’daki zincir marketlerden ve semt pazarlarından aldığı örneklerle gerçekleştirdiği son araştırma, tarımda kullanılan kimyasalların, özellikle çocuk sağlığına ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Üstelik bu araştırma, daha önce bu konuya yer verdiğim yazılarımda çalışmalarına referans verdiğim Gıda Mühendisi Dr.Bülent Şık’ın bilimsel analizleriyle daha da çarpıcı bir hale geliyor.
Raporun bulguları, hiç de iç açıcı değil. Zira araştırmanın çarpıcı sonuçları pestisitlerin yalnızca gıda kalitesini değil, çocuk sağlığını da doğrudan tehdit ettiği konusunda kanıt niteliğinde. Araştırmada incelenen 155 farklı örneğin üçte biri, Türk Gıda Kodeksi’ne uygun bulunmadı. Bu, yasal olarak tüketiciye sunulan gıdaların, aslında yasaklı veya ruhsatsız pestisitler içerdiği anlamına geliyor. Dahası, gıda ürünlerinde pestisit kalıntısının en fazla görüldüğü ürünler ise gerçekten düşündürücü… Salamura yaprak, yeşil sivri biber ve ıspanak gibi geleneksel mutfağımızın temel parçası, günlük ve sevilerek tüketilen ürünler… Bu ürünlerin neredeyse tamamında, yasal sınırların aşılmış olduğu görülmüş. Sadece bir ürün üzerinde değil, birden fazla pestisit kalıntısının bulunduğu 94 örnek, çocuklarımızın günlük tüketiminde maruz kaldığı tehlikeyi neredeyse iki katına çıkarıyor.
Üstelik Greenpeace’in raporuna göre, incelenen örneklerin büyük kısmında birden fazla pestisit kalıntısı tespit edilmiş. Yani, bizler yalnızca tek bir kimyasal maddeyle değil, bu maddelerin bir araya gelerek oluşturduğu karmaşık ve çok daha tehlikeli bir riskle karşı karşıyayız. Adeta zehir kombosu, kokteyli sunuluyor çekincesizce halkın tüketimine… Bu, özellikle çocuklarımız için ciddi bir tehlike. Hormon bozucu, nörolojik gelişimi engelleyici ve kanserojen etkilere sahip pestisitler, günlük tükettiğimiz gıdalarda çocukların gelişim süreçlerine zarar veren etkileriyle, gelecekte çok ciddi sağlık problemlerinin yaşanacağının sinyallerini veriyor şimdiden…
Ve elbette, raporda dikkat çekilen bir diğer mesele de PFAS gibi çevresel kirleticiler. Pestisitlerin yanı sıra, PFAS maddeleri çocuk sağlığını tehdit eden kimyasallardan ve yiyeceklerin içine işleyerek uzun yıllar boyunca vücutta kalabiliyor. PFAS’ların gıda maddelerinde tespit edilmesi, bu maddelerin çevreye ve sağlığımıza olan kalıcı etkilerinin ne kadar büyük olduğunu açıkça gösteriyor. Yine de, tarımda çevresel kirleticilerle ilgili yeterli farkındalık yok ve önlem alınmıyor. 
Greenpeace’in raporu, bize önemli bir çağrı yapıyor. Sağlıklı gıdalara erişim hakkımızı savunmak, çocuklarımızı korumak için tarımda kullanılan kimyasal maddelerin kontrol altına alınması şart. Tüm bu bilimsel verilere, raporlara ve dillerimizde biten tüylere rağmen, Türkiye’de hala gıda güvenliği konusunda etkili bir önlem alındığını söylemek bir türlü mümkün olmuyor. Caydırıcı yasal düzenlemeler ve denetimler çok yetersiz; bu da halk sağlığına yönelik büyük bir tehdit oluşturuyor. Pestisitler, sadece tarımsal üretimin değil, aynı zamanda kamu sağlığına yönelik hayati önemde olan sağlık politikalarının da gözden geçirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Sadede gelirsek; ilgili rapordaki bulgulara göre gıda güvenliği ve çocuk sağlığı arasındaki bağlantı, hiç bu kadar net ve acil bir şekilde görünmemişti. ( “Pestisitler ve Çocuklar” ana başlıklı, 31 sayfalık raporun tüm detaylarına Greenpeace Türkiye’nin web sayfasından ulaşabilirsiniz.) Bugün harekete geçilmezse, yarının sağlık krizi çok daha derin ve karmaşık olacak. (Söz gelimi, ülkenin nüfus oranının erimesi konusunda kaygı taşıyanların; bugün memlekette patlayan kısırlık salgınının baş müsebbibi olan pestisit ve tarım zehri kullanımının yaygınlığını görmemesi de büyük ironi (!) ) . 
Her şey bir yana; çocukların sağlığı, sadece ailelerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluğun hakkını vermek için artık düşünmeden, duraksamadan bir an önce harekete geçmek ve sorumluluk almak gerekiyor!