Sevil Atasoy uyardı: Hayvana şiddet insan cinayetinin provasıdır

Türkiye’de hayvanlara yönelik şiddet eylemleri giderek daha görünür hale gelirken, Adli Bilim Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, bu tür vakaların yalnızca hayvan hakları açısından değil, toplum güvenliği bakımından da ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Prof.Dr. Atasoy’a göre hayvana zarar veren bireyler, çoğu zaman insanlara yönelik daha ağır suçların da failleri haline geliyor.
Adli Bilim Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, şiddet suçlarının fail profillerine dair çarpıcı bilgiler verdi. Yapılan bilimsel çalışmaların hayvan ve insana yönelik şiddet arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koyduğunu belirten p Atasoy, “Son 40 yılda yayımlanan tüm araştırmalar gösteriyor ki, ağır şiddet suçlarının faillerinin geçmişinde mutlaka hayvana zarar verme davranışları bulunuyor. Bu durum artık bilimsel olarak tartışmasız kabul ediliyor” dedi.
“Merakla hayvana işkence eden çocuklar mutlaka tedavi edilmeli”
Prof. Dr. Atasoy, özellikle çocuk yaşta hayvana zarar veren davranışların aileler tarafından hafife alınmaması gerektiğini de belirtti. Bu tür şiddet içeren eylemlerin insanlara yönelen şiddetin ilk sinyali olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Atasoy, sineğin kanadını koparmaktan kediyi toprağa gömmeye kadar uzanan davranış biçimlerinin, sıradan yaramazlık değil, ciddi psikiyatrik bir sorun olabileceği konusunda ebeveynleri, “Hayvana kötü davranış sergileyen biri, ileride insana da zarar verebilir. Çünkü merakla başlayan şiddet eğilimi, zamanla insana yönelir. Bu şekilde davranışları olan çocuklar çok erken yaşlardan itibaren izlenmeli ve gerekli psikiyatrik destek sağlanmalı” açıklamasıyla uyardı.
“Seri katillerin çocukluk geçmişi hayvana şiddet dolu”
Dünyaca tanınmış seri katillerin çocukluk dönemlerinde hayvanlara yönelik ağır şiddet davranışları gösterdiğinin altını çizen Prof. Dr. Atasoy, “10 hatta 20 kişiyi öldüren bu kişilerin büyük kısmının geçmişinde hayvana yönelik işkenceler tespit edilmiştir” dedi.
Teknolojik gelişmeler sayesinde faillerin daha erken tespit edildiğini belirten Prof. Dr. Atasoy, “Geçmişte onlarca kişiyi öldürmeden yakalanamayanlar, şimdi DNA analizleri ve geliştirilmiş soruşturma yöntemleri sayesinde erken safhada ortaya çıkarılabiliyor ” dedi.
“Hayvana şiddet evde başlar, sonra insana sıçrar”
Hayvana yönelik şiddetin aile içi dinamiklerde de gözlemlendiğini belirten Prof. Dr. Atasoy, “Evde hayvana uygulanan şiddet, sonraki aşamada eşe, çocuğa veya başka bireylere yöneliyor. Bu bir döngüdür. O yüzden en başta müdahale etmek gerekir” dedi. Özellikle aile içi şiddet, çocuk istismarı veya cinsel suçlar gibi vakalarda, şüphelilere ‘Daha önce hayvanınız var mıydı, ona nasıl davranırdınız?’ gibi soruların sorulmasının Batı ülkelerinde standart bir uygulama haline geldiğini belirten Atasoy, Türkiye’de de benzer bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini söyledi.
“Bekar ve çocuğu olmayan bir erkeğin evinde oyuncak varsa dikkat!”
Suç profili analizlerinde hayvana şiddetin yanı sıra başka dikkat çeken unsurların da olduğunu dile getiren Prof. Dr. Atasoy, bekar ve çocuğu olmayan bir erkeğin evinde oyuncak bulundurmasının da bir risk işareti olabileceğini söyledi. “Cam önünde çocuk oyuncakları dizili olan, çocukları eve çekmeye çalışan kişilere dair çok sayıda vaka var. Çocuğunuzu kimseye, komşunuz bile olsa bırakmayın. Kimin ne olduğunu dış görünüşünden anlamanız mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Hayvana karşı işlenen suçların sıradan vakalar gibi değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sevil Atasoy, bu eylemlerin hem birey hem toplum sağlığı açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekerek, toplumun tüm kesimlerine erken farkındalık çağrısı yaptı.