Çayın Buharı, Siyasetin Rüzgârı: TBMM’de Bir Gün

Ankara’da serin bir sabah… Meclis yolculuğu öncesi klasik bir uğrak: Hazine ve Maliye Bakanlığı. 20 yıldan beri tanıdığımız, devletin mali yapısını adeta ilmek ilmek örmüş bir isimle, Bakan Yardımcısı Dr. İlhan Hatipoğlu ile buluştuk. Gerçek bir maliyeci, ağırbaşlı bir devlet adamı… Ekonomiyi konuştuk. Zor bir dönemden geçtiğimiz açık ama Sayın Mehmet Şimşek’in kaptanlığındaki ekip güven veriyor. Yine de biraz daha sabır gerek. Çünkü bu gemide hep birlikteyiz. Destek şart.
Uzun zaman olmuştu Meclis koridorlarında yürümeyeli. İnsan bazı sesleri özlüyor: ayak sesleri, kulis fısıltıları, çay bardaklarının şıngırtısı… Tüm milletvekilleri Genel Kurul’daydı; RTÜK ve HSYK üyelik seçimleri gündemdeydi. Biz ise hem eski dostlarla karşılaştık hem de çay kokulu kulislerde sohbetin tadını çıkardık.
İktidar kulisinde Rize Milletvekili Harun Mertoğlu ile denk geldik. Çay bahçelerinden, üreticiden ve yaş çayın devlet tarafından belirlenen 25 TL’lik alım fiyatından konuştuk. Mertoğlu’nun sesi Meclis kürsüsünde de yükselmişti: “Özel sektör, bu fiyatın altına inmesin” diyerek üreticiyi sahiplenmişti. Bu tatlı sohbetimize Trabzon Milletvekili Vehbi Koç, Bayburt Milletvekili Orhan Ateş ve Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı’ da katıldı. Bölgeden, yatırımlardan, beklentilerden söz ettik. Her biri kendi ilinin derdiyle dertli, çözüm peşinde…
Muhalefet kulisinde ise başka bir sıcak atmosfer vardı. Milletvekilleri Hasan Karal, İdris Şahin, Salih Uzun ve Cemal Enginyurt’la koyu bir muhabbet çevirdik. DOKAP Başkanı Hakan Gültekin de Meclis’teydi. Bölgeye dair yatırımları yakından takip ediyor; güzel işler yapıyor. Gözlerindeki heyecanı görmek umut vericiydi.
Derken İstanbul Rize Bürokratları ve İş İnsanları Derneği Genel Koordinatörü, hemşehrim Arif Ekişi ile karşılaştık. Bir yudum çay, bir dem sohbet… İstanbul’daki Rizeli hemşerilerimizin halini hatırını sorduk, kulaklarını çınlattık.
Bir başka nostalji durağı, eski Bakan Faruk Çelik oldu. Siyaset sahnesinden anılar, esprili anekdotlarla dolu tatlı bir sohbetti. Prof. Dr. İsmail Safi ile de karşılaştık; birlikte İstanbul’dan milletvekili adayı olduğumuz günleri hatırlayıp, seçim atmosferini konuştuk. Meğer ne çok şey biriktirmişiz…
Basın kulisinde oturup Genel Kurul’u izlerken, Prof. Dr. Mehmet Şahin’le karşılaştık. HBV Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden tanıdığımız Şahin Hoca ile siyasal iletişim üzerine derinlemesine bir sohbet yaptık. Eski Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’le adalet sistemini konuştuk; notlar alınacak fikirlerdi.
Günün finalini gazeteci dostlarla birlikte yaptık. Gündemi masaya yatırdık, fikir alışverişinde bulunduk. Gülüşler, cümleler, yorumlar arasında Ankara gününün tadı damağımızda kaldı.
Evet, çayın buharı eksik olmadı gün boyu; siyasetin rüzgârı da sertti ama tanıdık yüzlerle, samimi sohbetlerle yumuşadı. Ankara, bazen sadece kararların değil, hatıraların ve dostluğun da şehri olur.