Yavaş Yaşamaya Cesaret Etmek

Hayat sanki yarışmışız gibi geçiyor yanımızdan. Sabah kalkıyoruz, yetişmemiz gereken işler, verilmesi gereken cevaplar, gönderilmesi gereken mailler, bakılması gereken bildirimler var. Her şey acil. Her şey önemli. Her şey şimdi olmalı.Ama biz ne zaman durduk en son? Ne zaman bir çayın demlenmesini bekledik sessizce? Veya ne zaman bir çocuğun anlattığı bir hikâyeyi sonuna kadar dinledik, onu aceleyle bölmeden?Yavaş yaşamak bir lüks gibi sunuluyor artık. Sanki sadece bazılarına aitmiş gibi. Ama aslında yavaş yaşamak bir ihtiyaç. Daha doğrusu bir cesaret işi. Çünkü hızlı yaşamak, kalabalıkla aynı yönde koşmak gibi: sorgusuz, düşünmeden, otomatik. Ama yavaşlamak… O durup etrafa bakmayı gerektirir. Ne hissettiğini anlamayı, kimi sevip kimi özlediğini fark etmeyi. Bazen canının neden yandığını bile fark edemezsin hızlı yaşarken.Artvin gibi bir yerde yaşamak bana bunu yeniden hatırlattı. Doğanın ritmi var çünkü burada. Acele etmeyen bir nehir, kendi halinde duran dağlar, zamanı kendine ait bir orman… İnsan doğaya uyumlandıkça fark ediyor ki, yavaşlamak geride kalmak değil; derinleşmek.Yavaşlamak, aslında kendine dönmektir. Kalabalıkların içinde kim olduğunu unutmuş insanın, kendi sesini yeniden duymaya çalışmasıdır. O yüzden sessizlik korkutur bazılarını. Çünkü sessizlikte bastırdığımız her şey ortaya çıkar. O nedenle hızlı yaşamak sadece bir alışkanlık değil; aynı zamanda bir kaçış biçimidir.Yavaşladığında, hayatın detaylarını fark etmeye başlıyorsun. Sabah pencereden içeri süzülen ışığın tonunu, yoldan geçen yaşlı bir adamın baston sesini, markette kasiyerin yorgun gözlerini… Hayat, bir yerlere yetişirken kaçırdığımız küçük ama gerçek anlarla dolu. Ve bu anlar, aslında hayatın ta kendisi.Yavaşlık bize şunu sorar: “Bu kadar hızla nereye gidiyorsun?” Ve çoğu zaman bu sorunun cevabı bile yoktur. Çünkü koşturmaca içinde yönümüzü kaybetmişizdir. Yavaşlamak, sadece hızdan vazgeçmek değil; yönümüzü tekrar bulmaya çalışmaktır.Belki bu yazıyı okuyanlardan biri için bu bir çağrı olur: Bugün bir şeyi daha yavaş yap. Kahveni içerken telefona bakma. Yolda yürürken kulağındaki müziği çıkar. Akşam otur, hiçbir şey yapmadan biraz sessizliği dinle. Çünkü gerçek cevaplar çoğu zaman o sessizlikte gizlidir.Hız bazen kaçıştır. Ama yavaşlık, cesarettir. Ve belki de artık hepimize gereken en büyük şey, yavaşlamaya cesaret etmektir.