Cumhurbaşkanı Almanya ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 50 artı 1 barajının kaldırılmasına ilişkin yaptığı açıklama tartışmaları da beraberinde getirdi. Prof. Özcan Yeniçeri Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hayata geçirilmesiyle birlikte oluşan sorunların o dönem yapılan çalışmalarda öngörülemediğini belirtti. Yeniçeri, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine anayasal, yasal ve yapısal olarak hazırlanılmış değildi. Gelinen noktada partili cumhurbaşkanı olgusu toplumun tümünü yönetme konusunda tartışmaları da beraberinde getirdi. Bunun yanı sıra Türk siyasetinde milletvekili olabilmek ya da siyasi mevki sahibi olabilmek için parti kurulmaya başladı, parti sayısı arttı. Bir de toplumsal anlamda keskinleşme beraberinde gelince sorun oluştu. Şimdi bunun yarattığı duruma çözüm arama tartışmaları yaşanıyor” dedi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin konjonktürel bir süreç içeresinde hayata geçirilmek istendiğini ancak bunun beraberinde getireceği sorunların çözümüne ilişkin hazırlığın yeterli olmadığının gelinen noktada ortaya çıktığını kaydeden Yeniçeri, şunları söyledi:
“Türkiye’de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesine ilişkin tartışmalar sonucunda ortaya konan siyasi model beraberinde ilerleyen süreçte bazı sorunları doğurdu. Bunun nedeni Türkiye cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine anayasal, yasal ve yapısal olarak hazır değildi. Hükümet sistemini yeniden yaparken anayasal değişiklikler tam olarak hazırlanamadı. Bunun yanı sıra siyasetin yapısal sorunları ve buna koşut yasal sorunlar da tam olarak giderilemedi. Gelinen noktada siyasi partiler ittifak yaparak seçime girdi ve ülke yönetimine talip oldular. Bu da beraberinde siyasi parti oluşumlarını fazlalaştırınca Türk siyaseti adeta atomize oldu. Bu kadar çok siyasi partinin olduğu bir ortamda yaklaşık 137 siyasi partinin bulunduğu bir siyaset ortamında siyasetin algısında da bozulmalar olduğu kanaatindeyim., Bugün yaşadığımız sorunların başında bu geliyor.”
Partili cumhurbaşkanı olgusunun da tam olarak siyasal süreçlerle ve toplumsal mekanizmalarla uyum içeresine giremediğine dikkat çeken Yeniçeri, “Siyasi partisi ne olursa olsun cumhurbaşkanı partili olduktan sonra maalesef toplumun bütününü kucaklamak sorunu ortaya çıktı. Ne kadar toplumu kucaklamak isterseniz isteyin partili olduktan sonra bunu gerçekleştirmek yetersiz kalıyor. Bunun sonucunda belli bir kesimin oyuyla iktidara gelen toplumun diğer kesimini kucaklamak için siyaset üslubu geliştirmek durumunda. Bugün gelinen noktada siyasi partiler ve genel başkanları bazen öyle anlar geldi ki tokalaşmayı unuttular. Siyasi nezaket her ne kadar çoğu zaman hatırlanmak istense de bazı zamanlarda unutuldu. Bu da toplum kesimleri tarafından hoş karşılanmadı. Bunların sonucunda toplumsal ayrışmalar oldu ki bu da bir başka sorun olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.
Partilerin bir araya gelerek ittifak oluşturduktan sonra seçimlere girmeleriyle bir siyaset yapma yönteminde de algı değişiklikleri yaşandığını ifade eden Yeniçeri, “Türk siyaseti cumhurbaşkanlığı sisteminin hayata geçmesinin ardından yüzde 50 artı bir kuralının da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde baraj olarak kabul edilmesiyle birlikte adeta atomize oldu. Parti sayısı arttı. Partilerin sayısı arttıkça siyaset atomlarına ayrıldı, bütünleşmek sorunu da beraberinde geldi. İnsanlar milletvekili olabilmek ya da siyasi bir mevki sahibi olabilmek için parti kurmaya başladılar. Bu siyaset algısını da etkiledi. Fikirler, inançlar, ideolojiler daha önce siyaset yapma amacıydı, şimdi siyaset yapma aracı haline dönüştü. Bu da Türk siyaseti açısından olumlu sonuçları beraberinde getirmedi. Bu nedenle 50 artı 1 etrafında yapılan siyaset Türkiye’yi her açıdan etkiledi. Şimdi bunun getirdiği sosyolojik keskinleşmeye, siyasi atomizeye bir çözüm arayışına yönelik tartışmaları görüyoruz” ifadelerini kullandı.