Asgari ücreti 17 bin 2 lira ile bağladık, şimdi sıra emeklilerin alacakları yeni yıl maaşlarının belirlenmesine geldi. Yapılan en iyi tahminlere göre, memur emeklilerine yüzde 49-50 civarında, işçi ve Bağ-Kur emeklilerine ise aralık ayı enflasyonunun belirlenmesinden sonra yüzde 35 oranında bir zam bekleniyor. Şimdi işçi ile memur aynı ülkede yaşıyor ama birine niye diğerinden yüzde 15 oranında fazla bir zam veriliyor diye bir soru gelebilir, onun da açıklaması da yok. Ülkemizde cevaplanması gereken ama aradan geçen bunca yıla rağmen bir başka konuda çalışanların ödedikleri vergilerin neden bu kadar yüksek olduğu?Ülkemizde en zengin de en yoksul da aynı vergi dilemleri üzerinden gelir vergisi ödüyor. Bunda en büyük etken, her yıl belirlenen “Yeniden Değerleme Oranı”nın vergi gelirlerine aynı oranda yansıtılmaması. Hal böyle olunca da, çalıştığının karşılığı olarak bir gelir elde eden vatandaşımız çok yüksek vergi dilemleriyle vergilerini ödemek zorunda kalıyor.Henüz birkaç gününü yaşadığımız yeni yılda gelir vergisinin ilk dilimi 110 bin lira olarak belirlendi. Oysa yukarıda da belirttiğimiz gibi adil bir artış yapılmış olsaydı bu rakam 288 bin 571 lira olacaktı. Mesela yüzde 35’lik vergi dilimine giren bir çalışanın kesintisi asgari ücretin 65 katından 34 kata indi. Yoksulluk sınırında brüt maaş alan bir çalışan daha üçüncü ayda yüzde 20’lik vergi dilimine giriyor. Yani çalışarak emeğinin karşılığını alan sıradan bir vatandaşımız, zenginle aynı vergi dilimine üç ayda girebiliyor.Bu durum işçi sendikalarını da, işveren sendikalarını da rahatsız ediyor. İşverenler, çalıştırdıkları elemanlara verecekleri parayı vergi olarak ödemek istemiyorlar. Çünkü kesintinin yüksek olması işçinin elde ettiği kazançtan kesiliyor. Yılsonunda aldığı ücret, yılbaşında aldığından bir hayli düşük oluyor. İşçi sendikaları, alt sınırın en azından asgari ücret sınırı kadar yani brüt 240 bin lira olmasını istiyorlar. Yani 288 bin liradan da daha düşük bir gelir alt sınırına razılar.Çalışanlar ve çalıştıranlar açısından vergide yaşanan bunlar. Bir de her yılbaşı, yeniden değerleme oranını nispetinde artan ve hayatımızı derinden etkileyen vergiler var. Bunların başında trafik cezaları ve diğer değerli evrak bedelleri geliyor. Bunlar, ihtiyaç duydukça ödediğimiz vergiler olduğu için çok hissetmiyoruz ama bir de yılbaşından itibaren ÖTV’de yapılan ayarlamalar sonucu akaryakıta gelecek yeni vergi yükleri var. Bu da litre başına 3-6 lira arasında değişiyor. Şimdi sokağa çıksanız, önünüze gelen ilk vatandaşa hayatınızı en çok ne etkiliyor diye sorsanız size vereceği cevap hayat pahalılığı olacaktır. Hemen peşinden de, “ücretlerimize zam yapılmasın ama hayat pahalılığı da önlensin” şeklinde bir talep gelecektir. Vatandaşlarımız, her gün artan bir seyir izleyen hayat pahalılığından ilk sırada şikayetçi. Daha yılın ilk iki günü içinde Ankara’da ekmeğe 1 lira zam geldi. Simit 10 liradan 15 liraya çıktı. Yani eskiden sıkça hesabı yapılan simit ayran ya da simit çay hesabının faturası da oldukça kabardı. Asgari ücretle çalışanların daha ceplerine bile girmeyen maaş artışları, öyle anlaşılıyor ki, ilk hafta içinde eriyip gidecek. Vatandaşlarımız, ücretlerine yapılacak artıştan çok bu erimenin bitirilmesini ve piyasalara bir huzur gelmesini istiyor. Geçtiğimiz günlerde Hazine ve maliye Bakanımız yaptığı açıklamada vergi adaletinden bahsetti. Ülkemizde, ben bu mesleğe başladığım günden bu yana hep bu adalet tartışılıyor. Ama her ne hikmetse, yapılan tüm “reformlara” karşın bu vergi adaleti bir türlü gelmiyor. İlk önce vergiyi tabana yayalım dendi. Zaten “vergiyi tabandakiler ödüyor” diyen çıkmadı. Tabana yayıyoruz dedikçe, tabanın vergi yükü ağırlaştı, en tepedekilerle aynı oranda vergi öder hale geldiler. Oysa vergiyi tabana değil “tavana” yaymak gerekiyor. Yani çok kazanan çok, az kazanan az vergi vermeli. Tüm dünyada gelişmiş ülkelerde adil vergi uygulaması böyle. Ancak ülkemizde, bunun tam tersi bir uygulamayla karşı karşıyayız. 2024 yılında vergi adaletinin sağlanacağı gelişmelerin yaşanmasını istiyoruz. Aldıkları ücretlerle, evini geçindirmeye çalışan milyonlarca işçi, memur ve esnaf adaletli bir vergi sistemi talep ediyor. İşçi kesimi, işveren kesimi bu konuda kararlı ve istekli. Eğer ülkeyi yönetenler de bu yolda bir adım atarlarsa vergi adaleti için ilk adımlar atılabilir. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Gelişmiş ülkeler bunu nasıl yapıyorlarsa biz de benzer uygulamalarla adaletli bir vergi sistemine kavuşabiliriz. Yeter ki, bunu gönülden isteyelim!
Recent Comments
Görüntülenecek bir yorum yok.