Yazı işlerimi bilgisayar yardımı ile yapsam da kalem vazgeçemediğim dostumdur. Elime aldığımda, hele parmaklarımın arasına rahatsızlık vermeyen ebatta ise bırakmak istemem. Zaten yazılarımın notlarını, planlamasını mutlaka kalemimle yaparım.
Kalemimi sırdaş olarak görürüm. Bilgisayar gibi geçmiş zamanda da olsa yazdıklarınla ilgili kimseye bilgi ifşa etmez. Başlar bitirir, yanlış olursa silinir veya yırtılır.
Çok derin duygular beslerim kalemim için.
Kalem; Dertlerin, sevinçlerin, başarıların, sevgilerin, yergilerin kısaca her şeyin ifade edilişine aracılık eder. Eline alan kişiye, yapılan işe göre vaziyet alır. Savaş durdurur, savaş başlatabilir.
Eğer yürekten yazıyorsa, sevgiliye sevgini, yürek yangınını en kutsalından ifade eder. Bazen kapris yapar yüreğinin sahibini bezdirecek ifadelerde kullanır.
Dünyada en kutsal değerlerimiz olan anne babaya huzur ve mutluluk fışkıran ifadelere de aracılık eder.
Gün olur idam hükmüne imza verir, ömrü sonlandırır. Geride gözü yaşlı, yüreği yanık, boynu bükük, çaresiz insanlar bıraktırır. Ama o zaman kendini de cezalandırır. Ortadan kırılır atılır.
Gün olur huzur ve mutluluk yolculuğunun başlaması için ilk adımı atar nikâh defterine şerhini koyar.
Gün olur senin ulaşamadığın veya ulaşıp ta kendini anlatamadığın, kişilere ulaşır, seni ona onu sana anlatılmasına aracılık eder.
Gün olur dostlarını bile senden uzaklaştıracak eylemin baş fedaisi olur, dostların arasını açar uzaklaştırır.
Gün olur Allah sevgisini yazılı dillendirmene, ruhundan, benliğinden kopan o temiz, sade ve öz duyguları haykırmana aracılık eder. Bazen de büyük günahın işlenmesine aracılık eder ve ortak olur.
Bazen kravat takanların elinde, bazen de inşaat ustasının metresinin ucundadır.
Saatlerce oturur derdini, sıkıntını, sevincini, aşkını, nefretini kâğıda döker. Bazen de kılıç yerine geçer, kalbin en hassas noktasına kadar acıta acıta, kanırta kanırta girer.
“Yar deyince kalem elden düşüyor” diye de yazdırır, “lambada titreyen alev üşüyor” diye de Tecahül-i Ârif sanatını ortaya koyar.
Benim ince uçlu, hassa yürekli kalemim. Seni çok ama çok seviyorum. Senin üst sürümlerin, teknolojinin harikalarından bilgisayarı da seviyorum ama senin yarın kadar değil. Sen dünümsün, hatıramsın, dostumsun, sırdaşımsın.
Seni her elime aldığımda kendimden biri, bir dostla temas etmiş gibiyim. Kendimden birini sevmiş, kendimden birini kırmış gibi oluyorum.
Ama hakkını da yemeyeyim, yazı konusunda düzgün sicili olmayan benim bile berbat yazmamı önlüyorsun. Sana saygısızlık yaparak aceleyle kargacık, burgacık yazıyla aldığım notları kısa bir süre sonra okuyabilmem için gereğini yapıyorsun. Zorluyorsun beni doğru ve düzgün yaz diye.
Sana hayran olmamak mümkün değil pek çok şeyi yapıyor, pek çok şeyi ifade ediyorsun. Bazen mucitsin, bazen icat. Bazen de mucitlere mucitlik yaptıran icatsın.
Seni tutan el, sana bel bağlayan yürek inşallah düşünen, akıllı, ahlaklı, bilgili, adaletli ve ilme bağlı olur.