İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in İzmir’in kurtuluşunun 100. yılı anısına kente kazandırdığı “Kurtuluşumuzun 100. Yılı Anı Evi” tarihi Yemişçizade Konağı’nda ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Milli Mücadele döneminin ruhunu yaşatacak bir deneyim merkezi olarak tasarlanan Anı Evi’ni açıldığı günden bu yana 2 bin 500 kişi ziyaret etti. Yaklaşık 200 eserin sergilendiği 100. Yıl Anı Evi’nde bağışçılar da ölümsüz anıları İzmirliler ile buluşturmanın gururunu yaşıyor.
Kurtuluş mücadelesine tanıklık etmiş eserlerini İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağışlayan İzmirliler oldukça mutlu. Dedesi Manisalı Ali Bey’in eserlerini bağışlayan Mehmet Tufan Gökbuket, “1951 Adana doğumluyum. Almanya’da elektrik mühendisliği okudum. İzmir ile bağlantımız dede kaynaklı. Her ne kadar dedem Manisalı Ali Bey Kula’da doğup büyüse de Kuvayı Milliye ruhu onu her zaman İzmir’e sürüklemiş. Dedem Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte Trablusgarp Savaşı’nda Suriye ve Cezayir’de savaşlara katılmış. Dedeme ait eşyaların bir kısmını İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne, bir kısmını da Adana’da Halk Kültür Merkezi’ne bağışladık. Oradan da bazı şeyler buraya aktarıldı” dedi.
Kurtuluşumuzun 100. Yılı Anı Evi’nde bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyleyen Mehmet Tufan Gökbuket, “Cumhuriyetimizin 100. yılında böyle bir yapının ortaya çıkması ve bunun içerisinde olmak bana çok büyük bir gurur yaşattı. Burayı ilk defa geziyorum. Zaten görünce tüylerim diken diken oldu” diye konuştu.
Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı komutanlarından manevi babası Albay Salih Lütfü Baykara’nın hatıra fotoğraflarını, istiklal madalyalarını, kılıcını, askeri palaska ve apolet gibi eşyalarını Anı Evi’ne bağışlayan Ayla Erdur ise, “Burası çok güzel bir yer. Başkanımız Tunç Soyer’e çok teşekkür ederim. Bizim anılarımız şimdi İzmirlilerin gözünde bu eserlerle canlanacak. 17 yıl savaştaydı. Küçük defterlerinden madalyalarına kadar her şeyi bağışladık. İyi ki de bağışladık. Bütün insanlar bu hikâyeleri dinlesin, bu eserleri görsün istiyorum” dedi.
Ayla Erdur, İzmirlilere bağışçı olmaları çağrısında da bulundu: “Anıları evlerinizde saklamayın. İzmir size çok şey borçlu olacak. Bu eserlerin güzelce saklandığını görünce gözünüz kapalı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne eserlerinizi emanet edeceksiniz.”
TARİHİ KURTULUŞA TANIKLIK ETMİŞ BAYRAĞIM VAR İzmirli bir ailenin torunu olan Nilgün Baydar, Anı Evi’ne bağışladığı ve kentin kurtuluşuna tanıklık eden bayrak hikâyesini ise şöyle anlattı: “Anneannem işgali görmüş. İşgal zamanında Beyler Sokağı’ndan Tilkilik semtine gelin gitmiş. Çeyizini Yunan askerlerinin nezaretinde götürmüşler. 8 Eylül’de büyük dedem Osman Paşa eve büyük bir sevinçle koşturarak ‘Bizimkiler geliyor’ diye herkesi yerinden kaldırıyor. Mustafa Kemal gelecek diyor. O zaman dedem Kemeraltı’nda ticaret yapıyor, kırmızı beyaz top kumaşlar meydana çıkıyor. Sabaha kadar bayraklar dikiliyor. 3 tanesi de Hatuniye Camii’nin şerefeleri arasına dikiliyor. Uzun yıllar o bayraklar bana miras kaldı. Her milli bayramda o dönemden kalma bayrağı asardık. Bu hikâyeyi tarihi kurtuluşa tanıklık etmiş bayrağım var diye anlatıyordum. Sonra bu bayrağı bağışlamak istedim. Anı Evi’nde tekrar o bayrağı görünce hatıralarım canlandı. Çok duygulandım. Burayı mutlaka gelin görün. Büyük Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet akıl almaz. Bize böyle bir eser bıraktı, var gücümüzle biz de bu emanete sahip çıkmalıyız.”
82 yaşındaki Mustafa Figen Kutay ise 100 yılı geçen antika akordeonu bağışladı. Kutay, “Tarihe ve tarihi eserlere çok meraklıyım. Yurt dışı gezilerinde hep müzelere giderim. Orada halk da bilinçli ve her şeyini müzelere bağışlıyor. Ben de akordeonu bağışladım. 100 yıllık antika, anne ve babamızdan kalan bir mirastı. Bu eseri İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağışlamak istedik. Belediyenin Yemişçizade Konağı’nı restore ederek böyle değerli ve kıymetli bir müze haline getirmesi bizim için önemli bir miras. Her vatandaşın elinde bulunan antika değerindeki eserleri müzelere bağışlaması gerekir ki gelecek nesiller bu değerleri görsün” ifadelerini kullandı.
ÜLKEMİZİN NE ŞARTLAR ALTINDA KURTARILDIĞININ BELGELERİ VAR 6 sene kesintisiz savaşan dedesinin cephede kullandığı kişisel eşyaları bağışlayan Eralp Özefe, “Dedeme ait olan, 100 yılı geçen eşyaların burada sergilenmesinin doğru olacağını düşündüm. Dedem 1917’den 1923’e kadar cepheden cepheye askerlik yapıyor. En önemlisi de bu yaşadıklarını belgeliyor. Cephede yaşadıklarını not tutmuş. Dedemden babama, babamdan da bana aktarıldı. Ben de bu yaşananları derledim. İzmir Büyükşehir Belediyesi de bunu bir kitap haline getirdi. Bu anı evinde hem kitap hem de dedeme ait süngü, fişek ve istiklal madalyası çok iyi korunuyor. Ülkemizin ne şartlar altında kurtarıldığının belgeleri burada var” şeklinde konuştu.