Ücretli çalışanlar vergi sisteminden mağdur

HİZMET-İŞ Sendikası, HAK-İŞ çatısı altında 46 yılını doldurdu. HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, sendikanın 46. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla basın mensuplarıyla bir araya gelerek sendikal faaliyetlere dair açıklamalarda bulundu. Arslan, sendikanın güncel konulardaki duruşunu ve hedeflerini açıkladı.
Sendika olarak 46. yıllarını kutladıklarını dile getiren Arslan, “Sendikamız tarihinde onurlu ve zorlu bir 46 yıldır. Adıyaman’da Belediye işçileriyle kurulan sendikamız henüz daha emekleme döneminde 12 Eylül darbesiyle karşılaştı ve darbenin ağır faturalarını yaşadı. Biz sendikamızın genel kurullarında yeni hedeflere yürümeye çalıştık. Önce hayal kurduk, sonra bunları hayata geçirmek konusunda teşkilatımıza müthiş bir motivasyon sağladık. 2019 yılında Türkiye’nin en büyük sendikası olduk. Emekçileri birleşin mottosuyla buluşturduk. Artık küresel düzeyde bir sendikadan bahsediyoruz. Aynı zamanda HAK-İŞ’in en büyük sendikası olarak çalışma hayatında da konfederasyonumuzda büyük bir destek büyük bir katkı verme çabasındayız” dedi.
Kamu Çerçeve Protokolü’ndeki iyileştirme taleplerinden bahseden Arslan “Geçtiğimiz günlerde TİSK tarafından gerçekleştirilen ortak paylaşım formunda bir toplantıda kamuoyuyla da paylaştığımız bir konu var. 2023 yılında büyük bir başarı hikayesi olarak gördüğümüz Kamu Çerçeve Protokolünün yüksek enflasyon, yüksek hayat pahalılığı ve gerçekten sürdürülemez bir ekonomik sıkıntı içerisinde henüz bir yılını doldurmadan anlamını kaybettiğini gördük. Onun için de 1 Ocak itibariyla 2024 yılındaki süreleri yürürlük süreleri farklı olan toplu sözleşmelerimizin tamamı için bir iyileştirme yapılması konusunda sayın bakanımıza ve TÜHİSE’e ise çağrıda bulunduk. Bugün parlamentoda işçi ve Bağ-Kur emeklileri için yapılan düzenleme için de %5 daha ilave edilmesini çok olumlu buluyoruz. Düzenlemeye emeğe geçen başta iktidar partisi cumhur ittifakı olmak üzere buna destek veren herkese teşekkür ediyoruz”
Kamu çerçeve protokolünün özellikle Belediye çalışanları için uygulanması talebini gündeme getirdiklerinden bahseden Arslan, şunları söyledi “HAK-İŞ olarak üyelerimizin de büyük bir talebi var. Başkanlar kurulumuzda da oy birliğiyle kamu çerçeve protokolünün özellikle belediye çalışanları için de uygulanması talebini bir kez daha arkadaşlarımız, başkanlarımız gündeme getirdiler. Kanun çok açık. Uygulanmamasının hiçbir hukuki gerekçesi yok. Hükümetimizi bu konuda ikna edemedik. Protokol hazırlığı yapmıştık. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Vedat Bilgin göreve devam etseydi protokol imzalayacaktık. Disk ve Türk- İş bizimle aynı istikamette bir çaba sarf etmedi. Hak İş yalnız kaldı. Biz bir toplu sözleşme yapmıyoruz. Toplu sözleşmeleri sendikalar yapıyor. Vedat Bilgin’le 6772 sayısı kanun hükümlerinin Belediye şirketlerinden çalışan işçiler için uygulanması için mutabakat metni imzaladık. Bu, 650 bin işçiyi ilgilendiriyor” dedi.
HAK-İŞ’in yeni faaliyetlerinden bahseden Arslan, “Biz ekim ayında konfederasyonumuzun HAK-İŞ akademisini kurduk. Yaklaşık 100’ün üzerinde akademisyenle birebir görüşerek bu akademik dünyayla değişik mesleklerden değişik akademik alanlardan, hocalarımızla yeni bir akademik çalışmayı başlatmış olduk. Bu akademimizin ilk çalışması da Türkiye’nin kanayan yarası olan vergi konusu. Hak-İş’in mensuplarının bütün toplantılarda gündeme getirdiği gibi Türkiye adaletsiz, haksız ve toplumun genelinin kabul edemeyeceği bir vergi sistemiyle muhataptır. Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınması talebimizin tam tersini görüyoruz. Özellikle ücretlilerin vergi sistemiyle nasıl mağdur edildiklerini, pek çok toplantılarını ifade ediyoruz. 2002 yılında bir asgari ücretli 16 ücret aldıktan sonra %20 dilimine geçiyor. Muhataplarımız şunu söylüyordu, biz asgari ücrete o kadar yükselttik ki bu kaçınılmazdır. Öyle değil. Asgari ücretin yükselmesi doğru ama sorun orada değil sorun vergi dilimlerindeki o geçiş oranları enflasyon oranında bile artırılmayan vergi geçiş oranları. Dolayısıyla bu gerçekten kabul edilemez bir şey. Hele yüksek enflasyonlu dönemlerde çalışanların doğal olarak daha çok kaybettiği dönemlerdir. Son 4 yıldaki TÜİK’in rakamlarına baktığınız zaman emek hareketinin gayrisafi milli hasıladan aldığı oran %34’lerden %27’ye düşmüş aynı dönemde sermayenin. Milli gelirden aldığı pay ise % 50 rakamlarından %54’e çıkmıştır. Dolayısıyla şunu biliyoruz ki, yüksek enflasyonu hayat pahalılığının yükseldiği, enflasyonun yükseldiği bütün dönemler emekçilerin kaybettiği dönemlerdir.
Arslan, hakkaniyetli ve adaletli bir vergi reformuna ivedilikle ihtiyaç olduğunu vurgu yaparak, “Hak İş toplantılarının hemen hemen hepsinde dile getirdiğimiz gibi, Türkiye adaletsiz bir vergi sistemiyle muhatap. Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınması talebindeyiz. Özellikle ücretli çalışanların vergi sistemiyle nasıl mağdur edildiğini görüyoruz.  Türkiye Vergide adalet kültürümüzün de temel yaklaşımlarından biri. Kutagdu Bilig’de der ki, “Devlet vatandaşından vergi vermesini ister.’ Vergi vermek devlet olmanın temel görevidir. Biz vergi vermeyelim demiyoruz, hakkaniyetli vergi verelim istiyoruz. Herkes bir yerlerden vergi istisnası peşinde. Milli gelirden algı payı azaltmasının bir başka konusu da aynı anlamda vergi sisteminin de adaletsizliğidir. Gerçekten Türkiye bir vergi vermeme cenneti. Devletimiz yakaladığından vergi alıyor ama yakalanmayanlar vergi cennetinde yaşıyor. İnanılmaz kaynaklar inanılmaz servetler edinenler inanın bizim kadar vergi vermiyor. Bu herkesi ilgilendiren bir konu.” diye konuştu.
Toplantıda konfederasyon destekleriyle geçtiğimiz aylarda kurulan HAK Emekliler Derneği (HAK EMEK-DER)’den de bahseden Arslan, emekli maaşları, intibak yasası, aylık bağlama oranları başta olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanan bütün emeklilerin sorunlarının çözümü için birlikte hareket edileceğini bildirerek şunları söyledi; “Emeklilerimiz daha fazlasını hak ediyor, yine de %5’le sınırlanan refah payının % 10’a çıkartılmış olması gerçekten bizi mutlu etmiştir.”