Sıkıntı sıkıntı üstüne!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na başkan dayanmaz oldu. Yeni yönetim sistemine geçtiğimizden bu yana dört başkan eskittik, beşincisine iş başını yaptırıyoruz. Oysa Merkez Bankası Kanununa göre, göreve getirilen başkanın beş yıl süreyle iş başında kalması gerekiyor. Ama, teoride böyle olan görev süresi, pratikte tam aksine bir uygulamayla çok kısa süreler içinde bitirilebiliyor. Nitekim, son başkan Dr. Hafize Gaye Erkan da hepi topu sadece 8 ay görevde kalabildi.Hafize hanımdan önceki başkanlar, Şahap Kavcıoğlu 2 yıl 3 ay, Naci Ağbal 5 ay, Murat Uysal 1 yıl 4 ay, Murat Çetinkaya ise 3 yıl 2 ay görevde kalabildiler. Mesela, daha önceki dönemlerde görev yapan Erdem Başçı, Durmuş Yılmaz ve N. Süreyya Serdengeçti 5’er yıl, Gazi Erçel ise 4 yıl 9 ay görevde kalmışlardı. Bugün işbaşı yapacak olan 27. Başkan, Dr. Fatih Karahan ise bakalım bu görevde ne kadar kalacak?Aslında bu görevden af meselesi bundan bir hafta önce yapılacaktı. Ancak, konjonktürel gelişmeler atamayı bir hafta geciktirdi.Burada uzun uzadıya, Hafize Gaye Erkan’ın “görevden affını” kapsayan ve medyaya açıklanan istifasına yer vermek yerine, Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in açıklamasına bakmak daha doğru olacak. Bakan Şimşek, yaptığı yazılı açıklamasında ekonomi programının aynı şekilde devam edeceğini belirterek, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürütülen ekonomi programımız, kesintisiz ve kararlılıkla devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ekonomi ekibimize ve uyguladığımız programımıza desteği ve güveni tamdır” diyerek, iç piyasalardan çok dış piyasalara güven vermesi dikkatlerden kaçmadı.Hafize Gaye Erkan’a teşekkür eden Bakan Şimşek, yeni Merkez Bankası Başkanının önerisi doğrultusunda atanacağını (nitekim öyle oldu) belirterek, açıklamasını şöyle sonlandırdı:“Önerim doğrultusunda yeni atanacak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı ve ekibine başarılar diliyorum. Bu çerçevede ekip olarak güçlü işbirliği ve koordinasyon içinde fiyat istikrarı hedefimize emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz.”Burada bir de Merkez Bankası’nın sermaye yapısına bakmakta yarar olacağı kanısındayım. Çünkü bizlere de sık sık sorulan bir soru var. Neden “Türkiye Cumhuriyeti” değil de, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” diye yazıp çiziyorsunuz diyorlar. Merkez Bankası kurulurken Anonim Şirket statüsünde kurulmuş. Temel amaç da siyasi baskılardan ve siyasilerin gölgesinden uzak tutmakmış, bunun içinde Hazinenin dışında milli bankalara, imtiyazlı şirketlere ve ticari kuruluşlar ile Türk Vatandaşlarına bile hisse ayrılmış. Bugünkü haliyle, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş.’nin sermayesi 25.000 liradır. Bu sermaye de 250.000 adet hisseye ayrılmış. Bugün itibariyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bir hissesinin nominal değeri 10 kuruştur. 1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu uyarınca, Merkez Bankası hisse senetleri (A), (B), (C) ve (D) olmak üzere dört sınıfa ayrılmış. Bunlar;• (A) sınıfı hisse senetleri münhasıran Hazineye,• (B) sınıfı hisse senetleri Türkiye’de faaliyette bulunan milli bankalara,• (C) sınıfı hisse senetleri 15.000 hisseyi geçmemek üzere milli bankalar dışında kalan diğer bankalarla imtiyazlı şirketlere,• (D) sınıfı hisse senetleri ise Türk ticaret müesseselerine ve Türk vatandaşlığını haiz tüzel ve gerçek kişilere tahsis edilmiş. 2022 yıl sonu itibarıyla, Merkez Bankası  sermayesinin yüzde 55,12’si (A) sınıfı, yüzde 23,25’i (B) sınıfı, yüzde 2,51’i (C) sınıfı, yüzde 19,12’si ise (D) sınıfı hisselerden oluşuyor.İşin siyasi tarafından sonra bir de yapısal sorunları var. Bir de ona bakalım. Yani Merkez Bankası ağırlık hisseleri Hazine’nin elinde olan bir şirket. Bu şirkette daha az hisseye sahip olanların söz söyleme hakları yok. Acaba, bu yapının değiştirilmesi, sorunların çözümünde bir parça etkili olabilir mi diye de kendime sormadan edemiyorum! Düşünün bu bankada hisseniz var ve de bir yılda sadece KKM’den gelen 800 milyar liralık külfeti üstleniyorsunuz, ya da yıllarca arka kapıdan milyarlarca dolarlık satış yapıyorsunuz, kaynaklarımızı adeta yakıyorsunuz, ama kimseye hesap da vermiyorsunuz. Şimdi gelelim işin ekonomi boyutuna. Bundan sonra ne olacak ve piyasalar bu durumu nasıl değerlendirecek?Temel görevlerinden biri olan enflasyonla mücadele de Merkez Bankası ne yapacak? İlk bakışta, özellikle seçimlerin tamamlanmasına kadar geçecek sürede, “sandık kaygısıyla” uygulanmakta olan politikalar aynen sürdürülecek. Muhtemeldir ki, seçimlerden sonra ağzı adeta yırtılan hazine kesesinin ağzı tekrar büzülecek. İşçiye, memura ve emeklilere verilenlerin tekrar Hazineye dönmesi sağlanacak. Zaten, hep söylendiği gibi enflasyon 2024’ün ilk yarısında tepe noktasına tırmanacak ve sonrasında kısmi bir iniş yaşanacak. Ancak, evdeki hesap çarşıya uyacak mı onu da zaman içinde öğreneceğiz. Çünkü “nas” halen orta yerde duruyor.