Kiracı-Ev sahibi arasındaki kira uyuşmazlığında başvuru sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, artış sınırının kaldırılacağı yönündeki açıklamasının hemen sonrasında tekzip edilmesinin ardından kira uyuşmazlıklarında arabuluculuk sistemine başvuru sayısının 129 bin 259’a ulaştığını açıkladı. Bakan Tunç, söz konusu başvurulardan 69 bin 239’unun anlaşma ile sonuçlandığını belirtti.Arabuluculuk sistemi ülkemiz için yeni bir kavram. İlk kez 2013 yılında uygulamaya geçirilen arabuluculuk sistemi, aradan geçen süre içinde hızlı bir gelişme gösterdi. Mahkemelerde yaşanan yoğunluk ve buna bağlı olarak dava sürelerinin uzaması sonucu arabuluculara gidenlerin sayısında büyük bir artışa neden oldu. Sistemin, çok daha az sürede ve daha az masrafla sorunların çözümüne yönelik çalışması rağbeti artırdı. Adalet Bakanı Tunç “Türkiye’de Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Geliştirilmesi Projesi” kapsamında düzenlenen Hakimlere Yönelik Arabuluculuk ve Tahkim Bilgilendirme Semineri’ne katılarak bir konuşma yaptı. Arabuluculuk ve tahkim konusunda kat edilen yolu rakamlarla anlatan Bakan Tunç, temel olarak tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği konularla ilgili uyuşmazlıkların, tahkime elverişli olduğunu, tahkimde tarafların kendi aralarında anlaşarak hakemleri tayin edebilecekleri gibi mahkemece ya da bir tahkim merkezince hakemin belirlenmesi yolunu da tercih ettiklerini belirtti.Bakan Tunç, kiralardan kaynaklanan sorunların arabuluculuk kapsamıyla daha kolay çözümlendiği bu nedenle arabuluculuk kapsamını genişlettiklerini açıkladı. Bakan Tunç, sayılarını üstteki satırlarımızda belirttiğimiz kira davalarında, 138 bin kişiyi ilgilendiren 69 bin 239 anlaşmaya karşılık 41 bin civarında da anlaşmazlık yaşandığını ifade etti.İşin kiracı-ev sahibi boyutu böyle.İhtiyari ve zorunlu arabuluculuk için, 2013’ten bu yana toplam 5 milyon 486 bin başvuru yapılmış bulunuyor. Bunlardan 3 milyon 573 bin 900’ü anlaşmayla sonuçlanmış. Bu rakamlar bize başarı oranının yüzde 67’ye ulaştığını gösteriyor.Arabuluculuk ve tahkim alanında yaşanan diğer gelişmeler ise şöyle olmuş:“7. Yargı Paketi ile getirdiğimiz arabuluculuk konuları ile ilgili ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarından kaynaklı 32 bin 647, kat mülkiyeti uyuşmazlıklardan kaynaklı 7 bin 511, komşuluk hukuku uyuşmazlıklarından kaynaklı 2 bin 590, tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklı 437 ve buna az önce bahsettiğim kira uyuşmazlığından kaynaklanan 129 bin 259 başvuruyu eklersek toplam 172 bin 444 başvuru yapılmıştır. 100 bine yakın insanın adliyeye düşmeden uyuşmazlığının daha hızlı şekilde çözüldüğünü görüyoruz.”Bunlar işin sosyal boyutu. Bunun bir de ekonomik boyutu var. Özellikle yatırımcıların, yatırım yapmak üzere planlama yaparlarken, doğal olarak o ülkedeki hukuki güvenceye dikkat ediyorlar. Bizim ülke olarak bu alanda sıkıntılarımız olmasına karşın, yatırım ortamının güvenli, adil ve istikrarlı olmasında tahkim ve arabuluculuk sistemi olumlu yönde puan kazandırıyor.Yatırımcılar için, ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıkların en kısa, sade ve etkili şekilde çözebilecekleri hukuki mekanizmaların yatırım yapılan ülkede bulunması günümüzde önem kazanmış durumda. Nitekim, bu konuda kat edilen aşamayı Bakan Tunç şöyle dile getiriyor:”22 yılda ülkemize 262 milyar 338 milyon dolar yabancı yatırım yapılmıştır. Ayrıca 80 bin 504 yabancı sermayeli şirket ülkemizde faaliyet göstermeye başlamıştır. 2002’de doğrudan yabancı yatırım yapan şirket sayısı 5 bin 600. 2023 sonu itibarıyla ülkemizde doğrudan yabancı yatırımcı sayısı, şirket sayısı 5 bin 600’den 80 bin 504’e çıkmıştır. Hukuki güvenlik olmasa, bu yabancı şirketler Türkiye’ye gelip yatırım yaparlar mıydı? Miktara baktığımız zaman 2002’de doğrudan yabancı sermaye miktarı 15 milyar dolar. 2023’te 262 milyar 338 milyon dolardır.”Bugün adliye binalarımızın koridorlarında rahatça yürümeniz mümkün değildir. Her yer binlerce dosya ile dolu. Özellikle icra daireleri ve konuyla ilgili mahkemelerimizin arşivleri, dosya dolaplarında yeni bir dosyayı koyacak yer bulmanız mümkün değil. Çok sıkça dile getirilen bir söz var. Derler ki; “geciken adalet, adalet değildir.” Bugün yaşadıklarımız bu sözün ne kadar doğru olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Buna bir de adalet adına sürdürülen davalarda yaşanan olumsuzluklar eklendiğinde ne yazık ki adalete olan güvende sarsılıyor. Bugün sokağa çıkıp yüz kişiye sorsanız, inan ki yüzde 90’ı “adalete güvenin” sarsıldığını söyleyecektir. Ülkemizde, birbiriyle, ya da devletiyle mahkemelik durumda olmayan tek bir vatandaşımızı bulmanız mümkün değildir. Dava sayısının artması, davalara bakan mahkeme sayısının yetersizliği gibi etkenler, ülkemizde adaleti geç tecelli ettiği tezini doğruluyor. Yapılan devasa mahkeme binaları yeterli gelmediği gibi, birçok binaya dağılan mahkemeler, hukuk adına vatandaşların haklarını savunan avukatların işlerini de zorlaştırıyor.Hukuk ve adalet bir ülkede kişilerin hak ve sorumluluklarının sınırlarını belirlerken, işlerin de belli bir düzen ve kurallar silsilesi içinde yürütüldüğünün en büyük teminatı olmaktadır.
Recent Comments
Görüntülenecek bir yorum yok.