Mihri Müşfik, ilk kadın ressamlarımızdan. Atatürk, F. D. Roosevelt, Edison, Edwin Markham, D’anunzio, Tevfik Fikret gibi isimlerin resmini yapmış olan ve profesyonel hayatının büyük bölümünü Avrupa ve Amerika’da geçiren Mihri’nin eserlerinin pek çoğu bugün kayıp. Ancak ona bugün artık bir belgesel aracılığıyla ulaşabiliyoruz. Yönetmenliğini Berna Gençalp’ın üstlendiği “Kim Mihri” 2022’den bu yana Feride Çetin oyunculuğuyla beyaz perdeyi süslüyor. Yönetmen Gençalp’ın Mihri’den ilk kez 2013 yılında, İstanbul Modern’de katıldığı Türk Resim Sanatı Tarihi seminerinde haberi oluyor. Çok az kişinin Mihri’den haberdar olması ona dayanılmaz geliyor ve sanatçı hakkında yapılmış ilk uzun metrajlı sinema belgeseli için kolları sıvıyor. Belgesel boyunca çeşitli insanlara yöneltilen hep o aynı soruyu duyuyoruz, “Kim Mihri?” Belgesele göre Mihri hayatı dolu dolu yaşamış, yeteneğinin peşinden gitmiş, içinde yaşadığı toplumun kadınlara dayattığı kısıtlamalardan hiç yılmamış bir kadın… Gençalp, Mihri belgeselinin toplumsal cinsiyet rollerini sorgulamasını amaçlıyor.
Uçan Süpürge Vakfı ve Çankaya Belediyesi iş birliğinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak hazırlanan “Eşitlik ve Farkındalık Ayı” programı kapsamında “Kim Mihri” belgesel gösterimi ve söyleşisi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde Başkentlilerin yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi. Söyleşide yapımcı Yonca Ertürk, yönetmen Berna Gençalp ve Mihri’ye hayat veren oyuncu Feride Çetin izleyicilerin sorularını yanıtladı.
Açılış konuşmasını yapan Uçan Süpürge Vakfı’ndan Dilek Metin Sert, belgeselin 8 Mart açısından anlamına değinerek, “Bugün 8 Mart haftası vesilesiyle bir araya geldik. ‘Kim Mihri’ belgeseli 8 Mart açısından oldukça anlamlı. Çünkü Türkiye sanat tarihi için çok kıymetli olmasına karşın adı hiç duyulmamış bir ressamın izinin peşine düşüldü. Berna Gençalp çok güzel bir işe imza attı. Biz de Uçan Süpürge Vakfı olarak Mihri Müşfik Hanım’ı bir kez daha anmak istedik” dedi.
Gençalp belgesel için şunları söyedi; “Film süreci oldukça uzundu. Mihri ile ilgili araştırmalar filmin yapım sürecinde de devam etti. Şimdi film bitti ama araştırmalar hala devam diyor. Mihri yaşadığı şehirleri, ülkeleri ve çevreleri değiştirse de değişmeyen tek şey kendisini “sanatçı” olarak konumlandırması, bunun için mücadele etmesi. Bu çok anlamlı geldi. “Kim Mihri” belgeselinin kadın izleyicilere güç vermesini ümit ettim.”
Mihri’ye hayat veren Feride Çetin, çok genç yaşlardan beri Mihri Müşfik’in izini sürdüğünü ve dolayısıyla bu projenin onu çok heyecanlandırdığını şöyle dile getirdi, “Bu filmden önce araştırmalarımda Mihri’den kimsesizler mezarlığında ömrünü tamamlayan, özgürlüğünün peşinde koştuğundan kıymeti bilinmemiş ve başarısızlığa mahkum bir figür olarak bahsedildiğini gördüm. Erkekler tarafından yazılan Mihri imajı tamamıyla buydu. Yapımcımızla bir başka projede çalışırken bana Mihri belgeselinden bahsetti, inanılmaz heyecanlandım ve dahil olmak istedim. Bu benim 25 yıllık oyunculuk kariyerimde canlandırmaktan en fazla zevk aldığım ve gurur duyduğum karakter. Çünkü daha evvel canlandırdığım hiçbir kadın bu kadar özgür ruhlu, gözü pek ve kendi hayalleri için bunca cesur değildi. Bence herhangi bir çağda böyle bir kadının var olması çok zor. Mihri, varlığıyla her zaman bana güç veriyor. Evimde de duvara film afişimi astım ve içimde bir yerlerde onunla konuşmaya devam ediyorum. Yüreğimde bana ‘dünyanın neresine gidersen git başarırsın’ diyen bir kadın var. Belki bir başka kadın ama benim için Mihri milliyetsiz, renksiz, çok özel bir ruh. Sadece değişim dönüşüm yıllarında yaşayıp kendisine konulan sınırları aşıyor olması değil aynı zamanda yepyeni bir başlangıcın kıvılcımını çakması da son derece önemli. Onun kadar büyük bir kadın sanatçı gelecek mi emin değilim. Ülkemize has bir şey değil, kadın dünyanın her yerinde baskılanıyor. Sanatta asıl yaratıcı işlerin de bu baskılar ve engellere rağmen kadınlar tarafından ortaya konulacağını düşünüyorum. Her baskı kendi direnişini de yaratıyor” Gençalp ise Çetin için şunları söyledi, “Belgeselde birçok insana ‘Kim Mihri?’ diye sora sora ilerledim, sorular bana boomerang gibi geri döndü hep, genelde bir başkasıyla karıştırılıyor veya hiç duyulmadığı söyleniyordu. Mihri’yi tanıyan biri çıktı ve oyuncumuz oldu. Bu mucize gibi bir şeydi.”
“Eşitlik ve Farkındalık Ayı” programı, 9 Mart’ta Ankara’nın sima gruplarından birisi olan VEGA konseriyle son hızıyla sürecek. Etkinliğin son günü olan 21 Mart’ta ise TED Üniversitesi Kapalı Spor Salonu’nda programa katılan STK’ların da yer aldığı bir dostluk maçı yapılacak.