Bir şehirde çağdaş sanatın sergilendiği bir müzenin olması, kentin sanatsal gelişimini ve katettiği yolu simgeler. Başkentimiz Ankara, hala bir fiziki çağdaş sanat müzesine sahip değil. Bu eksikliğe dikkat çekmek isteyen Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği (BRHD) Başkanı Süleyman Dodi Dündar, ilginç bir proje başlattı: “Olmayan Çağdaş Sanat Müzesi.” Ankara’daki çağdaş sanatçıları bir araya getiren proje, aylar önce müze manifestosuyla sosyal medyada duyurulmuştu. Ziyaretçilerini “Olmayan Çağdaş Sanat Müzesi açılışını onurlandırdığınız için teşekkür ederiz” manifestosuyla karşılayan müze, Ankara’nın çağdaş sanat müzesi eksikliği sanatın ta kendisiyle ele alınıyor.
“Olmayan Çağdaş Sanat Müzesi” ArtAnkara’nın da konusu oldu. “Olmayan Çağdaş Sanat Müzesi”ne dair söyleşi veren Dündar, Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri tarafından yoğun ilgiyle karşıladı.
‘MÜZE İÇİN ARTIK FİZİKİ BİR BİNA ŞART DEĞİL’Bundan üç ay önce Ankaralı çağdaş sanatçılar olarak Ankara’da bir çağdaş sanatlar müzesinin olmayışına dair ne yapabileceklerini düşünürken “Biz sanatçıyız, bu olumsuzluk durumunu bir şekilde olumluya çevirebiliriz” diye düşünerek “Olmayan Çağdaş Sanat Müzesi Ankara”yı açtıklarını anlatan Dündar şunları söyledi, “Ankara’da bir çağdaş sanatlar müzesi yok ancak Olmayan Çağdaş Sanat Müzemiz var. Bir sanatçının iktidar ve yetki sahibi kişi ve kurumlara göbekten bağlı değil. Sanatçıyız ve kendi işimizi kendimiz görebiliriz. Dolayısıyla böyle bir proje düşündük. Günümüzde bir müzenin oluşması için fiziki bir bina şart değil. Çünkü günümüzün bilgisi, görseli ve envanteri çok daha özgürlük istiyor, bu bilgi dört duvar arasında olmayı kabul etmiyor.”
Olmayan Çağdaş Sanat Müzesi’nin konusunun en başta Ankara olduğunu dile getiren Dündar, “Bu projenin bir manifesto ortaya koyabilmesi için Ankara’yı iyi tanıması gerekiyor. Ankara’yı tanırken de ‘Olmayan’ı vurgulamak için vakti zamanında olmuş ancak şimdi olmayan kültür ve sanat değerlerimizi ele alıyoruz.” dedi ve dinleyenleri minik bir Ankara turuna çıkardı.
Ankara Kalesi’nden, Taş Mektep Erkek İdadisi’ne (Bugünkü Sıhhiye Atatürk Lisesi), Çubuk Göl Gazinosu’ndan Ankara Gençlik Parkı Lunapark ve Göl Gazinosuna, Gölbaşı Mogan Parkı Ankara Büyük Otel’e Yeni Hayat Lokantası; Namı diğer 1940’ların Kürdün Yeri’nden Üç Nal Lokantası’na bir zamanlar var olup güncelde ‘olmayan’ veya hala var olup kendi amacıyla doğrudan ve olması gerektiği gibi kullanılmayan, döneminin ‘Çağdaş Sanat Müzesi’ niteliğindeki yerlerden baheden Dündar, Varlık Dergisi gibi yine Ankara’da yitirdiğimiz mecmualardan da bahsetti.
Batı, Eti, Megapol, Efes, Kerem gibi dönemin öncü sinemalarından bahseden Dündar, yine yitirilen apartman sineması kültürüne de değinerek Talip ve Karınca sinemalar hakkında da konuştu.
Ankara Sanat Tiyatrosu’nun ruhu olan o binasından bir AVM’ye kapatılmasına, bir zamanlar konserleriyle ünlü Saklıkent’in kaderine terk edilişine de değinen Dündar, önündeki cam platformu yitiren Sanatçı Metin Yurdanur’un Olgunlar’daki Madenci Heykeli, yerine Kütahya porselen heykelinin dikildiği ve Cermodern’de varlığını sürdüren Su Perileri, Emekte’ki Schopin Büstü, Yüksel’deki çalınan bank heykeli Çiçekçi Teyze hakkında da konuştu.
Yine Ankara’da artık var olmayan Galeri Uray ve Galeri Kara’ya ve şu anda rektörlük olarak kullanılan Gazi Eğitim Enstitüsü’ne de değinen Dündar, “Bugünün Ankara’sı ile ilgili görsel tararken ‘Alkolsüz kokteyl ve nargile keyfi notuna rastladım. Çukurambarı tanımlayan bir ifade” dedi.
Dündar, sözlerini şöyle tamamladı;
“Ankara’mıza bir Çağdaş sanatlar müzesi çok yakışırdı evet ancak yetki sahibi insanların duyarsızlığı sürdüğü müddetçe sanatı arzulayan bizlerin istekleri görmezden gelinecek ve Olmayan Çağdaş Sanat Müzesi’nin de projeleri devam edecek. ve Olmayan Çağdaş Sanat Müzesi’nin nesneleri ise bu gördüğünüz artık ‘olmayan’ değerlerimiz, yine bahsettiğimiz duyarsızlık olmak üzere çeşitlenerek artacak.”