UNESCO tarafından “dilsel çeşitliliği şiirsel anlatım yoluyla desteklemek ve nesli tükenmekte olan dillerin duyulma olasılığını artırmak” amaçlarıyla ilan edilen Dünya Şiir Günü’nde Başkentli kadınlar, kadın şairlerin şiirlerini seslendirdi. Yüzyıllardır erkeğin egemenlik sahası olarak görülen şiirleri; hasretlerini, öfkelerini, aşklarını, umutlarını, kaygılarını çok daha duyarlı ve hisli kelimelere döken kadın şairlerin anıldığı şiir dolu programda Cumhuriyet tarihine imza atan kadın şairlerin kaleminden 12 şiire yer verilirken Başkentin kadınları da bu şiirlere yorumlarıyla hayat kattı. Program, Evrensel Dans Akademi Sanatçıları Mesut Sonat ve Ayşen Ergen’in dans gösterisiyle renklendi. Ankara Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu’nu sözlerin büyüsüyle saran dinletide, Aşık Veysel ölümünün 51. yılında anıldı.
Açılış konuşmasını yapan ABB EGO Genel Müdürlüğü Hizmet İyileştirme ve Kurumsal Gelişim Dairesi Başkanı Ayten Gök, insanlığın en eski ve en güçlü ifade biçimlerinden biri olan şiirin hayatımızdaki yerine dair şunları söyledi, “Pek çoğumuz şiir yazmayı, okumayı ve dinlemeyi severiz. Hayatının bir döneminde şiir yazmamış çok az bir insan vardır. Peki, neden şiir severiz ve şiir nedir? Şiir, insanın bilinçaltında saklananları açıkça söylediği, duygu ve düşüncelerini imge ve sözcüklerle aktarmasıdır. İnsan şiirde; hasreti, kavuşmayı, kederi, acıları, bazen koca bir aşkı ve vatan sevgisini birkaç dörtlüğe sığdırabilmektedir. Şiir, insanın iç dünyasını dışa vurmasına, duygularını ve düşüncelerini ifade etmesine olanak tanır. Kelimelerin gücü ile etkileyici bir atmosfer yaratan şiir, insanları hayal dünyasına davet eder ve duygusal zenginliği keşfetmesini sağlar. Her türlü duygunun ahenkle can bulmasıdır şiir. Şiir, aynı zamanda kültürler arası bir köprü görevi görür. Şairler, yaşadıkları dönemin ruhunu yansıtarak insanlara kalıcı eserler bırakırlar. Tabii bu açıdan bakıldığında şiir anlayışı çağdan çağa, ulustan ulusa ve insandan insana değişir. Şiir, insanlığın en eski ve en güçlü ifade biçimlerinden biridir. Duygu ve düşüncelerimizi en saf ve etkileyici biçimde yansıtan şiir, bizi bir araya getiren ve ortak duygularımızı paylaşmamızı sağlayan bir sanattır.”
Dünya Şiir Günü’nün tarihine de değinen Gök, “Dünya Şiir Günü, 1999 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurulu olan UNESCO tarafından ilan edilen ve tüm dünyada kutlanan önemli bir gündür. Dünya Şiir Günü’nde dünyanın dört bir yanındaki şairler ve şiir severler, bir araya gelerek şiire yönelik farkındalığın artmasını sağlarlar” dedi.
Başkentin kadınları ile zaman zaman bir araya gelerek toplantılar yaptıklarını ve bu toplantılardan birinde şiir dinletisi yapılması üzerine bir öneri geldiğini anlatan Gök, “fikir bizi oldukça heyecanlandırdı ve bu fikri canlandırmak üzere hazırlıklarımızı yaptık. Bu programın 21 Mart’ta düzenlenmesinin ise kültürün ve sanatın beşiği olan Başkentimize yakışacağını düşündük.”
İki oturumdan oluşan dinletinin ilk bölümünde; Ayşenur Gök, kendi kaleminden “Kadınım Ben” isimli şiirini, Ayperi romanının yazarı Halime Türe Ay yine kendi dizelerinden “Aylino” şiirini seslendirirken; Halide Edip Adıvar’ın “Yaşama Dair Şeyler” isimli şiiri Hakime Alagöz’ün, Gülseli İnal’ın “Ey Gözleri Düş Rengi” şiiri KOREV Yönetim Kurulu Başkanı Aydeniz Ünal’ın, Didem Madak’ın “Siz Aşktan Ne Anlarsınız Bayım?” isimli şiiri Dr. Bahar Zeynep Barut’un, Birhan Keskin’in “Arka Bahçe” isimli şiiri Prof. Dr. Duygu Özel Demiralp’in seslerinde yeniden hayat buldu.
Programın ikinci oturumu Ankara Kent Konseyi tınılarıyla renklenirken; Yadigar Işıldar kendi kaleminden “Ortanca” isimli şiirini seslendirdi. Yine Gülten Akın’ın “Deli Kızın Türküsü” isimli şiiri Birten Gökyay’ın, Sennur Sezer’in “Kirlenmiş Kağıtlar” isimli şiiri Meral Güler’in, Yelda Karataş’ın “Can” isimli şiiri İslim Kirişçi’nin, Berrin Taş’ın “Meşaleyi Geleceğe Taşıyan Kadın” isimli şiiri Ferda Özkara’nın, Lale Müdür’ün ünlü “Destina” şiiri ise Dilek Yurdakul’un sesleriyle canlandı.