21 Mart’ta Bahar Bayramı Nevruz’u kutladık. Nevruz ile ilgili tarihi bilgiler Kutadgu Bilig, Divan ü Lugat-it Türk gibi Türk Kültürü’nün ilk yazılı kaynaklarından başlayarak Nizamü’l Mülk’te, Melikşah’da hatta Çin kaynaklarında mevcuttur. Asya ve Avrupa’ya Türkler aracılığıyla yayılmıştır.
21 Mart İlkbahar Ekinoksu, GÜN ve TÜN eşitliği; Yaz Gün dünümü bir doğa olayıdır. Yüzyıllar boyunca çeşitli kültürler içinde çeşitli anlamlarla yer bulur. Nevruz Türklerin ilk Milli Bayramı’dır. Çin kaynaklarında Hunlar’ın Milattan yüzyıllarca önce bahar şenlikleri yaptıkları, Nevruz’u kırlarda , yemekli bahar kutlamalarıyla karşıladıklarını gösteren tablolar bulunmaktadır.
Doğu Anadolu’da Nevruz gecesi, kutsaldır. O gece, canlı cansız bütün varlıkların Tanrı’ya secde ettikleri inancıyla, yeni elbiseler giyilir. Herkesin yıllık rızkı ve mukadderatının belirleneceğine inanılır. “Kara Çarşamba” geleneğine bağlı olarak 17 Mart’a bağlanan gece, aile reisi aile sayısı kadar taşı, evin bacasının dış kısmına yerleştirir. Her taş bir kişiye aittir. Bayram sabahı taşların hangisinin altında kırmızı böcek bulunursa, ailenin uğurlu ferdi ilan edilir. “Kara Çarşamba” geleneğinde törenlerde konuşmadan yayık yaymak adettir. Ayrıca Nevruz gecesi avluya konan bir kap suyun ay ışığında bırakılarak, sabaha kadar ibadet edildiğinde teknedeki suyun altına dönüşeceğine inanılır. Bu dileklerin gerçekleşeceği anlamındadır. Sabah kırlarda, bostanlarda buluşularak çiğköfte, şareli, pirinç aşı, yumurta, maş piyvazı yenilir. Nevruz, şeker, şerbet ve çiçeklerle kutlanır. Oyunlar oynanır.
Gaziantep bölgesinde 22 Mart’a “Sultan Navrız” adı verilir. Bir inanca göre Sultan Navrız, güzel bir kızdır. Gökyüzünde, bileklerindeki halhalları şıkırdatarak, gergefini işleyerek, batıdan doğuya doğru göç eder. Bir diğer inanca göre “Kuş donuna-kılık” girerek ayaklarındaki halhalı sallayan uçan bir “Ermiş”tir. Nevruz gecesi Sultan Navruz’un geçtiği saatte uyanık olanların dileklerinin gerçekleşeceğine inanılır.
Mersin-Silifke, Diyarbakır’da, Nevruz mesire yerlerinde, eğlencelerle; Malatya’nın bazı köylerinde “Kış Bitti Bayramı” olarak; Giresun’da “Mart Bozumu” adıyla kutlanır. Edirne’de eski hasırlar yakılır. “Mart içeri, pire dışarı” diyerek ateşler üzerinden atlanır. Kars ve çevresinde kapı dinleme ve baca-baca adetleri görülür. Tunceli çevresinde erkekler alınlarına kara sürer, subaşlarına giderek, karalarını temizlerken dua eder, dilek dilerler. Nevruz, İzmir Urla’da “Mart Dokuzu Şenlikleri” adıyla, Tire’de bugün “Sultan Nevruz Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
Osmanlı’da “Sultan’ı Nevruz’’ adıyla padişahın katılımıyla törenler yapılır.”Nevruziye” adlı telhisler Müneccimbaşı tarafından padişaha sunulur. “Nevruziye Bahşişi” alınır. Macunlar hazırlanır, porselen kapaklı kâselerle önceleri sadece fakirlere ve hastalara verilirken, zamanla herkese dağıtılır.
“Pamuk iğne” oyununu rahmetli halam anlatmıştı. Köyden iki genç kız abdest alır ve kocaman tencereyi iki yandan tutarak buz gibi suyun başına giderler. Buzları elleriyle kırarak, tencereyi soğuk suya daldırıp, İhlâs Suresi’ni yedi kez okurlarsa; dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlarmış. Halama “Ne dilerlermiş?” diye sorduğumda derinden bir iç çekip “Sevdiklerine kavuşmayı yavrum, sevdiklerine kavuşmayı” cevabını verip – Halam hiç evlenmemişti- “Tuzluk gılik çöreğini yiyen gençlerin kiminle evleneceğini bilme oyunu da yaygındı’’ diyerek konuyu değiştirdi.
Nevruz, baharla birlikte kışlık evlerden yaylalara göçün başlama zamanıdır. Bazı bölgelerde, Nevruz’un Hz. Ali’nin doğum günü olduğuna ve Hz. Ali ile Hz. Fatima’nın evlenme günü olduğuna dair inanışlar da vardır. Nevruz sabahı okunan duadan sonra, süt içilir. Nevruziye adı verilen nefeslerle Hz. Ali’nin Mevlidi okunur.
Uşak’ta Nevruz kutlamalarına “Yıl yenilendi” denir. Sivas’ta Mart’ın 9. Günü gök gürlerse, o yıl ürünün bol olacağına; Şebinkarahisar’da 22 Mart sabahı akarsularda yıkanıldığında kuvvetli, sağlıklı olunacağına inanılır. Nevruz ateşinden atlayanın kötülükten arındırdığına ve soğuk yayla gecelerinde ısınma amacıyla yakılan ateşin Güneş’i temsil ettiğine inanılır. Eski Türklerde ateş kutsaldır. Ateş Tanrı’nın hediyesidir.
Atatürk’ün Nevruz Şenlikleri düzenleterek, katıldığını da bilmekteyiz. 23 Mart 1922 Çarşamba günü, Meclisin önünde ve Taşhan Meydanı’nda merasim yapılarak “Ankara’da Ergenekon günü kutlandı. Meclis önünde geçit töreni yapılarak öğrenciler ve halk Meclis önünde toplandı” haberini Devrim, Hâkimiyet-i Milliye, Yeni Gün, İkdam gazetelerinde görmek mümkündür.
Varoluş ve Diriliş Bayramı olarak algılanan Nevruz’un bir adı da Ergenekon’dur. Toprağın yağmurla ıslanıp, karla kaplanıp, uykuya yatması ve baharın gelmesiyle canlanıp dirilmesi; 400 yıl boyunca aynı vadide yaşayan Türklerin dağları aşıp hürriyetlerine kavuşmasıyla eşleştirilir.
Bahar ülkeme bereketiyle gelsin. Nevruz Bayramımız kutlu olsun.