Türkiye’nin Irak ve Suriye’de terörle mücadelesi çok yönlü olarak devam ediyor. Türkiye’nin PKK ve uzantısı YPG ile mücadelesinin Irak ve Suriye’de devam ettiğini ancak her iki ülkede de durumun kendi içinde özellikler taşıdığını kaydeden Prof. Özcan Yeniçeri, “Son günlerde yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki içinden geçtiğimiz süreçte PKK-YPG’nin Irak’ta üs olarak kullanmak istediği Süleymaniye kentine yönelik Türkiye’nin operasyon gerçekleştirmesi büyük olasılık. Öte yandan Suriye’deki durum farklı. Bunun temel nedeni Suriye’nin kendi ülke içi dinamikleri ve bu dinamiklerin tarihsel arka planı. ABD, IŞİD ile mücadele kapsamında terörist YPG’ye destek vermeyi sürdüreceği yönünde eylem ve açıklamalarını görüyoruz. Türkiye buna tepki gösteriyor. ABD bunu yapıyor ancak her iki ülkede de ABD’nin kurmak istediği siyasal yapı Türkiyesiz olmuyor. Dolayasıyla Irak’ta Türkiye kendi milli çıkarları doğrultusunda operasyon yaparken, Suriye’de ABD’nin stratejik beklentileri ile karşılaşıyor. ABD ise Irak’ta Türkiye’nin çıkarları konusunda hassas davranıyor ama Suriye’de tam olarak ne yapacağını kestiremediği için ve Türkiyesiz de olmayacağını gördüğü için oluşturduğu kontrollü yapının geleceğini düşünüyor” dedi.
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölgede kendi çıkarları doğrultusunda butik devletler yaratmak doğrultusunda hazırladığı planı uygulamaya geçirmek istediğini kaydeden Yeniçeri, şunları söyledi: “ Tam bu noktada da Türkiye’nin milli çıkarları doğrultusunda terörle mücadele stratejisi ile karşılaştı. ABD bu proje kapsamında Türkiye’nin refleksleri konusunda başka girişimlerde de bulundu. Türkiye’de iç savaş, karmaşa çıkması durumunda Türkiye’nin nasıl bir gücü var? Bunu görmek istedi. Öte yandan Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri açısından ABD ile ilgili pozisyonu nedir? Bu sorunun da cevabını aradı. Bu anlamda Türkiye’nin gücünü test etti. Hem diplomatik olarak bir test süreci yaşadık, hem de sahada bir test süreci ile karşı karşıya kaldık. ABD, Türkiye’nin kendi çıkarları doğrultusunda iş yapabildiğini görünce yanıldığını da anladı. Türkiye’nin güçlü devlet geleneğini bu soruların cevabını ararken görmüş oldu. Türkler Orta Asya’dan kalmış bu topraklara gelmiş. Pers, Bizans imparatorluklarından bu toprakları alıp yönetmiş. Arapları ve bu imparatorlukların topluluklarını bir araya getirmiş devlet oluşturmuş. Böyle bir yapıyı ABD görünce, Ortadoğu’da kendi çıkarları doğrultusunda da olsa, olmasa da bir siyasi yapıyı hayata geçiremeyeceğini, bir siyasi yapının hayata geçmeyeceğini gördü. Bu anlamda İran’ın da böyle bir geleneği olduğu tarihsel süreçlerle ortada. Sonuçta, ABD Türkiye konusunda yanıldı. Bu konu ABD seçim sürecine Suriye ve Irak’tan çekilme konusunu olarak yansıyor. Trump çekilmeyi başlatırken, yerine gelen Biden yönetimi durdurdu ancak Türkiye’nin burada ABD varlığına rağmen milli çıkarları doğrultusunda hareket etmekten kaçınmadığını görünce bu sefer onlarda Türkiye ile iyi geçinmenin siyasi sonuçlarını elde etmek istiyor. Bunun da nedeni Trump’un yeniden güçlenip, ABD başkanı olarak geleceğinin belli olması, sonuçta her iki yönetimde bunu gördü.”
Bölgenin karmaşadan uzak kalmasının Türkiye olmadan başka yapılarla olmasının mümkün olmadığını da kaydeden Yeniçeri, “ ABD, Türkiyesiz bir plan yapılamayacağını anlamış oldu. ABD, Türkiyesiz sadece IŞİD ile değil, hiçbir terör örgütü ile mücadele edemeyeceğini biliyor. Öte yandan Türkiye ve ABD’nin ortak başlattıkları eğit donat projesi kapsamındaki unsurlar ne oldu? IŞİD onları almadı mı, bu sorunun cevabını dünya kamuoyu biliyor. Şimdi Suriye’de IŞİD ile nasıl mücadele edeceğini de tam olarak kestiremiyor. IŞİD ile Suriye dinamikleri içerisinde mücadele etmeniz mümkün olacaktır. Suriye tarihsel arka planda bir Muaviye devleti olarak karşımıza çıkar. Suriye, fitnenin, suikastların, katliamların ülkesi. Bunu bilmeden Suriye’de terörle mücadeleyi nasıl yapacaklar? Suriye’de başta IŞİD olmak üzere terörle mücadele ancak Suriye’deki unsurların Suriye dinamikleri içiresindeki konumu ile mümkün olabilir. ABD, bir taraftan IŞİD’i var edip, büyüttü sonra hedef yaptı, kendi çıkarları doğrultusunda etkisiz hale getirmek istiyor. Suriye’de Suriyeliler olmadan IŞİD ile mücadele kolay değil. Bu ancak çizdiğimiz çerçevede mümkün olacaktır” diye konuştu.
ABD’nin Suriye’deki kontrollü yapı üzerindeki etkisini kaybetmek istemediğini de belirten Yeniçeri, sözlerini şöyle sürdürdü. “ ABD’nin asıl amacı bölgede YPG üzerindeki etkisini kaybetmemek. Suriye’de kontrol altına aldıkları üzerindeki kontrolünü kaybetmek istemiyor. Kontrolü kaybettiği andan itibaren Türkiye devreye giriyor. Türkiye artık Suriye’nin kuzeyindeki stratejik noktaları bırakmaz. Suriye’de kontrol ettiği bölgeyi de kolay kolay bırakmaz. O bölgeyi elinde tutacak. Bunun nedeni öncelikle Türkiye’deki Suriyelilerin kontrol edilen bölgeye yerleştirilmesi. Türkiye’nin son dönemde bu konuda kararlı olduğunu görmekteyiz. Kaldı ki ABD, Suriye’de IŞİD’in hala bir tehdit olduğunu ifade etse de sahadaki gerçekler, tüm dünya kamuoyu tarafından biliniyor. IŞİD, Suriye’de başladığı günlerdeki gibi tehdit olmaktan çoktan çıktı. ABD’nin burada çekindiği bir başka noktanın altını çizmekte fayda var. O da son dönemde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ zaferinin ardından, Türkiye’nin benzer bir süreci Türkmenler üzerinden Suriye’de başlatacak imkan ve kabiliyete sahip olması. Kaldı ki bu kasamda Türkiye bölgede terörle mücadele kapsamında ve yine IŞİD ile mücadelede gerekeni yapıyor ve önlemleri alıyor. IŞİD konusunda Türkiye’den kaynaklanan bir sorun yok. ABD’nin bölgede kontrolü elinden kaçırabileceği bir yapının Türkmenlerden oluşabileceği çekincesinin varlığı elbette dikkatlerden kaçmıyor.”
Türkiye’nin yakın dönemde PKK ve onun uzantısı YPG terör örgütüne yönelik bir hamle yapabileceğini ifade eden Yeniçeri, “ Türkiye, PKK ve onun uzantısı YPG’nin üssü olma noktasına gelmeye başlayan Süleymaniye kentine yönelik bir operasyon yapabilir. Bu konuda yapılan açıklamalar diplomatik girişimlerin sonuç verdiğini işaret ediyor. Bölgede Türkiye olmadan IŞİD ile mücadele edilemeyeceği de artık anlaşıldı. Öte yandan Türkiye için IŞİD ne olacak sorusunun önemi sadece sınır dışı operasyonlarla sınırlı değil. Türkiye IŞİD ile mücadele konsepti konusunda özellikle yurt içindeki durumu çok iyi analiz etmek durumunda. Bunun nedeni IŞİD ve benzeri unsurların Türkiye’deki dini yapıların içinde olması ihtimalinin yapılan operasyonlar sonucunda ortaya çıkıyor olması. Bu nedenle IŞİD ile mücadele konusunda Türkiye öncelikle kendi içinde önlemler almak zorunda. Öte yandan Türkiye’deki dini yapılanmaların varlığı özellikle FTÖ yapılanmasını ve onun Türkiye’ye yaşattıklarını akla getiriyor. Türkiye bu noktada mücadelesini çok dikkatli ve hassa yürütmek zorunda. Yurt içindeki durumun asla kontrolden çıkmadan, bölgede etkin bir Türkiye’nin varlığı ile terör sorunun çözülmesi hangi terör örgütü söz konusu olursa olsun ancak mümkün olacaktır, bu bilinmeli” ifadelerini kullandı.