“Sen Gel Diyorsun”, “Benim O Köyümden Alacağım Var”, “Sende Ne Var ki”, “Ölüyüm Zaten” gibi türküleriyle hayatlarımıza yer edinip gönüllerimizi dağlamış halk ozanı Ali Kızıltuğ’un hayatı perdeye taşındı. Geçtiğimiz gün Nergiz Kültür Sanat Merkezi’nde prömiyer yapan “Bir Düğün Oldu”, Başkentli sanatseverler tarafından yoğun ilgiyle karşılandı. Cumhuriyet Halk Partisi eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Başkan Vekili Mehmet Kartal, Divriği Kültür Vakfı Başkanı Aziz Savaş, ayrıca Mustafa Özarslan, Mehmet Kundak ve Mine Kuş gibi pek çok sanatçının katılımıyla gerçekleşen prömiyerde, Ali Kızıltuğ’un oğlu halk ozanı Mehmet Kızıltuğ da babasının perdeleri aşan hayatını izlemek üzere oradaydı.
Türker Yılmaz ve Belkıs Akçıl’ın baş rollerini paylaştığı oyunda bu iki isme Ali Kızıltuğ’un türkülerini seslendiren halk ozanı Soner Ergül eşlik ediyor. Tolga Özenç Özençel’in kaleme aldığı oyunun yönetmen koltuğunda Sabri Karayel otururken, yapımcısı Yücel Topuz, proje yönetmeni ise aynı zamanda ses ve ışık sorumlusu Gökhan Güngör. Ekip, bir ay gibi kısa bir sürede oyunu sahneye koymuş olmaları bakımından zor bir işe imza atarken; Mustafa Kızıltuğ’un oyunda annesi Fatma Kızıltuğ’u canlandıran Belkıs Akçıl’a giymesi için annesinin yeleğini getirmesi bakımından oyun adeta yaşıyor, ekibin yakaladığı ruh ise görülmeye değer.
“Toprakta doğan, topraktan uzak durabilir mi?” diyor ve başlıyor hikayesine Kızıltuğ, çok alacağı olan o köyün duvarda asılı fotoğrafını göstererek. Şehir hayatının aksine tek çocuk olmanın çok iş anlamına geldiği Sivas Divriği’nin köylerinden birinde henüz iki yaşındayken annesini kaybetmenin acısını tadan Kızıltuğ, şöyle anlatıyor; “Şimdi çıkıp çocuklukta çok güldüm oynadım desem kendim inanmam ki başkasını inandırayım. Bunca iş içinde hem de bir yetim çocuğu ne kadar gülebilir ki? 40 sene bir ağacın altına oturmadım. Dere aktığında oturup bakamıyorduk ki; Bu su nereye gider, nasıl içilir, havuz mu olur göl mü olur. Akıp gidiyordu bizimle işte. Biz ne oluruz bilemedik ki.”
“İmanım” diyor, Kızıltuğ çok sevdiği yol arkadaşına “Bir düğün olacak, davulsuz, zurnasız, neşesiz. Bir düğün olacak, ya o yarsız ya bensiz. Bir düğün olacak gelinsiz, damatsız, kınasız. Bir düğün olacak, duyan koşup gelecek, düğün sahibi habersiz. Akrabalar bir kenara dizilir, gözlerinden al yaşlar süzülür. Düşmanlar sevinir, dostlar üzülür. Bir düğün olacak, ya o yarsız bu düğün ya bensiz. Pideler yenildi ayran da bitti. Bence bu düğün burada bitti” ve tam bu sırada usta bir geçişle “Öf öf” deyip bağrımızı dağlıyor Soner Ergül.
SABRİ KARAYEL: OYUNUN BELGE NİTELİĞİ TAŞIYACAĞINA İNANIYORUMYönetmen Sabri Karayel oyunun hazırlık sürecini şöyle anlatıyor, “Oyunun yapımcısı Gökhan Güngör tiyatroya sevdalı bir genç. Kendisi ile kendi eseri olan ‘Ölü Fotoğrafçısı’ üzerine çalışıyorduk ki önümüze Ali Kızıltuğ projesi geldi ve bizi çok heyecanlandırdı; hemen sahneye koymak istedik. Ankara’daki sahne sıkıntısına rağmen elimizdeki her türlü imkanı kullanarak birçok yerde prova aldık. Oyunda Ali Kızıltuğ’u canlandıran Türken Yılmaz benim otuz yıllık arkadaşım. Gökhan vesilesi ile onu burada gördüm, bana güzel bir sürpriz oldu. Çok profesyonel olduğunu bildiğimden onu yanımızda görmek içimi rahatlattı. Hem yaş hem de olgunluk itibarıyla iki profesyonel oyuncu Türker Yılmaz ve Belkıs Akçıl çok yakışıp çok güzel bir enerji yakaladılar; bu yönetmen olarak içimi oldukça rahatlatan bir husustu. Biliyorsunuz, yönetmenler toparlar. Bana kalan bu güzel uyum ve enerjiyi toparlamak oldu ve ortaya ‘Bir Düğün Oldu’ çıktı.”
Bu projeyi çok önemsediğini ifade eden Karayel, hem projenin Kızıltuğ üzerinden ozan geleneğinin bu coğrafyada yaşayan insanlar tarafından hep birlikte kurtarılabileceğine hem de oyunun bir belge niteliği taşıyacağına olan inancından bahsederek şunları söylüyor; “Ülkemizde bir ozan geleneği var, esasında bu bir Türk geleneği. Ozan geleneği bakımından bu oyun çok kıymetli çünkü mevcut isimlerimiz ve türkülerimiz Ortaasya’dan Anadolu’ya getirdiğimiz bu gelenek kapsamında elimizdeki son kırıntılar. Konar göçer bir toplum olduğumuzdan bizim yazılı metnimiz çok yok, bu topraklardaki insanların kendini anlatma biçimi ozanlık… Ozanlarımız bulunduğu ortamı, yaşadığı coğrafyayı, kederi hep müzikle anlatmıştır. Bunun yazılı metinden daha kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bu bizim tiyatromuz, bu da en az Shakespeare kadar, Moliere kadar, Rus edebiyatının meyveleri kadar önemli. Bizim de bir edebiyatımız, tiyatromuz var ve kültür skalasında çok önemli bir yerde olduğumuzu düşünüyoruz. Oyunda Kızıltuğ’un bağlama yarışmasını kazandığında söylediği gibi, ‘hasbelkader.’ Bizim de hasbelkader bu skalada yerimizi alacağımıza inanıyorum”
Ali Kızıltuğ’un oğlu Mustafa Kızıltuğ’un provalarını izlerken ağladığını dile getiren Karayel doğru yönde olduklarını düşünüyor, “Bir insanı güldürmek kadar ağlatabilmek de çok önemlidir. Ağlatabildiysek, o duygu geçmiştir.”
GÖKHAN GÜNGÖR: METİN BİZİ HİÇBİR ŞEYE ZORLAMIYOR, TIPKI HAYAT GİBİ EN DOĞAL HALİYLE SAHNEDEProje yönetmeni Gökhan Güngör ise şu değerlendirmelerde bulunuyor, “Benim bu projeye başlamış olmamın sebebi, metne ve projeye çok inanmış olmam. Günümüzde tiyatro belli kesimlere hitap etmesi adına zorlanıyor. Bilet ve gişe kaygısı güdüldüğünden bu biraz zoraki oluyor. Bunu hep eleştiriyorum. Bizim oyunumuzun temel mantığı şu; tiyatro. Ve oyun bizi metin olarak hiçbir şeye zorlamıyor. Gülmeye de, ağlamaya da… Oyun tıpkı hayat gibi en doğal haliyle sahnede. Bu bizim için çok önemliydi, oyuncularımız da duyguyu çok güzel verdi. Ortaya çıkardığımız işten memnunum.”
Güngör, oyunu bir ay gibi kısa bir sürede çıkardıklarının altını çizerek, “Proje elimize geç ulaştı ve anlaştığımız bazı sponsorlarımız olduğundan bizim hızlı hareket etmemiz gerekiyordu ama oyuncularımız gayet profesyonel bir şekilde projenin altından kalktı. Bu oyun Türkiye genelinde turne yapacak uzun soluklu bir proje, o yüzden bir an önce başlamalıydık.”
GÖKHAN GÜNGÖR ‘ÖLÜ FOTOĞRAFÇISI’NI MÜJDELEDİGökhan Güngör çalışmalarına devam ettikleri Ölü Fotoğrafçısı’nın 20 Ocak’ta Nergiz Kültür Sanat Merkezi’nde prömiyer yapacağının da müjdesini veriyor; “Ali Kızıltuğ’u canlandıran Türker Yılmaz ‘Ölü Fotoğrafçısı’nda ‘Ressam’ karakteriyle karşımıza çıkacak. Biz ekip olarak Ölü Fotoğrafçısı için bir araya gelmiştik. Ali Kızıltuğ projesi bize gelince ‘Ölü Fotoğrafçısı’nı yarıda bıraktık. Heyecanlıyız.” Oyun, Güngör’ün hem yazarı hem de başrolü olduğu ilk oyun olma hususiyeti taşıması bakımından öne çıkıyor.