Sosyolog ve yazar Murat Kaya, son romanı “Gayalı: Yüzyıllık Emanet” için Ankara Kulübü ev sahipliğinde imza ve söyleşi günü düzenledi. Söyleşide, Beypazarı Köyü’nden çıkıp savaş meydanlarında hayatını geçiren dedesi Mehmet Gayalı’nın hikayesini yazdığı kitabın, sadece Gayalı’nın hikayesi değil, vatan topraklarını savunan tüm şehit ve gazilerin de hikayesi olduğuna dikkat çekildi.
Etkinlikte, Ankara Kulübü saz heyeti saz dinletisi gerçekleştirdi. “Kaçkar Zeybeği”, “Çökertme”, “Vardar Ovası”, “Ayaş Yolları” gibi türküleri çalıp seslendiren Ankara Kulübü üyelerinin hemen ardından Seymen ve Bacıerenler Ankara oyun havaları gösterileri ile söyleşiye renk kattı. Mustafa Çınar’dan Çanakkale türküsü ve Nevzat Taşkıran’dan “Atatürk’ten Son Mektup” şiiri de etkinliği renkli kılan performanslardan oldu.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Ankara Kulübü Başkan Vekili Ömer Ağa Kurt, il dışında olan Genel Başkan Metin Özaslan’ın selamlarını ileterek Seymenlere, Bacıerenlere ve Yenimahalle Şube Başkanlarına teşekkür etti. Kaya, “Bu toplantının önemi belli, kitabın sahip ve yaratıcısı burada, bizler aracıyız. Ev sahibi olarak etkinlikten keyif aldıysanız seviniriz. Çünkü Ankara Kulübü Derneği bir kültür derneğidir. Bu kültürü yaşatmak ve ileriye dönük olarak çalışmalarımıza devam edebilmek için kitap yazıp müzik yapma şansına sahip bir derneğiz. Bizim de derneğimizin yaratmış olduğu kültür yayınları var. Bunlarla beraber ilerde Murat Bey’le de çalışmak istiyoruz” diye konuştu.
“BU KİTABI YAZMADAN HUZUR İÇİNDE ÖLEMEYECEĞİMİ HİSSETTİM”Söyleşi, Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mete Özbaş moderatörlüğünde gerçekleşti. Özbaş, “Hepimizin ailesinde bir gazi veya şehit muhakkak var ancak onlar dönmediği için haberimiz yok. Dedem yoktu diyorum mesela, öyle şey mi olur, elbet vardı ama savaşta öldü. Bu sebeple bugün Murat Bey’in yazıp anlattıkları hepimiz için çok kıymetli, hepimizin bu kitapta kendi tarihimizden bir şeyler bulabileceğine inanıyorum” diye konuşarak söyleşiye başladı. Bugün doğum günü olduğunu belirterek ve Bacıerenlerin Beypazarı oyunlarıyla kendisine yaptıkları sürpriz için teşekkür eden Kaya, “Bu kitabı elli yılda yazdığımı söyleyebilirim. 56 yaşındayım, elli yıldır bu kitabı yazıyorum ancak altı ayda kaleme aldım. Bunu söylememin sebebi bütün genlerinize, kodlarınıza yazılan bir hikayeyi, her aile toplantısında büyükleriniz tarafından dedelerinizin hatırasını ve bu coğrafyada bir millet olarak kalabilmenin zorluklarını dinleyerek büyüdüğümüz içindir. Biliyorum ki sizler de buna benzer hikayelerle büyüdünüz ve hepinizin genetiği içinde bu serüvenin bir parçası olmanın getirdiği hem bir onur hem bir yük var. Benim yapmak istediğim bu yükü diğer insanlarla paylaşmak çünkü bunun bana bir emanet olarak bırakıldığı düşüncesi uzun zamandır beni zorluyor. Eğer ben bu kitabı yazmadan ölseydim huzur içinde ölemeyeceğimi hissettiğim için yazdım” dedi.
“GAYALI, İÇİNE SAVAŞ KARŞITLIĞI YERLEŞMİŞ BİR SAVAŞ HATIRATIDIR” Kitabın bir kısmının dedesini, bir kısmının da diğer aile büyüklerinin anlattığı hikayelerden oluştuğunu belirten Kaya, bunun sadece dedesinin değil dedesiyle birlikte savaşırken gazi ve şehit olan birçok insanın da hikayesi olduğunun altını çizerek “Bana anlatılanlar bana verilmiş bir emanetti. Bu bir savaş kitabıdır, savaş hatıratıdır. Ama içinde gizli gizli yerleşmiş savaş karşıtlığını göreceksiniz, hissedeceksiniz. Dedem, hiçbir zaman ‘savaş iyidir’ demedi, ‘bir daha bu millet harp görmez inşallah’ diye dua etti” diye konuştu.