Ankara’nın Değerleri: Ankara Simiti ve ASPAVA’lar

Şüphesiz ki canlılar için en önemli şey yemektir. Hemen hemen her canlının da bir damak tadı vardır. Birçok yöremizin, ilimizi meşhur eden, o yöreye özgü yemekleri, kebapları, tatlıları mevcuttur. Hatta bu ürünlerin için coğrafi işaret dahi alınmıştır. Tokat yaprağı ile, Amasya elması ile, Adana kebabı ile Aydın tandırı ile, Hatay humusu, tatlısı, dürümü ile Kars kaşarı, kaz eti ile Ezine peyniri ile Çanakkale höşmerim tatlısı ile Kayseri mantısı, yağlaması ile Gaziantep mutfağı başlı başına özel mutfaklardan tıpkı Hatay gibi. Bu örnekleri çoğaltmak istersek bu satırlar yeterli olmaz.
Bugün sizlere Ankara’nın iki değerinden, birisi önemli bir lezzeti diğer ise Ankara’ya özgü bir kültürden bahsetmek istiyorum. Ankara’da da çok önemli ve eşsiz lezzetler var lakin ben simit ve ASPAVA kültüründen bahsetmek istiyorum. 
Dilerseniz simit ile başlayalım. Meşhur, eşsiz, muhteşem, leziz Ankara simidi. Ustasının elinde yıldız gibi parlayan, fırından yeni çıkmış sıcaklığı ile insanı ısıtan, kokusu ile insan beyninin ilgili ilgisiz her noktasını bir anda saran ve esir alan Ankara simidi. 
Sabah’ın çok erken saatlerinden itibaren Ankara meydanlarındaki, caddelerindeki, pastanelerin, satıcıların tezgahlarında ya da sokak arası satıcılarının başlarının üzerinde taşıdıkları tablalarda yerini alır. Ankaralı memurun, işçinin, öğrencinin, taksicinin, emeklinin en önemli kahvaltı öğesidir. Sabah kahvaltıda zeytin, peynir ile, öğlen yemeği niyetine ayran ile öğleden sonra da çay ile tüketilebilin efsane bir lezzet. Hatta pazar günleri tüm aile bireylerinin kahvaltıda bir araya gelmesi şerefine sofrayı taçlandırır simit. 
Birinci kalite un, pekmez ve susamın harikulade birleşimidir Ankara simidi. Görece sert, mayalı bir hamur yoğrulur. Hamura halka, simit formu verildikten sonra kimi ustası ılık kimi ustası da soğuk pekmez ile hamuru birbirine özlem duyan iki sevgili gibi kavuşturur. Sonra bir süre hamurun üstündeki fazla gelen pekmezin süzülmesi için bekletilir. Bu bekleme sırasında hamur mayalı olduğu için biraz kabarır. Daha sonra pekmeze bulanmış hamur neredeyse boşluk kalmayacak şekilde susma ile kaplanır.. Bu sırada hem pekmezli hamura susamın iyice yapışması için hem de hamurun kabarıklığını almak için üzerlerine belli bir kıvamda bastırılır ve fırına verilecek şekilde hazır hale gelmiş olur. Daha sonra simit fırına verilerek pişirilir. Bu pişirme eğer odun fırınında yapılırsa yakılan odunun kokusu da simidi sarmalar ki tadı o zaman damak çatlatan bir hal alır. Bu arada belirtmek isterim. Bana göre odun ateşinde pişen her şeyin lezzeti bambaşka oluyor. Odun ateşinde pişen yemeklerin, çayın, ekmeğin tadı gerçekten bambaşka oluyor.
Gelelim ASPAVA meselesine. ASPAVA tamamen bir Ankara kültürü ve markasıdır. Açılımı Allah, sağlık, para, afiyet versin, amindir. Bu bir yemek değil bir yemek kültürüdür. Gönlü bolluğun anlamıdır ASPAVA, soframıza oturan aç kalmasın demektir. ANKARA insanının yemek kültürü ile anlatımıdır ASPAVA. Ankara ayazında yaşayan, bilen insanların sıcaklığıdır. 
1960’larda başlayan bu kültür günümüzde de büyüyerek devam etmektedir. ASPAVA’larda genellikle kebap, döner, pide çeşitleri bulunur. ASPAVA’ları ASPAVA yapan ise Sofranın kralı, SSK (sos, soğan, kaşar) adı verilen dürüm döner ile birlikte her konuğuna ikram ettikleri çiğköfte, cacık, soslu patates, salata, Çubuk turşusu, dondurmalı irmik helvası ve/veya künefe ve çaydır. Ana yemeğiniz gelene kadar muhtemelen douymuş olursunuz. Karnınız doymasa bile gözünüz doyar bu sofraya baka baka.
Gazeteciliğim gereği birçok ilde ülkede görev yaptım. O illerin lezzetlerinden en iyi örneklerin yapıldığı yerlerde tatmak için de elimden gelen gayreti gösterdim. Kimi zaman minicik bir salaş dükkanın önünde döner, kimi zaman bir esnaf lokantasında, kimi zamanda şık bir masada tertemiz örtünün üstünde o lezzetlerin tadına bakmaya gayret ettim. Yeri gelmişten sizlerle de paylaşmak isterim. Bir görev için Irak’a karayolu ile giderken Habur sınır kapısına yaklaşık 40 dk uzaklıkta bir esnaf lokantasında yediğim yemeklerin lezzetini aradan uzun yıllar geçmesine rağmen unutamam. 
Neyse konumuza dönelim artık. Sayıları az da olsa Ankara’da başka illerin simitleri satılıyor. Ya da kendi kafasına göre uydurduğu tarif ile yaptığı simidi Ankara simidi diye satıyorlar. Bu yapılanlar Ankara’nın değerlerine zarar veriyor. Ankara simidinin bir tane tarifi var ve bu tarif korunmalı. Hatta biraz aşırı bir tepki bile vererek bu ürünlerin satışına izin bile verilmemeli. Bir diğer mevzu ise ASPAVA, başka illerde de ASPAVA’lar açıldığını görüyorum. Ben buna da karşıyım. ASPAVA bir Ankara kültürüdür. Ve bu kültür başkentimizindir, Ankara’nındır. Diğer illerde ASPAVA adı ile restoran açılmasını da doğru bulmuyorum. O illerde kendi kültürlerini yaratsınlar. Hiç karşı değilim. Hatta olmasın gereken de budur. Tatlı bir rekabet oluşması güzeldir ve geliştiricidir.
Siz bu satırları okuduktan sonra güzel bir Ankara simidi yemeyi ve hatta Esat’ta bir ASPAVA’ya da gitmeyi ihmal etmeyin.