Avrupa basketbolunun zirvesinde bir kez daha Fenerbahçe var. Sarı-lacivertliler, THY Euroleague finalinde Fransız temsilcisi Monaco’yu 81-70 mağlup ederek 2017’den sonra bir kez daha Avrupa’nın en büyüğü oldu. O gün Zeljko Obradovic ile zirveye çıkan Fenerbahçe, bu kez onun öğrencisi Sarunas Jasikevicius yönetiminde tarih yazdı.
Bu zafer yalnızca bir kupa değil; bir karakter, bir istikrar ve bir vizyonun meyvesi. Fenerbahçe, Avrupa arenasında istikrarlı bir şekilde boy göstermeyi sürdürüyor. Final Four’a dördüncü kez adım atmak bile büyük bir başarıyken, iki kez bu sahneden kupayla dönmek kulüp tarihinde altın harflerle yazılacak bir dönemin göstergesi.
Jasikevicius’un bu başarısı ise başlı başına bir destan. Oyuncu olarak kaldırdığı kupayı şimdi başantrenör olarak da müzesine götüren Litvanyalı çalıştırıcı, Euroleague tarihine geçen özel bir isim oldu. Obradovic sonrası dönemde ‘yeni bir yapılanma mümkün mü?’ soruları akıllardaydı. Jasikevicius bu soruyu sahadaki cevabıyla yanıtladı: Evet, mümkün. Hem de en yukarısı hedeflenerek.
Monaco gibi fiziksel, sert savunma yapan ve ritmi bozan bir takıma karşı oynanan final, baştan sona kontrollü geçti. Fenerbahçe oyunu yönlendiren, karar verici olan taraftı. Bu da, hem teknik ekibin doğru hazırlığını hem de oyuncuların büyük maç tecrübesini gösterdi. Hayes-Davis’in skorer oyunu, Guduric’in soğukkanlılığı, Baldwin’in enerjisi, Hall’un kritik anlardaki isabetleri, Melli’nin tecrübesi ve Biberovic ile McCollum’un kenardan gelen katkısıyla, Fenerbahçe Beko’nun bir takım olarak kazandığı büyük bir zafer izledik.
Bu kupa, yalnızca sportif bir başarı değildir. Aynı zamanda Türkiye basketbolu adına büyük bir gurur kaynağıdır. Genç sporcular için önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Taraftarlar açısından ise uzun süredir verilen desteğin bir karşılığı niteliğindedir. Bu zafer, Avrupa basketboluna verilen açık bir mesajdır. Fenerbahçe, artık tesadüfi ya da geçici bir başarı hikâyesi değil; kalıcı ve istikrarlı bir güçtür.
Bu zaferde emeği geçen herkesi tebrik etmek gerekir. Kulüp başkanından malzemecisine, tribünlerde desteğini sonuna kadar sürdüren taraftarlardan teknik ekibe kadar herkes bu başarının bir parçasıdır. Ancak en önemlisi, bu başarı bir son değil; aksine, yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Belki de Fenerbahçe’nin Avrupa basketbolundaki yeni bir hanedanlık dönemine tanıklık ediyoruz.
