Sokaklar müzikle çatışırsa, aşk nereye sığınır? Bugün sizi, sinema tarihinin en etkileyici müzikallerinden biri olan Batı Yakasının Hikâyesi ile 1960’ların Manhattan sokaklarına götürüyorum.
Arthur Laurents’in kitabına dayanan, müzikleri Leonard Bernstein ve sözleri Stephen Sondheim imzalı bu efsanevi film; William Shakespeare’in Romeo ve Juliet’ini 20. yüzyıl New York’una taşır. Film, biri Porto Rikolu “Sharks”, diğeri beyaz Amerikalı “Jets” adındaki iki sokak çetesinin çekişmeleri arasında filizlenen yasak bir aşkın hikâyesini anlatır. Tony ve Maria’nın saf ve trajik aşkı, izleyiciyi etnik kimlikler, önyargılar ve şiddet gibi temalarla yüzleştirir.
Natalie Wood, masum ama kararlı Maria rolünde etkileyicidir. Richard Beymer’in Tony’si ise hayallerine tutunmaya çalışan bir gencin simgesidir. Russ Tamblyn, Rita Moreno ve George Chakiris gibi oyuncular da unutulmaz performanslarıyla filme katkı sunar. Özellikle Rita Moreno’nun Anita karakteriyle gösterdiği oyunculuk, ona Oscar kazandırmıştır.
Filmin yönetmenliğini Robert Wise ve koreograf Jerome Robbins birlikte üstlenmiştir. Müzikal sahneler ile dramatik anlatımı ustalıkla harmanlayan ikili, filmi sadece bir aşk hikâyesi olmaktan çıkarıp sinema tarihine geçen bir başyapıta dönüştürür.
Batı Yakasının Hikâyesi, 1962 Oscar Ödülleri’nde 10 dalda ödül kazandı. En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil olmak üzere o yılın en çok ödül alan yapımı oldu. Aynı zamanda Grammy ve Altın Küre gibi prestijli ödüllerle de taçlandırıldı. Film, 1997’de ABD Ulusal Film Arşivi’ne “kültürel, tarihi ve estetik açıdan önemli” ilan edilerek alındı.
Bernstein’ın bestelediği müzikler, filmin ruhunu belirleyen temel unsurlardan biri. “Tonight”, “Maria”, “America” ve “Somewhere” gibi şarkılar, sadece filme değil, 20. yüzyıl müzik tarihine de damga vurdu. Danslar ise dönemin Broadway ruhunu sinema perdesine başarıyla taşıdı.
Romeo ve Juliet gibi klasik bir trajediyi modern bir şehir atmosferine taşıyan film, sadece bir aşk hikâyesi değil; aynı zamanda aidiyet, ötekileştirme ve umut arayışının da anlatımıdır. Hem dramatik yapısıyla hem de görsel estetiğiyle nesiller boyunca etkisini sürdüren bir eser olmayı başarmıştır.
Film ilk olarak 1957’de Broadway sahnesinde müzikal olarak sergilendi. 1961 yapımı sinema versiyonu, bu sahne ruhunu başarıyla beyaz perdeye taşırken; 2021 yılında Steven Spielberg tarafından yeniden yorumlandı. Ancak orijinal versiyon hâlâ kalplerde taht kurmaya devam ediyor.
Bugünlük bu kadar, hoşçakalın.
