Yerel seçimlerin ardından gözler ekonomiye döndü. Artan enflasyon ve kur fiyatlarındaki yükselişin önüne geçmek için iktidarın ne gibi adımlar atacağı merak konusu. Ekonomist Uğur Civelek, kesinleşen seçim sonuçlarının açıklanması ile beraber iktidarın ve muhalefetin gündeminde anayasa ve yeni açılım süreci olabileceğini belirterek bunun da ekonominin yeniden öncelikler arasına girememesine neden olacağını belirtti.
Seçim sonuçlarından iktidarın da muhalefetin ve iş dünyasının sonuç ne olursa olsun tam olarak istediğini almasının zor olduğunu belirterek, “İktidarın oyunun düşmesi durumunda bambaşka bir Türkiye ortaya çıkabilir. Böyle bir durumun olması halinde iktidarın önceliği yeni anayasa ve açılım süreci olamayacaktır. Büyükşehirlerde varlık gösteremeyen bir iktidar öncelikli olarak dış politika ve ekonomiye yönelecektir. Fakat gıda fiyatlarındaki artış durdurulamayacağı için iktidarın ekonomi politikalarına da güven kalmayacaktır. Belirsiz giden ekonomik ortam daha da belirsiz bir sürece evrilecek” dedi.
Seçim öncesi güvensiz sürecin 2000’li yılların başındaki bir sürece de evrilebileceğini belirten Civelek, “Eğer seçimlerden sonra ekonomiye olan güven daha da azalırsa bir seçim kaçınılmaz olur. Şimşek’in uygulayacağı ekonomik sıkılaştırma politikaları beraberinde istihdamda daralmayı doğal olarak da alım gücünde daha çok erimeyi ortaya çıkarır. Bu durumda da 1990’lı yılların sonu 2000’li yılların başında olduğu gibi sosyal olaylar artar ve iktidar dayanamayabilir” değerlendirmesinde bulundu.
İktidarın büyükşehirleri kazanması veya iktidarın oy oranlarında artışın olması durumunda ise Türkiye’nin önceliklerinin daha da değişeceğini belirten Civelek, “Eğer iktidar oylarında artış olursa o zaman da dediğim gibi asıl gündem anayasa olacaktır. O zaman ise iktidar sıkı ekonomi politikaları uygulayamaz. Bu durumda da ekonomik kriz daha da derinleşir ve çözümler ötelenir. Böyle olursa daha sonrasında daha çok acılı bir reçete önümüze gelir” diye konuştu.