Beşiktaş’ın bu sezonki performansı, Süper Lig’in zirvesindeki takımlara karşı gösterdiği başarılarla dikkat çekiyor. Siyah-beyazlılar, Galatasaray, Fenerbahçe, Samsunspor ve Eyüpspor gibi ligin ilk beş sırasındaki rakiplerine karşı etkileyici sonuçlar alırken, diğer takımlara karşı aynı başarıyı sürdürememiş gibi görünüyor.
Bu durum, Beşiktaş’ın büyük maçlarda motivasyonunu ve konsantrasyonunu en üst seviyeye çıkarabildiğini, ancak daha düşük sıralardaki takımlara karşı aynı performansı sergileyemediğini gösteriyor. Örneğin, Eyüpspor ve Samsunspor’a karşı oynadığı dört maçta toplam 10 puan toplarken, Galatasaray ve Fenerbahçe gibi dev rakiplerine karşı da galibiyetler elde etti. Ancak, ligin geri kalanına karşı oynadığı maçlarda önemli puan kayıpları yaşadı ve bu da şampiyonluk yarışında geride kalmasına neden oldu.
Bu tablo, Beşiktaş’ın teknik ekibinin ve oyuncularının, motivasyon ve oyun stratejisi açısından bir denge kurması gerektiğini ortaya koyuyor. Büyük maçlarda gösterilen performansın, sezonun geneline yayılması, takımın daha istikrarlı bir grafik çizmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, Beşiktaş’ın bu sezonki başarısızlıklarının nedenleri arasında, kadro derinliği, sakatlıklar ve teknik direktör değişiklikleri gibi faktörler de yer alabilir.
Beşiktaş’ın bu sezon yaşadığı “büyüklere karşı güçlü, diğerlerine karşı kayıtsız” hali aslında bir kimlik krizinin dışa vurumu. Takım ne oynamak istediğini bilmiyor. Bu yıl, Süper Lig’deki herhangi bir Beşiktaş maçını izlerken “bu takım neyi hedefliyor?” sorusuna net bir cevap verilemiyor.
Beşiktaş eğer yeniden zirveye oynayan, istikrarlı ve güven veren bir kulüp haline gelmek istiyorsa önce bu zihinsel dalgalanmayı çözmek zorunda. Aksi halde her sezon aynı senaryo yeniden yaşanacak: Büyük maçlarda alkışlar, küçük maçlarda feryatlar…
