Birinci yıl

Anayurt Gazetesi’nde birinci yılım doldu. Bu çok değerli köşe için gazete sahiplerine ve yayın yönetmenlerim Türkan Hanım ile Hakan Bey’e minnetlerimi sunarım.Bu köşede sizlerin huzuruna çıktığım bir yılda neler oldu?Yüzlerce kadın; kocası, sevgilisi veya akrabası tarafından öldürüldü. Çocuk istismarı olayları kanımızı dondurmaya devam etti. Narin’in ölümü hepimizi biçti, doğradı, nefesimizi kesti. Hala neden öldürüldüğünü tam bilmediğimiz 8 yaşındaki tatlı yavrunun katli toplumumuzda en büyük kitlesel infiale yol açan acılarımızdan birisi oldu ama milyonların karşısında bile Güran ailesi en sıkı mafyada dahi görülmeyecek bir ağzı sıkılıkla ne olup bittiğini anlatmadılar. Kendini yazar olarak yutturduğu sonradan ortaya çıkan Eylem Tok, 17 yaşındaki oğlu bir kazada bir adamın ölümüne neden olunca aynı gece çocuğunu yurt dışına kaçırdı. Amerika’da yakalanıp tutuklandılar. Şu an ülkemize iadeleri kararı çıkmış olsa da kararın bozulması için Amerika’da yüksek mahkemeye başvurdular. Ülkemize iadeleri ancak yüksek mahkemenin onayı sonrası olabilecek. Kaza olduğu zaman sosyal medyada empatiyi yükselten kişilerin “O gece Eylem Tok’un yerinde siz olsaydınız, bir anne olarak ne yapardınız?” yorumları dolaştı. Allah hiçbirimizin anneliğini böyle sınavlara çekmesin, ben de büyük konuşmaktan ödü kopan bir insanım ama o gece ben olsaydım ne yapmayacağımı iyi biliyorum; yaralıların elinden cep telefonlarını çekip almazdım. Kalbi dinlerken vicdanı bu kadar susturmak affedebilecek ya da annelik, babalık ile açıklanabilecek bir şey değildir. Patiswiss CEO’su Elif Aslı Yıldız Tunaoğlu, çikolatasına küflü diyen bir takipçisine öyle korkunç bir cevap verdi ki sosyal medya kadına o güne kadar yediği bütün çikolataları zehir etti ama az bile yapılmış olabilir. Patiswiss kısa bir süre raflardan kalktı ama şu an her yerde satılmaya devam ediyor. O güne kadar bu çikolatayı İsviçre çikolatası zannederek alan ve o kadar parayı bu yüzden ödediğini zanneden bendeniz bir daha almadım. Artık Nestle, Ülker, Eti gibi adından utanmayan çikolatalardan şaşmıyorum.Dünyanın en yakışıklısı ve kadınların kalbinde en çok taht kuran Alain Delon öldü. Kadın haklarına pek te saygılı bir hayat sürmemiş olmasına rağmen başta Fransız kadınları olmak üzere çoğu kadın sanki eski sevgilisi ölmüş gibi ağladı.Bir yenidoğan çetesi ortaya çıktı ki hepimiz artık vicdanı yok saymanın nerelere uzanabildiğini görüp dehşete düştük. Dünyaya yeni gelmiş yavrulara eziyet ederek, onların minnacık bedenlerine gerekli olduğu tartışılır ilaçları boca ederek, evinde uyuyan doktorları yoğun bakımda çalışır göstererek hayatın en masumları üzerinden para kazanan çete hepimizi dehşete düşürdü. Bilmediğimiz daha kaç çetenin hastanelerde faaliyette olduğunu düşünmemeye çalışarak ve adaletin yerini bulmasının yanı sıra bu olayın gizli çeteler için caydırıcı olmasını umarak izledik olan bitenleri.En sonunda çocuğunu ara tatilde kayak yapmaya götüren ailelerin Kartalkaya’da yaşadıkları kâbusu izledik. 36 çocuğumuzu gömdük. 78 insanımızı kaybettik. Yavrusunu 12. Kattan atmaya çalışan anne babaların çektiklerine ağladık. Dünyanın parasını ödediğimiz, güvenli sandığımız bir otelde karşımıza çıkıveren, inanılmaz ihmal zincirlerinin göreve çağırdığı Azrail’in 36 çocuğumuzu alıp götürmesine ağladık. O otelde o gece 234 kişi kalıyordu. Otel sahipleri, kişi başı 30bin liradan bir gecede 7 milyon lira alıyorlardı. Onca insanın ölümüne neden olacak yoklar zincirinin büyük bir kısmı bir gecelik hasılatla bile yerine getirilirdi ama açgözlülük nedeniyle yapılmadığını 36 çocuğu gömerek öğrendik. Bir gün önce gülerek poz veren ailelerin o gece dumandan boğularak ölmeleri öyle zor geldi ki insanlara, binlerce kişi kar tatilini iptal etti. Otellerden beklediğimiz şey olan, iptaller karşısında ücretlerin geri ödenmesi ise başta otel sahiplerince reddedildi, paralar ancak devlet olaya müdahale edince iade edildi.Zaman çok hızlı geçiyor ama aslında bir o kadar da yavaş… Pişmanlık için geç kalınmadan yapılacak her şeye vaktimiz var aslında.