Biyofilik ofis tasarımı çalışanların sağlığını olumlu etkiliyor

 Günümüzde insanların gününün büyük kısmını geçirdiği iş yerlerindeki verimliliğini, yaratıcılığını ve mutluluğunu artırmak için mimarlar yeni tasarım yaklaşımlarını projelerinde hayata geçiriyor. Bu yaklaşımların başında; “doğal ortamlarda yaşamak, çalışmak ve öğrenmek adına insanın doğayla yakınlığını tekrar kurabilmesini” amaçlayan ve “iklime duyarlı mekân tasarımı” olarak da adlandırılan “biyofilik tasarım” öne çıkıyor.
Biyofilik tasarımlı ofisler çalışanların stresini azaltıyor, enerjisini, verimini, yaratıcılığını ve mutluluğunu artırıyor. Ayrıca yapılan araştırmalar, bu ofislerde çalışanların daha az hastalık izni aldığını ve daha az devamsızlık yaptığını da gösteriyor. İç Mimar Didem Tan, biyofilik tasarımlı ofislerin hem çalışanlar hem de işverenler açısından ortaya çıkardığı olumlu sonuçları dolayısıyla bu tasarım yaklaşımının, ofis tasarımının geleceğinde önemli bir yere sahip olduğunu vurguladı.  
 D’interiors İç Mimarlık & İnşaat ofisi kurucusu Tan, “Günümüz iş dünyasında, iş yerlerinin sadece çalışma alanları olmaktan çıkıp aynı zamanda çalışanların sağlığını, mutluluğunu ve verimliliğini artıran mekânlar haline gelmesi giderek daha da belirgin hale geliyor. Bu noktada biyofilik tasarım, doğadan esinlenen ve insanların sağlığını, mutluluğunu ve üretkenliğini artırmayı amaçlayan bir yaklaşım olarak dikkat çekiyor” dedi. 
Doğadan esinlenen bu tasarım anlayışıyla, insanların doğal çevreleriyle daha yakın temas kurmasının hedeflediğinin altını çizen Tan, “Biyofilik tasarım, iş yerlerine uyarlandığında çalışanlara fiziksel ve duygusal anlamda olumlu katkısı oluyor. Bitki örtüsü, doğal ışık, doğal malzemeler ve doğadan ilham alan renk paletleri gibi unsurlar, ofiste sakinlik ve canlılık hissini teşvik ediyor. Bu tasarım yaklaşımı, daha fazla yeşil alanın dâhil edilmesi, büyük pencereler ve doğal ışığın maksimum düzeyde kullanılması, iç mekânlarda doğanın öğelerinin yer alması gibi özellikleri içerir. İnsanlar bu tasarım sayesinde doğayla buluşuyor. Biyofilik tasarımlı ofisler iş stresini azaltıyor, enerjiyi yükseltiyor ve verimi artırıyor” diye konuştu.
Bitki duvarları, iç mekân bahçeleri ve yemyeşil bitki düzenlemelerinin, çalışanlara doğayla daha yakın bir bağ kurma fırsatı sunduğundan bahseden Tan, “Bu çalışanlarınızın stresi azaltabilir ve odaklanmasını artırabilir. Büyük pencereler ve doğal ışık, iç mekânlara ferahlık katar ve enerjiyi yükseltir. Çalışanların gün içinde daha canlı ve motivasyonlu olmalarını sağlar. Ahşap, taş ve diğer doğal malzemelerin kullanımı, iç mekânlara sıcaklık ve doğal bir dokunuş kazandırır. Yumuşak yeşiller, huzur veren maviler ve doğanın diğer renklerine dayalı renk paletleri, çalışma ortamının sakinliğini ve dengeyi teşvik eder” ifadelerini kullandı.
FİZİKSEL VE RUHSAL SAĞLIĞI OLUMLU ETKİLİYOR
“Biyofilik tasarım sadece görsel bir estetik sunmuyor, aynı zamanda çalışanların ruhsal ve fiziksel sağlığına olumlu yansımaları oluyor” diyen Tan, şunları kaydetti: “Birçok akademik makale ve çalışma, doğayı taklit eden ortamların genel sağlık ve refah üzerindeki geliştirici ve olumlu etkilerini ele alıyor. Doğanın iç mekân tasarımında doğrudan veya dolaylı öğelerin kullanılmasını bilimsel çalışmalar da destekliyor. Bu tasarım anlayışı, stres seviyelerini düşürerek kan basıncı seviyelerini ve kalp atış hızlarını azaltabilirken, aynı zamanda üretkenlik, yaratıcılık ve kişisel refahı artırabiliyor. Bu tasarım anlayışıyla düzenlenen ofislerde üretkenlik, yaratıcılık ve mutluluk da artıyor.”
İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nin 10 yıllık bir araştırmasının, sade işyerlerine eklenen birkaç bitkiyle çalışanların üretkenliğinin yüzde 15 arttığını gösterdiğine dikkati çeken Tan, “Bu bulgular, doğal öğelerin ofis ortamına entegre edilmesinin hem fiziksel hem de duygusal sağlık üzerinde olumlu bir etki yarattığını vurgulamaktadır. Ayrıca, Norveç Yaşam Bilimleri Üniversitesi’nin (NMBU) yaptığı bir araştırma, çalışanların masalarındaki ofis bitkilerinin hastalık izinlerini azaltabileceğini göstermiştir. Çalışma, iç mekândaki bitki kullanımın çalışan devamsızlığını yüzde 10 oranında azaltabileceğini de ortaya koyuyor. Araştırmalar biyofilik tasarımlı ofislerde çalışanların daha az hastalık izni aldığını ve daha az devamsızlık yaptığını gösteriyor” ifadelerini kullandı. 
Biyofilik tasarımın, iş yerlerinde çalışanların yaratıcı ve işlerine daha fazla bağlı olmalarına katkı sağladığının altını çizen Tan,  “Bu da iş yerindeki devamsızlığı ve işten ayrılmayı azaltarak, finansal sonuçları olumlu yönde etkiler. Biyofilik tasarım, bu tür devamsızlıkları azaltabilir, işverenlere personel maliyetlerini düşürme ve çalışanların devamlılığını artırma fırsatı sunar. Tüm bu faktörler, biyofilik tasarımın işverenler için bir fırsat niteliğinde olduğunu göstermektedir” dedi.
Biyofilik ofis tasarım anlayışının bütçe dostu bir yaklaşım sunduğuna da işaret eden Tan, “Biyofilik ofis tasarımı, sadece çalışanların ruh hali ve verimliliği üzerinde olumlu etkilere sahip olmaz, aynı zamanda iş yerinin bütçesine katkı sağlar. Bu nedenle, işletmeler için maliyet tasarrufu ve uzun vadeli sürdürülebilirlik düşünüldüğünde biyofilik tasarım, kesinlikle cazip bir seçenek” diye konuştu.
İç mekânlara doğadan ilham alarak oluşturulan biyofilik tasarımın, çalışma alanlarını daha sakin ve doğal hale getirirken, maliyetleri de düşürdüğünü belirten Tan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bitki örtüsü, iç mekân bahçeleri ve bitki düzenlemeleri, hem düşük bakım maliyetleri hem de estetik bir zenginlik sunar. Bitkiler, iç mekân havasını temizler, bu da çalışanların sağlığına ve iş yerinin genel kalitesine katkı sağlar. Doğal ışık kullanımı, enerji tasarrufuna katkıda bulunur ve elektrik faturalarını azaltabilir. Ayrıca, doğal malzemelerin kullanılması ve doğadan ilham alan renk paletleri, pahalı dekorasyon malzemelerine ihtiyaç duyulmadan iç mekânlara sıcaklık ve doğal bir çekicilik katar.”