Kadınlar olarak bu toplumda hiçbirimiz kendimizi emniyette hissetmiyoruz.
Yaz geldi, tatile gidiyoruz 12 yaşındaki kızımla, eşim gelemiyor, çalışacak. Bodrum’a uçak bilet fiyatları öyle uçmuş ki sabahın çok erken saatlerindeki bir uçuşa bilet aldım ve hala uçak bileti alabilen grupta olduğum için halime şükrettim.
Fakat havalimanına o kadar erken saatte gidebilmek de hiç ucuz değil. Esenboğa’ya arabamla gidip havalimanı otoparkına bırakacaktım ama bu defa tatil 13 gün sürecek, otopark ücreti olarak karşıma 1800 lira çıktı. Bu nasıl bir paradır, daha geçen yıl bir haftalık tatil için aynı otoparka arabamı bıraktığımda 200-300 lira ödemedim mi? Shuttle’lar ağızlarını bin liradan açıyor, geçen yazın başında 300 liraydılar. Tanıdık bir şoförden ücreti mukabil rica ettim, makul ücret istedi, kabul ettim. Ama uçuştan bir gün önce akşam, işi çıktığını ve başkasını ayarlayamadığını söyledi. Uçuşa az bir saat kala kaldık ortada. Ben o otoparkçılara 1800 lirayı vermem. Armut’a evimden Esenboğa’ya transfer talebinde bulundum, birkaç dakika içinde 700 – 800 lira arası değişen dört cevap geldi. İçlerinde en fazla onaylı beğeni alan firmayı seçtim, anlaştık.
Sabah (yani gece) erkenden kalktığımda bir endişe tırmandı içimde. Gecenin o saatlerinde Armut’tan bulduğum bir firmanın kim olduğu hakkında en ufak bir fikrimin bile olmadığı şoförüyle, yanımdaki 12 yaşındaki kızımla beraber ıssız yollarda ve Ankara çevre yolunda ne kadar güvende olacağız? Evde eşimin yeni aldığı bir hayli kallavi ve keskin bir et bıçağı var. Bıçağın sığacağı bir büyük kol çantası seçip içine koydum kızıma fark ettirmeden, yavru endişelensin istemiyorum. Havalimanlarına girişte çantalarda tırnak makası bile almadıklarını biliyorum, zaten arabadan iner inmez bavullardan birisine kaydırıvereceğim bıçağı… Şoför geldi, bavulları bagaja yerleştirdi. Arka çapraz koltuğa oturdum, elimle çantanın içinde bıçağın sapını iyice kavradım yol boyu şoförden gözümü hiç ayırmadan. Fakat Allah bize en mülayim ve terbiyeli şoförünü göndermiş. Çocuk aynadan bir kere bile ne bana ne kızıma baktı, gördüğüm en güvenli sürüşlerden birisiyle bizi Esenboğa’ya getirdi. Arabadan inip bavullarımızı kaldırımın üstüne kadar bile taşıdı. Verdiğim bahşişi almak istemedi, tek istediği Armut’a kendisi için iyi bir yorum yazmamdı. Ben çantamdaki bıçağı unuttum. Havalimanı girişteki X-ray cihazına her şeyi koyup biz de geçerken birden X-ray cihazının ardından görevlilerin bağırma sesleri yükseldi. X-ray hattı bir anda durup geri geri gitmeye başladı. Hala mevzuya uyanamamış bendeniz ne oluyor diye bakınırken karşıma iki güvenlik görevlisi dikiliverdi. Birinin elinde kocaman kol çantam, diğerinin elinde de döner bıçağıyla yarışır ebattaki cüssesiyle benim bıçak… Sanki derbi öncesi stadyum girişindeyiz. İki görevli de gözlerini kısmış beni süzüyor ve iki kocaman bavuluna rağmen döner bıçağını çantasına koymuş kadının niyetini anlamaya çalışıyorlar. “Bu bıçak sizin mi” diye sordu görevli, elinde eşimin kıymetli et bıçağıyla…
Öyle bir duruma düşürmüşüm ki kendimi, gerçeklerden başka bir şey kurtaramaz pahalı et bıçağımı ve hatta belki de uçuş biletimizi… Görevlilerin gözlerine bakarak konuştum: “Tanımadığımız bir şoförle geldik 12 yaşındaki kızımla, tedbiren çantama bıçak koymuştum, havalimanı girişte bavula alacaktım ama unutmuşum.”
Bir kadının kendini emniyette hissetmemesi o kadar normalitemiz ve alışık olduğumuz bir şey ki yani hepimiz bunu o kadar doğal ve hayatımızın bir parçası olarak görüyoruz ki görevlilerin bakışları yumuşadı. Bavulumu açıp bıçağı içine koymama yardım bile ettiler. Ama eminim başka görevliler kameralardan bizi takip edip o bavulun hiç açılmadan bagaj kabul gişelerindeki görevlilere teslim edildiğinden de emin olmuşlardır.
Her şeyin fiyatı böyle yüksek oldukça, ekonomik kriz devam edip yarınını göremeyen insanların geçim buhranları arttıkça suç oranı ve hiçi hiçine öldürülen kadınların sayısı da artıyor ve artmaya devam edecektir. Çantasında kocaman bıçakla keriz gibi havalimanına girmeye çalışan kadınlara da rast gelinecektir mutlaka.
Dönüşte değerli bıçağımı bavula koyacağım çünkü nerede satılıyorsa öğrenip biber gazı alacağım.