Bu kadar acemilik, bu kadar hata takımı küme düşürür

Ankaragücü, Samsunspor’a da beklendiği gibi kaybederek ligin dibine demir attı. Öncelikle hemen şu bilgiyi vererek başlayayım. Ankaragücü’nün Samsunspor maçını “izlememek için” aynı saatlerde oynanan Ankaragücü basketbol takımının maçını izlemeye gittim. Ankaragücü basketbol takımı lider Yalova’yı yenmeyi başararak play-off potasına iyice girdi. Neden futbol takımını izlemedim de, basketbol takımını izlemeye gittim? Soru bu. Çünkü artık bünyem kaldırmıyor.
Bu takımı izlemeye dayanamıyorum. Resmen futboldan kaçtım. Geçen haftaki yazıya nereden başlayalım diye başlamıştım.
Bu hafta da kaldığımız yerden devam edelim diyerek devam edelim. Kayserispor maçından sonra futbolcular özür dilemişlerdi ve “takımı bu hale biz getirdik, ayağa da biz kaldırırız” diyerek Emre Belözoğlu’na söz vermişlerdi. Peki ne yaptılar? Çıktılar İstanbulspor gibi ligden düşen takımı bile yenemediler. Sonra da gittiler Samsun deplasmanında tel tel dökülerek resmen “küme düşmenin en büyük adayı biziz!” dediler.
Bu arada, bu kötü futbol oynandığını itiraf eden de bizzat takımın teknik direktörü. Ben değilim! Hani söz vermiştiniz? Hani telafi edecektiniz? Yazıktır!
Bakın Ankaragücü yönetimi, Ankaragücü teknik heyeti, Ankaragücü futbolcuları şu taraftarın çektiği çileyi bir bilseniz var ya! Ne dedik. “Futbolcuya dayalı düzen olmaz. Futbolcuya dayalı düzen takıma zarar verir.” Dedik. Ne yaptı yönetim; futbolcular söz verdi diye onlara güvendi. Haftalardır kötü oynayan oyunculara ceza bile veremedi. Kadro dışı bırakamadı. Emre Belözoğlu, Kayserispor maçının ardından en yapılması gerekeni yapmıştı ve bırakma kararı almıştı. Ama yönetim hatalı bir kararla devam edilmesini sağladı. “Devam” dediler ne oldu? İç sahada İstanbulspor beraberliği, dış sahada Samsunspor yenilgisi geldi. Oysa liderlik böyle dönemde belli olur. Tecrübeli yönetici durumu tespit eder ve sorunu bıçak gibi kesip atardı. Takımın teknik direktörü benim diyen Emre Belözoğlu, özel hayatındaki malum durum yüzünden hep futbol dışı işlerde gündem oluyor. Röportaja gidiyor, İstanbul takımları hakkında her şeyi konuşuyor. Belli ki zihni aslında burada değil.
Arkadaşlar Ankaragücü ve Ankaragüçlüler bunları hak etmiyor. Bu yanlışlardan artık bıktık! Devre arası transfer yaptılar, takım toparlanacağına geri gitti. Nerede oynamayan adam var çuvala doldurup getirdiler. Takımı güçlendirecekleri yerde, zayıflattılar. Kadro planlaması yanlış yapıldı. Teknik direktör ve teknik heyet donanımlı olabilir. Ama hepsi bu seviyelerin acemisi. Üstelik oyunu asla okuyamıyorlar, yanlış kadro tercihleri yapıyorlar, sürekli kadroyla oynuyorlar. Deneme tahtası mı bu? Kadro planlamasındaki hatalar takımı kalecisiz bıraktı. Takımda kaleci sorunu yarattılar. Rafal’ı gönderdiler. Oysa göndermelerine rağmen bu sezonun sonuna kadar alacağı parasını da verecekler. 3.kaleci olarak tam ideal isim olan Doğukan’ı Muşspor’a verdiler. Aylardır forma giymeyen Ertaç Özbir’i transfer ettiler. O da çıktığı maçta büyük bir hata yaptı ve ağır sakatlık geçirdi. Bir tek Bahadır’a kaldık. Hangi birini anlatalım!.. İstanbulspor maçı cumartesi 15.30’da bitti, Salı günü takım antrenmanlara başladı. Ankaragücü yönetimi bu işe müdahale etmedi. Ligin bu periyodunda bu kadar izin neyin nesi diyemedi? Oysa patron onlar!
Emre Belözoğlu, her açıklamasında “Ankaragücü benim için de mükemmel bir tecrübe oluyor” diyor. Emre Belözoğlu, Ankaragücü’nü deneme tahtası yapmış. Tecrübe kazanıyor. Ama Ankaragücü’müz gözümüzün önünde adeta eriyor. Kahroluyoruz! İsyan ediyoruz! Belözoğlu sadece özür dilemekle yetiniyor. Herkes hem gücüyle, hem hakemlerle çatır çutur puanları topladı. Ankaragücü acemiliğiyle, güçsüzlüğüyle ve hakem doğramalarıyla çatır çutur puanları hediye etti. Ne yönetim müdahale edebiliyor, ne hoca kafasını buraya verebiliyor.
Ankaragücü nereye koşuyor? Felakete koşuyor! Yazık biz bunları hak etmiyoruz…