Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk’un başkenti Tiran’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu 6. Zirvesi’ne katıldı. Erdoğan, zirvede katılımcılara hitap etti. Konuşmasına kıtayı yeniden tanımlayacak yeni bir vizyonu konuşmak için bir araya geldiklerini ifade ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birlik içinde, iş birliği temelinde ve ortak eylem ruhuyla hareket etmemiz her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Uluslararası alandaki güven bunalımının aşılması için adil ve kapsayıcı bir küresel yönetişim mimarisinin tesis edilmesine ihtiyaç var. Güvenliğin bölünmezliği ve refahın daha hakkaniyetli paylaşılması ilkeleri üzerinde bina edilecek bu dönüşümü bizler Avrupa kıtası olarak öncelikle kendi evimizde başlatmalıyız. Savunma sanayii, enerji, ulaştırma koridorları ve bağlantısallık, arz ve tedarik zincirleri, dijital piyasalar ve kritik mineraller gibi muazzam işbirliği potansiyeline sahip olduğumuz birçok alan bulunuyor” dedi.
“Savunma ve güvenlik gibi son derece hayati konularda bölündükçe zayıflıyoruz, birleştikçe güçleniyoruz”Avrupa güvenliğinin geleceğinin istişare edildiği bu kritik dönemde Avrupa Birliği’nin kendi savunma sanayiini geliştirmesine yönelik gayretlerin faydalı olduğunu kaydeden Erdoğan, “Bu çabaların NATO’nun merkezi rolünü aşındırmayacak şekilde birlik üyesi olmayan müttefikleri de kapsaması gerektiğini düşünüyoruz. Riarm ve Seyf gibi girişimlerin bu anlayışla yürütülmesinin Avrupa güvenliğinin hayrına olacağına inanıyoruz. Geçmişte Avrupa’da yaşanan birçok savaş ve ihtilaf bize göstermiştir ki savunma ve güvenlik gibi son derece hayati olan konularda bölündükçe zayıflıyoruz, birleştikçe güçleniyoruz. Ortak geleceğimizi düşünürken hiç şüphesiz ekonomik güvenliğimizi teminat altına alacak adımları da istişare etmemiz gerekiyor. Türkiye, 1,3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğü, 85 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusu, rekabetçi sanayisi ve büyük tüketim pazarlarına doğrudan erişimi ile kritik önemdedir. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliğimizin güncellenmesinin, tedarik zincirlerinin güvenliğine katkı sunacağı kanaatindeyiz. Ayrıca bu adımın otomotiv, ilaç, savunma sanayi gibi kritik sektörlerde ortak üretim ve yatırım imkanlarının önünü açacağına inanıyoruz. İnsanlarımızın ve dolayısıyla mal, hizmet ve sermayenin hareketliliğini kısıtlayan Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart” ifadelerini kullandı.
“Türkiye Avrupa’da önemli bir aktördür”Son yıllardaki yatırımlar ve doğalgaz alanındaki anlaşmalarla Türkiye’yi bölge coğrafyası için önemli bir enerji merkezi haline getirme hedefine adım adım yaklaşıldığını kaydeden Erdoğan, “Bölgenin en gelişmiş enerji altyapısına sahip ülkesi olarak enerji dönüşüm sürecinde Türkiye, Avrupa’da önemli bir aktördür. Yenilenebilir enerji alanındaki adımlarımız sadece ülkemiz için değil tüm bölge için fırsatlar sunuyor. Çok taraflı ulaştırma güzergahlarının merkezinde konumlanan Türkiye, Avrupa’nın kesintisiz tedarik zincirlerinin muhafazasına ciddi katkı sağlıyor” dedi.
“Teknik görüşmelere başlama kararı aldık”Rusya-Ukrayna Savaşı’na değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:”Ukrayna’da silahların susması ve barış zemininin oluşturulması için kritik bir dönemeçteyiz. Geçmişte olduğu gibi bugün de kapsamlı bir ateşkes öncelikli olmak üzere çözüme dönük çabaların her birine katkı sağlıyoruz. Sürecin hassasiyetine binaen bir dayatmada bulunmaksızın tarafların teşvik edilmesi, adil ve kalıcı barışa ulaşılması bakımından çok önemlidir. Sayın Trump, Putin ve Zelenskiy ile ayrı ayrı görüşmelerimiz oldu. Sayın Macron ve Meloni beni aradılar. Zelenskiy dün Ankara’daydı. Kendisiyle görüşmemiz sonrasında teknik görüşmelere başlama kararı aldık. Mart 2022’den bu yana ilk kez akan kanı durdurma noktasında önemli bir fırsat penceresi aralandı. Nitekim şu anda İstanbul’da Dışişleri Bakanımın riyasetinde görüşmeler Rusya, Ukrayna, Türkiye arasında devam ediyor. Bunun heba edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Gelinen aşamada barışın süratle tesisi için Ukrayna ve Rusya arasında diyalog kanallarının açık tutulması için buradaki tüm ortaklarımızın desteğine güveniyoruz. Her zaman ifade ettiğim gibi adil bir barışın kaybedeni olmayacaktır. Türkiye bu süreçte üzerine düşenleri yapmaya devam edecektir.”
“Netanyahu’nun uzlaşmaz, saldırgan ve kibirli tutumu tüm bölgemizi tehlikeye atıyor”Gazze’de yaşananlara da dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de 20 aydır eşi görülmemiş bir insani felaket yaşanıyor. Her gün çoğu çocuk ve kadın, onlarca masum katlediliyor. Buna dur demek, artık yeter demek mecburiyetindeyiz. Netanyahu’nun uzlaşmaz, saldırgan ve kibirli tutumu Gazze ile birlikte tüm bölgemizi, burada yaşayan farklı inançlardan insanları da tehlikeye atıyor. Gazze’de ateşkesin tesisi için de Avrupa’nın gereken iştiyak ve ilgiyi göstermesini bekliyoruz. Gazze’de 2 milyondan fazla insanın açlığa mahkum edilmesi karşısında uluslararası camianın eylemsiz kalması ne vicdani kıstaslarla ne insanlık onuruyla bağdaşmamaktadır. Kalıcı ateşkesin yanı sıra insani yardım sevkiyatının teminat altına alınması ve Gazze’nin yeniden yaşanabilir hale getirilmesi için de tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz. Esas hedefimiz ise sürdürülebilir tek çözümü teşkil edecek olan iki devletli çözümü hayata geçirmek olmalıdır” açıklamasını yaptı.
“Suriye’de umut dolu bir sayfa açılmıştır”Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şu şekilde tamamladı:”Suriye’de yaklaşık 14 yıldır süren çatışmaların sona ermesiyle yeni ve umut dolu bir sayfa açılmıştır. Amerika Başkanı Sayın Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldıracağını duyurması, Suriye’nin bir an önce refaha kavuşması için atılmış çok kıymetli bir adımdır. Bu kararıyla Sayın Trump, bölgesel istikrara ve kalkınmaya verdiği önemi bir kez daha göstermiştir. Söz konusu kararın diğer ülkelere de örnek olmasını diliyoruz. Avrupa Birliği tarafından sabık rejime yönelik getirilen yaptırımların aynı şekilde ivedilikle kaldırılmasını, yeniden imar faaliyetleri için mali destek sağlanmasını bekliyoruz. Elbette bu destek, ülke dışındaki Suriyelilerin gönüllü, onurlu ve güvenli geri dönüşlerini de hızlandırıcı bir etki yapacaktır. Belirsizliklerin arttığı mevcut ortam bizleri ortak çözümler etrafında kenetlenmeye mecbur kılıyor. Dayanışmayı, kaynaklarımızı iyi kullanmayı ve samimi işbirliğini sağladığımızda kıta olarak üstesinden gelemeyeceğimiz tehdit ve sınama kalmayacağına canı gönülden inanıyorum.”
Kaynak: İHA
