Geride bıraktığımız 101 yılın akabinde, cumhuriyetin ne olduğunu, kazanımlarının neler olduğunu hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum.
Cumhuriyet, Kemal Gözler’in “Cumhuriyet ve Monarşi” makalesindeki tanımıyla; devlet başkanlığının irsi olarak intikal etmediği devlet şekli olarak tanımlanabilir. Ne varki biz kime cumhuriyetin tanımını sorsak, yanıt hemen hemen herkesin aklında, “ulusun, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi” şeklinde belirir.
Oysa biz bu yanıtlarda, Gözler’in de makalesinde belirttiği üzere sıklıkla cumhuriyetin değil, demokrasinin tanımını alırız.
Cumhuriyetin başlıca özelliği, yöneticilerin seçim ile gelmesi olmalı. Seçimin özelliği ise, seçme ve seçilme hakkının belirli bir zümreye değil, herkese ait olmasıdır. Seçimle gelenlerin görev süreleri de belirlidir.
Cumhuriyet ile beraber, tekke ve zaviyeler kapatılmış, kadın ve erkeklere eşit haklar verilmiş, eğitim, kültür, hukuk, ekonomi alanlarında yenilikler yapılmıştır.
Cumhuriyet rejimiyle, bütün vatandaşlar kanun önünde eşit sayılmış, insanların hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmiş, hangi düşünceyle sahip olursa olsun tüm vatandaşların fikirlerini hür bir şekilde ifade edebilmesi güvence altına alınmış, çağdaş bir uygarlık düzeyi için gerekli olan tüm unsurlar öncelenmiştir.
Türkiye’yi daha demokratik, daha modern ve çağdaş, daha eşitlikçi bir zemine taşıyan cumhuriyetin kazanımlarını bugün ne ölçüde kullanıyoruz, 101 yıl önce yapılan yenilikleri daha da ileri taşıyabildik mi diye hepimizin düşünmesi gerektiğine inanıyorum.
Herkesin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum.