T.C. Merkez Bankası, politika faizini beklentilere paralel yüzde 50’de sabit bıraktı. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, hizmet ve gıda fiyatlarının enflasyonist baskıları canlı tuttuğu belirtildi. Dezenflasyon sürecinin yılın ikinci yarısında başlayacağını vurgulayan TCMB, ilave faiz artışına da açık kapı bıraktı. Merkez Bankasının kararını değerlendiren Ekonomist Prof. Dr. Osman Altuğ, düşük kur yüksek faiz modeline devam edileceğini belirterek, “Bu uygulanan model antienflasyonist bir yöntem. Yani faizleri artırarak enflasyonu düşürmeye çalışacaklar. Enflasyon düşünce de vatandaşın şikayetleri azalacak. Bu şekilde bir ekonomi modeli uygulanıyor. Enflasyonun ne olduğunu bilerek hareket etmemiz gerekiyor. Enflasyon ‘zarar’ demektir. Fakat zarar dediğimiz zaman itici oluyor. O yüzden enflasyon diyerek söylemi yumuşatıyoruz. Enflasyon üretim ile tüketim arasında olumsuz fark demektir. Demek ki tüketim üretimden daha fazla” değerlendirmesinde bulundu.
Merkez Bankasının politika faizinin Merkez Bankasının bankalara verdiği reeskont kredisi ile alakalı olduğunu ve bu faizin yüksek tutulmasının da vatandaş ile şirketlerin alacağı kredilerin faiz oranını etkilediğini belirtti. Altuğ, “Politika faizi, Merkez Bankasının bankalara verdiği reeskont kredisi ile ilgilidir. Demek ki bankalara ucuz daha düşük faiz oranı ile kredi verilmiyor. Zaten Merkez Bankası bankalar dışında kimseye kredi veremez. Bu da bankaların maliyetlerini arttırır. Bankalar da esnafa ve vatandaşa verdiği kredi faizlerini artırır. Ondan sonra da mevduat sahiplerine daha yüksek faizle kredi verir veya para toplar. Finansman maliyetleri yükselmiş olur. Bu düşük kur yüksek faiz modeline devam demektir. Kurları düşük tutarak ithalatı ucuzlayacak ve dolayısı ile yerli mallar ithal mallarla rekabet edemeyecek. Daha evvel uygulanan modele devam edileceğini gösterir”.
Merkez Bankasının faiz kararının vatandaşa yansımasını da değerlendiren Altuğ, “Bu uygulanan model antienflasyonist bir yöntem. Yani faizleri artırarak enflasyonu düşürmeye çalışacaklar. Enflasyon düşünce de vatandaşın şikayetleri azalacak. Bu şekilde bir ekonomi modeli uygulanıyor. Enflasyonun ne olduğunu bilerek hareket etmemiz gerekiyor. Enflasyon ‘zarar’ demektir. Fakat zarar dediğimiz zaman itici oluyor. O yüzden enflasyon diyerek söylemi yumuşatıyoruz. Enflasyon üretim ile tüketim arasında olumsuz fark demektir. Demek ki tüketim üretimden daha fazla. Bu da zarar demektir. Bu zararı düzeltirsiniz ya üretimi artırırsınız ya da aradaki farklı borçla finanse edersiniz. Şu anda bizim uyguladığımız yöntem borçlanma yöntemi” diye konuştu.
Prof. Dr. Altuğ, faizi artırarak piyasadaki fazla paranın çekilmeye çalışıldığını belirtterek, “Faizleri artırma sebebimiz piyasadaki nakit parayı çekmek. Şu anda daha önce piyasaya sürülen aşırı paradan kaynaklı olumsuzlukları gidermek için uğraşılıyor. Yani asıl sorun para bolluğu. Paranın miktar teorisi diye bir teori var. Buna göre para ne kadar artarsa enflasyon yani zarar da o kadar artar” dedi.