EGO’da Özel Halk Otobüsü Bilmecesi

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) özel halk otobüsleri için ayırdığı ödeneği 2024 yılı sonu itibarıyla kaldırması üzerine, Tüm Özel Halk Otobüsleri Birliği (TÖHOB) bu duruma tepki olarak 1 Şubat tarihinden itibaren Ankara genelinde ücretsiz ve indirimli abonman tarifelerinden faydalanan yolcuları taşımama kararı aldıklarını duyurmuştu. Konu üzerine EGO Genel Müdürlüğü önce kendileri dışında yapılan bu tür duyurulara itibar edilmemesini salık verip, en son yaptığı kamuoyu duyurusuyla da topu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na atmıştı. Şahsi izlenimim, bu krizde EGO Genel Müdürlüğü ve özel halk otobüsleri arasında kısa sürede bir uzlaşının kolay kolay sağlanamayacağı yönünde…
Eskiden sezgi ve tahlillerinde haklı çıkmayı seven bir insandım; artık pek değil. Aksine canım daha çok sıkılıyor şaşır(tıl)madığım için. Bu aralar köşede düşüncemi, görüşümü paylaşmak üzere hangi konuyu ele alsam bir sonrasına tahlillerimi isabetli kılan ya da sağlamasını yapan bir olaya, bir konuya rastlıyorum. Nitekim, Ankara’da özel halk otobüsleri ve EGO Genel Müdürlüğü arasında yakın zamanda vuku bulan ihtilafın biraz üstüne gittiğimde, önceki yazımda veryansın ettiğim ne vardıysa hepsini deneyimledim yine.
Mevzubahis gündemin akıbetini köşeye teyitli aktarmak ve Ankaralıları bilgilendirmek için önce EGO Genel Müdürlüğü’nü doğrudan bilgi almak üzere aradım. Telesekreter bilgilendirmesine göre önce hukuk müşavirliği birimine bağlanmak için gereken tuşlamayı yaptım. Hukuk biriminde karşıma çıkan sekreter hanım beni birimde yetkili bir beyefendiye bağladı. Buradaki memur bey konuya dair bilgi vermekte yetkili olmadıklarını belirterek “Otobüs Daire Başkanlığı” biriminden bilgi alabileceğimi söyledi ve talebim üzerine dahili numarayı verdi. Bu defa daire başkanlığını aradım; orada telefona çıkan başka bir beyefendi de konuya dair bilgi vermeye yetkin olmadıklarını ve “otobüs araç-filo” (?) biriminin konuya dair malumatı olduğunu, buradan bilgi alabileceğimi ifade etti ve talebim üzerine dahili numaralarını iletti. Bu numarayı arayınca telefonu açan beyefendi de… Yokmuş bilgisi, orası araçların sayı ve saat bilgilerini yönetiyormuş sadece… 
Eh!.. Takıldınız mı şimdi “Olacak O Kadar” skecinden hallice, yerel bürokrasinin karadeliğinde örülü devasa bir ağa! (!) Haydi ulaşın bakalım ulaşabilirseniz en yetkiliye, bir arif olana!.. Çırpının!.. (!)
En baştan EGO’yu tekrar arayarak telesekreterden direkt otobüsle ilgili birimi tuşladım. Orada da 2 yönlendirmeyi atlatıp sonunda nihayet ulaştığım yetkili, sualim üzerine özel halk otobüsleriyle ilgili EGO’nun en son yayımladığı kamuoyu duyurusundan bu yana uzlaşıya yönelik herhangi karşılıklı bir girişim olmadığını söyledi. Meseleyi yargıya taşımak gibi bir niyetleri olup olmadığını sorduğumda da; şimdilik sadece vatandaşlardan gelecek şikayetler doğrultusunda yaptırım uygulamak niyetinde olduklarını belirtti.
Meselenin öteki cephesinde kalan Tüm Özel Halk Otobüsleri Birliği’nin (TÜHOB) (güncellenmeye dahi tenezzül edilmemiş web sayfasından aldığım) telefon numarası aracılığıyla Başkan Kurtuluş Kara yahut herhangi bir bilene ulaşma ve konuyu bir de onlardan dinleme çabam da cevapsız bırakılmış 5 çağrımla sonuçsuz kaldı. Telefonlarıma yanıt alamadım.
Mevcut halde, EGO Genel Müdürlüğü belediyenin SGK borçlarından ötürü yaşadığı maddi darboğazı da öne sürerek, şimdiye dek böyle bir sorumlulukları olmadığı halde özel halk otobüslerine verdikleri ödenekleri kaldırdıklarını ve bu konudaki her türlü talebin artık Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı bağladığını beyan etti. EGO’nun işaret ettiği Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan ise henüz meselenin çözümüne dair bir açıklama yapılmış, bir adım atılmış değil. Belli ki kendileri de duymazdan, görmezden geliyor.
Ankara’da şimdilik tüm sorumlularının bigane kalmayı tercih ettiği bu ulaşım krizi çözümle neticelenmezse, 1 Şubat’tan sonra Ankaralıların hizmetindeki mavi otobüsler (özel halk otobüsleri) öğrenci, emekli ve yaşlı gibi indirimli ve/ya ücretsiz abonman olanaklarından faydalanan vatandaşlarımızı yarı yolda bırakacak. Son olarak; Türkiye’de halkı ilgilendiren bir probleme ne kadar lakayt ve sorumsuzca yaklaşıldığını faş ettiğim bu yazıda, normalde kamunun mesuliyetinde olması gerekirken, başına-ortasına “özel” sıfatını alarak harici, istisna bırakılan her tür amme hizmetinin, ne kadar keyfi ve sadece bireysel çıkarları gözeten biçimde istismar edilmeye açık olduğunun anlaşılmasını isterim.