Ekonomi ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in bir televizyon kanalına ekonomi gündemine dair açıklamalarda bulundu. Seçim sonrası kurların yükseleceği yönündeki iddiaların asılsız olduğunu söyleyen Şimşek, “Dolar 15 gün sonra 40 lira olacak” ve “Merkez Bankasının raporu sızdı” iddialarına ilişkin topluma karamsarlık pompalandığını söyledi. Ayrıca vergi artışların olmayacağını ve Türkiye’nin borçlanmakta sorun yaşamadığını belirtti. Şimşek, planlı bir ekonomi modeline geçildiğini ve plana göre hareket edildiğini de ekledi. Şimşek’in açıklamalarını değerlendiren Ekonomist Uğur Civelek, “Bakan Şimşek yaratılan ekonomi algısındaki bozulmayı görür ve önlem almaya çalışıyor. Açıklamalarının tamamı algıyı düzeltmek üzerine. Yerleşiklerin Türk lirasında kalmasını sağlamaya yönelik bir hamle. Fakat bu kısa vadede pek mümkün gözükmüyor. Bunun sebebi de açıklamaların tutarlı olmaması. Buda algının yönetilmesi kötü etkiliyor. Mesela yıl sonu enflasyon tahminleri çok çok iyimser. Yılsonunda enflasyon 36’ya gerilemez. Dolar kurunu bu seviyelerde tutamazsınız. Kuru durdurmak için de faiz kurşununu harcarsanız ekonomi dikiş tutmaz. Nefes alamaz. Şimşek’in beklentilerin bozulmasını engellemek ve sakinleştirmek amaçlı bir açıklama yaptığı kanısındayım. Ekonominin önümüzdeki süreçte nereye gideceğini kimse öngöremiyor. Ayrıca yaşım itibari ile de çok krizler gördüm. Krizin başında iktidarların ve ekonomi yönetimlerinin de dış ülkeler ile yapılan anlaşmaların da tutulmadığına şahit oldum. Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan anlaşmanın da bozulmasına şaşırmam” diye konuştu.
Dolar kurunun 40 liralara çıkacağı yönündeki iddialara ilişkin Şimşek’in karamsarlık yayılmak isteniyor açıklamasını değerlendiren Civelek, “Seçimden sonra veya önce mi olur bilemem. Fakat bu yılsonu için yapılan dolar kuru tahminlerinin en iyimseri 40 lira olması. Yılın ikinci yarısında Türk lirasının değer kazanacağı yönünde yapılan değerlendirmeler var ekonomi yönetimi tarafından. Eğer yılın ikinci yarısında Türk lirası değerlenecekse bu dolar kurunun daha da yükselip bir düşüş yaşayacağı anlamına gelir. Tabi ki belirsizlikler var. Ayrıca ihracatçı bu kurdan memnun değil. Türkiye’de siz ekonomiyi daraltırken ihracatı da duraklatırsanız işsizlik açığa çıkar. Bu açıdan bakarsanız kur ile ilgili açıklamalar yerine oturmuyor. Vergilere ilişkin de enflasyonist bir baskı olmayacağını söylüyor. Bu da gerçekçi değil. Türkiye bütçe açığı veren bir ülke. Bütçe giderlerini kısıp gelirleri artırmanız gerekiyor. Bunun da ülkemizdeki en kolay yolu ve tercih edilen yolu dolaylı vergilerde artış. Bu da enflasyonu körükler. Bir diğeri ise enerji fiyatlarında çok ciddi uygulanan sübvansiyonların kesilmesi. Yani enerji fiyatlarında artış. Doğalgaz ve akaryakıta yapılacak zam da enflasyonu körükler. Seçimden sonra enerji fiyatlarında artış olmayacağı yönünde bir açıklama hiç yapmadı ekonomi yönetimi. Seçim öncesi oy kaybı olmaması için zam yapılmıyor. Tüm dünyada enerji fiyatları tekrar yükselişe geçti. Brent petrol 85 dolara çıktı. Bu da enerji fiyatlarının artışı demek” ifadelerini kullandı.
ABD ve AB’de faiz indirimi beklentilerinin de giderek azaldığına dikkat çeken Civelek, “ABD’de Trump’ın açıklamalarının ardından faiz indirimi beklentileri azaldı. Yılsonunu kadar ABD’de 2 veya 3 indirim yapılabilir. Tabi bu da Trump’ın kazanması durumunda riske girecektir. Trump’ın Çin’e yönelik açıklamaları ve yine enflasyona yönelik açıklamaları FED’in faiz indirimini riske sokuyor. Ayrıca ABD’de hisse senetlerinde satış baskısı var. Riskten kaçınma durumu devam ediyor. Japonya keza öyle Avrupa (AB) ise çaresizleri oynuyor enflasyonda. Dünyada enflasyon biraz geriledi ve tekrar yükselme ihtimali tüm dünya merkez bankalarında faiz indirimlerini kısmen rafa kaldırıyor ve sıcak para hareketlerini de engelliyor. Bizim ekonomi yönetimi için en önemlisi yerleşiklerin Türk lirasında kalması fakat dediğim gibi bunda da gerçekçi olmayan açıklamalar dövize yönlendiriyor” söyleminde bulundu.