İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, eski DenizBank Şube Müdürü Seçil Erzan tarafından kurulan yüksek getirili gizli fon soruşturmasında birçok soruya yanıt arıyor. Kolay yoldan zengin olmak isteyenleri uyaran Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, “Vatandaşlar reel faiz getirisinin üzerinde bir getiri vaat edenlerden uzak durmalı” dedi.
Ekonomik açıdan bakılırsa son yıllarda tasarruf araçlarının getirisi reel olarak enflasyonun gerisinde kaldı diyen Babuşcu, “Erimenin farkında olan bazıları biraz hırs biraz da çaresizlikle riskli alanlarda güvenilirliği yeterince belli olmayan yatırımlara yöneldi. Ülkemizde toplumsal yapımıza işlemiş olan kısa sürede köşe dönme hırsıyla insanların ders almayıp aynı şekilde sürekli kandırıldığı sistem olan ponzi oyunu yeniden gündemde. Geçmişte defalarca denenip ciddi mağduriyetler yaratmış olması ve basın tarafından konunun uzun süre işlenmesine karşın yine aynı türde olaylar yaşanmaya devam ediyor. En son bir banka şube müdürü olan Seçil Erzan olayı ile konu tekrardan gündeme geldi.
‘Ponzi oyunu’ adını Charles Ponzi adlı bir dolandırıcıdan aldığını söyleyen Babuşcu, “Ponzi 1919’da posta kuponlarını kullanarak ilk kez bu tür sistemi kurdu. Posta kuponları, o dönemde anlaşmalı olan ülkelerde nakit paraya dönüştürülebiliyordu. Örneğin bir ülkede 1 dolara alınan bir kupon başka bir ülkede 5 dolara bozdurulabiliyordu. Ponzi bu durumu göstererek yatırımcılardan para topladı. Gazetelere ilan vererek birkaç aylık dönemde yüzde 100’lere varan kazanç vadediyordu. Gerçekte ise Ponzi posta kuponlarını al-sat yapmıyor, yeni gelen yatırımcıların paralarını alarak ilk gelen yatırımcılara ödeme yapıyordu. Dolayısıyla Charles Ponzi tarafından kurulmuş olan ponzi oyunu, yüksek kâr getiren işlemler yapılıyormuş gibi gösterilerek yatırımcıları sisteme katmayı amaçlayan ve ilk yatırım yapanlara ödemenin, sisteme sonradan katılanların parasıyla yapıldığı bir dolandırıcılık yöntemi olarak tarihe geçti. Ponzi sistemi, yasal gibi görünen bir yatırım aracına katılım ile minimum zamanda maksimum getiriyi sağlanacağını savunuyor. Dolandırıcı olan kişi yüksek getiri vaadiyle para topluyor, toplanan paranın bir bölümünü ilk katılımcılara geri ödeniyor ve kalanını da kendisi alıyor. Sistemde sürekli bir açık olduğundan, ortaya çıkan açık yeni katılımcılarla kapatılmaya çalışılıyor. Yeni katılımcıların olmaması halinde sistem çöküyor. Sistemin özünde ise daima ülkede o dönemde olan normal getiriden çok daha yüksek getiri vaadi var” ifadelerini kullandı.
Son günlerde gündemde olan bir bankanın şube müdürü olan Seçil Erzan’ın ağırlıklı futbol dünyasında yer alan kişilerden banka ismini de kullanarak bu nitelikte para toplaması ve sistemin Kasım 2023’te çökmesi olayıyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyen Babuşcu, “Şube müdürü bankada yüksek getiri vadeden bir özel fon oluşturulduğunu söyleyerek ağırlıklı futbol dünyasında yer alan kişilerden olmak üzere banka müşterilerinden 40 milyon dolardan fazla olduğu tahmin edilmekle birlikte henüz miktarı tam olarak belirlenemeyen tutarda para topladı. Sistem her olayda olduğu gibi bir süre sonra ödemeler yapılamaz hale gelince çöktü. Para alışverişleri bankanın içerisinde olduğu için bankanın da yasal olarak bu süreçte yükümlülüğü olacaktır. Bankanın itibarı kullanılarak, para alışverişinin büyük bir kısmı bankanın içerisinde yapılıyor. Haliyle bankanın da yükümlülüğü olacaktır” dedi.
Ekonomik olarak sıkıntıların arttığı süreçlerde bu tarz dolandırıcılığında artığını belirten Babuşcu, “Ülkemizde sürekli yaşanan bu olaylardan bahsettiklerimiz sadece sistem tıkanınca ortaya çıkanlar. Muhtemelen henüz belirlenemeyen benzer yapılar da bulunuyor. Bu sistemler neden oluşuyor? Olayın bir ekonomik ve bir de diğer yönleri bulunuyor. Ekonomik olarak bakacak olursak; son yıllarda tasarruf araçlarının getirisi hep reel olarak enflasyonun gerisinde kaldığından eridi. Tasarruf sahiplerinden bir bölümü de bu erimenin farkında olarak biraz hırs biraz da çaresizlikle riskli alanlarda ya da güvenilirliği yeterince belli olmayan şekillerde yatırım yapmaya yöneldi. Ayrıca vergi ödemekten kaçınma isteği de burada başka bir etken. Diğer faktörler ise toplumda çalışmadan kısa zamanda yüksek gelir sağlama isteğinin artması, hukukun objektifliğine inancın azalması, cezaların yeterince caydırıcı olmaması, toplumsal olarak dolandırıcılık, rüşvet, yolsuzluk, adam kayırmacılık olaylarının giderek normal şeyler olarak görülmeye başlaması yani toplumsal yozlaşma ve nihayetinde oluşan ahlaki çöküntü” ifadelerini kullandı.
Vatandaşlara da bu tarz sahtekarlıklara karşı uyarılarda bulunan Babuşcu, “Bu tarz işlemlerde muhakkak dekont alınmalı. Eğer banka tarafından vaat edilen bir durumsa da şubede işlemler yapılmalı. En önemlisi şu anda faizler yüzde 40 civarında bunun çok üzerinde bir getiri vaat ediliyorsa bilin ki bir dolandırıcılık söz konusu” dedi.