Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan memura yapılacak zam oranlarına ilişkin konuştu. 15 Ocak’ta yüzde 6 oranında maaş zammının yanı sıra enflasyon farkı da alınacağını ifade eden Geylan, “Ancak enflasyon farkı ile yetirmek sadece enflasyon kadar zam yapmak demektir. Bu da aslında sıfır zam demektir. Gerçek zam ise enflasyon farkı üzerine refah payı verilmesi ile mümkün olur” dedi. Kamu çalışanlarının sendikal vesayet altında olduğunu söyleyen Geylan, “Kamusal hayatı bu esaretten, vesayetten kurtaracak olanlar ise sizlersiniz, Türk Eğitim Sen’dir, Türkiye Kamu Sen’dir” dedi.On yılı aşkın süredir kamu çalışanlarından aldığı yetkiyi hakkıyla temsil etmeyen, kamu çalışanları adına değil de adeta işveren adına masaya oturan sözde bir yetkili sendika olduğunu bildiren Geylan, bu nedenle kamu çalışanlarının kaybetmeye devam ettiğini söyledi. Geylan, “Hükümet, ‘memur ve emeklimizi enflasyona ezdirmiyoruz, ezdirmeyeceğiz’ diyor. Gerçekten böyle mi? Bakın 15 Ocak’ta maaş zamlarımızı %6 oranında alacağız. 2025 yılında kamu çalışanlarının maaş artış oranı birinci altı ayda %6, ikinci altı ayda %5, kümülatif %11,3. 2025 yılı sonu itibariyle hedeflenen enflasyon oranı ise %17,5. İlk kez kamu çalışanlarına verilen zam oranı hükümetin ortaya koyduğu hedef enflasyonun altında! Soruyorum: %17,5 enflasyon beklentisi, %11,3 memur ve emekli maaşlarına yapılan zam oranı. Bu nasıl oluyor? Kamu çalışanlarından aldığı yetkiyi masada adam gibi temsil etmeyen bir sözde yetkili sendika sayesinde mümkün oluyor.” diye konuştu.Memur ve emeklinin sadece enflasyon kadar zam aldığını söyleyen Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Ocak’ta %6 oranında maaş zammının yanı sıra enflasyon farkı da alacağız. Ancak enflasyon farkı ile yetirmek sadece enflasyon kadar zam yapmak demektir. Bu da aslında sıfır zam demektir. Gerçek zam ise enflasyon farkı üzerine refah payı verilmesi ile mümkün olur. Bu nedenle gelin 15 Ocak’ta enflasyon farkı ile yetinmeyin, memuru ve emekliyi kandırmayın, gerçekten bizi enflasyona ezdirmek istemiyorsanız refah payı uygulamasını kalıcı hale getirin! Ayrıca ekonomik kayıp yaşamamak adına enflasyon farkı maaşlara aylık olarak yansıtılmalıdır.”“EK ZAM İSTİYORUZ”Memur ve emeklilerin alım gücünün 2025 yılında daha da düşmemesi için yapılması gereken diğer hususları da sıralayan Geylan şunları kaydetti:“Memur ve emeklilerin kayıplarının telafisi için ek zam yapılmalıdır.Memur maaş zamlarının Orta Vadeli Programda hedeflenen enflasyonun altında kalmaması için maaş zamları en az gerçekleşen enflasyon düzeyine çekilmeli, OVP’de hedeflenen %4 büyüme oranı emekli ve çalışan maaşlarına yansıtılmalıdır.
Bilindiği gibi ülkemizde vergisini en düzenli ödeyen kesim kamu çalışanlarıdır. Buna rağmen kamu çalışanları yılın ikinci altı ayından itibaren vergi dilimi yükseldiği için neredeyse ilk altı ayda aldığı ücreti alamamaktadır. Bu da adaletsizliği beraberinde getirmektedir. Bu noktada devletimiz kamu çalışanlarını gözeterek, gelir vergisi oranlarını %15’e sabitlemelidir.Sayın Cumhurbaşkanı’nın “1. dereceye inen ve şartları tutan tüm memurlarımızın 3600 ek gösterge hakkından yararlanabilmesini sağlayacağız” sözünün gereği yerine getirilmelidir.Devletimiz, yılda iki kez işçi, işçi ve memur emeklisine bayram ikramiyesi ödemesi yapıyor. Bu çok yerinde bir uygulamadır. Ancak kamuda bu haktan mahrum olan bir kesim vardır ki, o da görevi başındaki kamu çalışanlarıdır. Oysa biz devletimizin bu ikramiyeyi görevi başındaki kamu çalışanlarına verebilecek güçte olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla devletimiz bu haksızlığı gidermek için önümüzdeki Ramazan Bayramından itibaren görevi başındaki memurlarımıza da bayram ikramiyesi vermelidir.Yardımcı Hizmetler Sınıfının bir defaya mahsus yaptıkları işe ve eğitimlerine göre kadro intibakları sağlanmalıdır.Kamu çalışanları emekli olduğunda maaşları yarı yarıya düşeceği için emekli olmak istememektedir. Hem emekliliği teşvik etmek hem de genç kardeşlerimize istihdam yaratmak için emeklilerimizin mutlaka ücretlerinin iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu noktada talebimiz ilave ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasıdır.”Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnşallah Türk Eğitim Sen ve Türkiye Kamu Sen önümüzdeki süreçte yetkili sendika olacak, kamu çalışanlarının hak ve kazanımların korunması ve geliştirilmesi noktasında nasıl yetkili olunur herkese gösterecek! Kamu çalışanlarını sendikal esaretten kurtarmak için yetkili olmak istiyoruz” dedi. YÖK MÜ, YOK MU?Üniversitelerle ilgili açıklamalar yapan Geylan, üniversitelerde keyfi uygulamaların yaşandığıbı belirtti. Geylan, “Rektörlerin bir kısmı işte bu nedenle idari ve akademik personelin sorunlarını dikkate almıyor” dedi. Rektör atamalarında daha önceleri eksikleri bulunsa da bir seçim usulü olduğunu hatırlatan Geylan, “Rektörlük seçimlerinde sadece akademisyenler oy kullanır, sandıkta en çok oyu alan ilk altı adayın ismi YÖK’e gönderilir, ardından YÖK altı aday arasından üç tanesini Cumhurbaşkanı’na gönderir, Cumhurbaşkanı bu adaylardan birini rektör olarak atardı. Şimdi seçim de yok! Rektörler atama yoluyla göreve getiriliyor. Dolayısıyla şu anda üniversite çalışanlarının talepleri, beklentileri, kanaatleri rektörlerimizin önceliği değil! Bunu asla doğru bulmuyoruz. Her zaman söylüyoruz: Üniversitelerimiz ülkemizin lokomotif kuruluşlarıdır. Toplumumuzda demokrasi kültürü içselleştirilecekse üniversitelerimiz öncü kuruluşlarımız olmalıdır. Bu noktada talebimiz, akademisyenlerimizin, idare personelimizin hatta öğrenci temsilcilerimizin oy kullandığı seçimler marifetiyle rektör atamalarının gerçekleştirilmesidir” dedi.“KONTENJAN SINIRI OLMAKSIZIN KADRO TAHSİSİ YAPILMALI”Akademik kadro tahsisinde yaşanan sorunlara dikkat çeken Geylan, “Kadro almanız için akademik yeterliliği sağlamış olmanız yetmiyor. Maalesef yönetimin birinci halkasına da mensubiyetiniz gerekiyor. Ancak bu şekilde kadro tahsisi yapılıyor. 21. Yüzyıl, ‘Türkiye Yüzyılı’ olacak diyoruz. Peki üniversitelerde bilim insanlarına hak ettiği unvanları ve kadroları vermezseniz, bu nasıl mümkün olacak? Bu noktada talebimiz; akademik yeterliliği sağlamış her bilim insanına hak ettiği unvan ve kadro, kontenjan sınırlaması olmaksızın verilmesidir” diye konuştu.“AKADEMİK ZAM VERİLMELİDİR”Akademik zam vurgusu yapan Geylan, “Üniversitelerimizde öyle bilim insanlarımız var ki, aynı işyerinde çalışan işçiden daha az maaş alıyor. Zihni, gönlü bilim üretmekte olması gereken bilim insanlarımızı geçim derdiyle baş başa bırakırsanız bilim hayatına sekte vurursunuz. Ayrıca lisans düzeyinde akademik başarısı en yüksek olan öğrencilerimizin meslek olarak akademisyenliği tercih etmesi doğru olandır. Ancak, ekonomik koşullarından dolayı başarılı öğrencilerimiz geliri daha yüksek olan meslekleri tercih etmektedir. Bunun önüne geçmek, akademisyenliği özendirmek çok önemlidir. Dolayısıyla akademik zam konusunda tedbir almak, aslında sadece bugün bu sorunu yaşayan arkadaşlarımızın sorunlarını çözmekle kalmayacak, Türk bilim hayatının geleceğine yönelik olumlu bir tedbir anlamına da gelecektir” dedi.“YÖK NE İŞE YARIYOR?”Geylan, YÖK’ün tutumunu da eleştirerek, “Hem 6. hem de 7. Dönem Toplu Sözleşmelerinde idari personel için üniversiteler arası eş güdümü sağlayan ve bütün üniversiteleri bağlayan bir tayin/nakil çıkarılması noktasında karar alındı. Ama yaklaşık 4 yıldır YÖK kulağının üstüne yatıyor. Akademik zam konusunu gündeme getiriyoruz, YÖK’ten ses yok! Unvanlarla ilgili sorunlar hakkında YÖK ağzını açmıyor.Milli Eğitim Akademisinin öğretmen yetiştirme sürecinin son merhalesi gibi kurgulanmış olmasını doğru bulmadığımızı söylüyoruz, Eğitim Fakültelerine hakarettir diyoruz; YÖK ses çıkmıyor. YÖK ne işe yarıyor? YÖK müsün, yok musun?” dedi.