Türkiye’de Haziran ayından itibaren enflasyonun hızla düşeceğine dair ekonomi yönetiminin beklentisi gerçekçi bulunmadı. Türkiye’nin içinden geçtiği süreçte yerel seçimlerin önem kazandığını ekonomik istikrar programlarının toplumsal mutabakat ortamlarında, hukuk anlayışının tam olarak geçerli ortamlarda hayata geçirebileceğini kaydeden Ekonomiden Sorumlu eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, “AKP iktidarı bütün planlarını seçimi kazanmak üzerinden yürütüyor. Ekonomi programını da buna göre hayata geçirmek için yol haritasını belirlemiş görünüyor. Yerel seçimlerin kaybedilmesi ihtimalini ve daha sonra ortaya çıkacak koşulları hiç düşünmüyor. Anayasa tartışmaları bile çok yanlış. 50 artı biri tartışırken toplumsal, siyasal, ekonomik boyutlarıyla ele almanız gerekir. Ekonomik istikrar programları toplumsal mutabakat ortamlarında, hukukun tam üstünlüğünün egemen olduğu zeminlerde uygulanır. Kaldı ki AKP kazansa bile koşullar istikrar programının tam olarak uygulanmasına izin verecek mi? Bu nedenle enflasyon ile ilgili söylemler gerçekçi görünmüyor maalesef. Yerel seçimler sonrası neresinden bakarsak bakalım ekonomi politikaları açısından kritik bir sürece gireceğimiz öngörüsü yapılabilir bu şartlarda” dedi.
AKP iktidarının ekonomik yol haritasını yerel seçimlerin kazanması üzerine kurduğunu ifade eden Söylemez şunları kaydetti:
“AKP ve iktidarın seçimi kazanması isteyenler bütün planlarını ekonomik anlamda yerel seçimlerin kazanıldığı öngörüsüne göre yapılıyor. Öncelikle yerel seçimler daha yapılmadı eğer yerel seçimler kazanılmadığı takdirde ekonomik istikrar programı nasıl uygulanacak? Ekonomik istikrar programının unsurlarından biri kemer sıkma politikası olacak ister istemez. Seçimler kazanılamadığı takdirde bunu nasıl yapacaksınız? Bu bir soru işareti? Ekonomik istikrar programlarının hayata geçirilmesi için siyasal ve toplumsal istikrarın varlığı şart. AKP, seçimi kaybederse bu ekonomik programı nasıl uygulayacak? Öncelikle AKP’nin yerel seçimlerde istediği oy oranını alamaması durumunda erken seçim tartışmaları başlayacak. Erken seçim tartışmalarının olduğu ortamda nasıl ekonomik istikrar programı uygulanacak? Bu çok zor. Ekonomik istikrar programlarının uygulanmasındaki en önemli koşullardan biri siyasi istikrar ortamının bulunması. Seçimler kaybedilirse erken seçim tartışmalarının gölgesinde ekonomik programı nasıl uygulayacaksınız? Haziran ayından sonra enflasyonun hızlı düşüşe geçeceği bir kere bu açıdan gerçekçi değil.”
AKP’nin seçimleri kazanması durumunda da ekonomik istikrar programını uygulamak konusunda zorlanacağının veriler bazında yapılan analizde anlaşıldığına dikkat çeken Söylemez, “Türkiye içinden geçtiğimiz süreçte gıda enflasyonu bazında dünyada dördüncü sırada. Genel olarak enflasyon rakamları bazında ise yine dünyada beşinci sırada. AKP seçimi kazansa bu enflasyonun kısa vadede hızla düşüşe geçmesi kolay değil. Bunun yanı sıra son günlerde yapılan tartışmalar kamuoyunda ciddi bir tedirginlik yaratıyor. Türkiye’de mafya düzenine yönelik tartışmalar yapılıyor. Mali sınırların kevgire dönmüş olduğu bir süreçten söz edebiliriz. Bu tartışmalar finans ve bankacılık sektörünü zor durumda bırakıyor. Böyle bir ekonomik tabloda öncelikli olarak tabloyu düzeltmeden nasıl istikrar programı uygulayacak? Bunlar tartışılmadan çözüm önerileri ortaya konmadan ekonomik istikrar programını tam anlamıyla hayata geçirmek yine kolay görünmüyor. Bu da enflasyonun düşmesinde umut verici bir durum değil” diye konuştu.
Ekonomik açıdan bir diğer eksik noktanın siyasal tartışmalar olduğuna kaydeden Söylemez, şunları ifade etti:
“Geçtiğimiz günlerde 50 artı bir ve buna yönelik anayasa değişikliği tartışmaları başladı. Bu bir kere çok yanlış. Türkiye’de bugün uygulanan sistem yeteri kadar siyasal istikrarı sağlayamıyor. 50 artı birden vazgeçilip yüzde 40 ya da başka bir oranla yani yüzde 50’yi bulmayan bir oranla cumhurbaşkanı seçildiği durumda nasıl siyasal istikrar ve toplumsal mutabakat uygulanacak. Bu ekonomi politikaları açısından çok riskli. Eğer ekonomik istikrar programı uygulamak istiyorsanız bunun en önemli şartı toplumsal mutabakattır. Anayasa değişikliği tartışılıyor. Siz anayasayı nasıl değiştireceksiniz? Bunun için nasıl bir yöntem uygulayacaksınız? Esas mesele burada. Bir kere bu meclis üyeleri ile anayasa değişikliği yapamazsınız çünkü tüm milletvekilleri mevcut anayasaya göre yemin etti. Bu meclis bu şartlarda anaya değişikliği zaten yapamaz. Bugünkü anayasa çerçevesinde yemin etmiş milletvekilleri anayasadaki ilk dört maddeyi zaten ettikleri yemin çerçevesinde değiştiremez. Anayasayı değiştirmek konumuz değil, hukukun üstünlüğünü tam egemen kılacak bir zihniyet değişimine ihtiyacımız olduğu neresinden bakarsak bakalım açık. Bu tartışmaların olduğu bir ortamda, seçimlerden sonra da bu tartışmalar devam ederse böyle bir ortamda nasıl ekonomik istikrar programı uygulayacaksınız, enflasyonu düşüreceksiniz. Amaç güzel, enflasyonu hızla düşürmek, politikalarınızı da hazırlayabilirsiniz ancak bugünkü koşullarda uygulamanız çok zor. Gerçekçi bir söylem görülemiyor maalesef mevcut şartlar içinde enflasyonun düşürülmesine ilişkin olarak.”