Evlilik ne değildir?

Kapalı bir kutu değildir. İçerde ne olursa olsun dışarıya sızdırmadan yaşanması gereken bir eziyet değildir. Narin yavrucağın annesi ve babasının evliliği gibi sırlar ve yalanlar yumağı değildir. Bir çocuğu ölüme götüren ayıpların kapatılması adına her türlü edep, haya, ahlak ve adaletin hiçe sayılması gereken bir olgu değildir.
Evlilik kavramının iyice belirsizleştiği günümüzde ne olduğunun sınırlarını çizemiyorsak eğer, belki de ne olmadığının net belirlenmesi lazım ki arkadan gelen nesil yolunu iyice kaybetmesin. 
Haksız yere eşe acı çektirmemek evliliğin ilk kuralı olmalı belki de… Zor bir günün ardından eve gelip eşe bağırıp çağırmak değildir evlilik. Dışarıdaki dünya canımıza okusa bile acısını ne eşten ne çocuktan çıkarmamak, asıl onların varlığıyla sakinleşip şükretmek gerekirken kötü bir gün geçirdiysek eve gelince dürüst olmak neden bu kadar zor geliyor? Evdeki eşe dışarda ezildiğimizi, gururumuzun yerlerde sürüklendiğini itiraf edip, zırhları çıkararak onun sıcaklığına sığınmak yerine, “Beni ezerlerse ben de evde gücümün yettiklerini ezerek egomu onarırım” düşüncesiyle evi kadına, ömrünün en tatlı günlerini çocuğumuza dar etmek neden bu kadar sık tercih edilir? Neden eşlerimize gereksiz yere acı çektirmemeyi beceremiyoruz? 
Sadakat göz ardı edilebilir veya yeniden yorumlanabilir bir şey değildir. Evlilik evdeki kadın iki bağırdı diye yıllardır mutsuz olduğuna kendi kendini ikna edip dışarıda sevgili bulmayı hak iddia etmek değildir. Beyler; evlilik dışı ilişkilerinizin eşinizin hatalarından kaynaklandığından emin olup eşinizin anasını babasını bile buna ikna etmeye çalışıyor olabilirsiniz ama vicdan denilen şeyi o denli tükettiyseniz tek bir şeye çok dikkat ediniz; sakın ola ki son ömrünüzde o kırıp döktüğünüz nikahlı eşin elinde, onun bakımına muhtaç kalmayın. O kadın size yıllarca kör testere ile kestiğiniz etinin her zerresinin hesabını sorar. 
Evlilik ayrı odalarda, ayrı yataklarda bir ömrü tüketmek değildir. Homo Sapiens türünün dişisi ve erkeği birbirinin tenine ve temasına muhtaç, bir yatakta birbirine değen bedenlerden güç alıp ertesi güne başlayabilen canlılardır. Bu teması kesmek ertesi güne daha güçsüz, daha sinirli, daha kolay incinebilir başlamaktır hiç fark edilmese bile…
Evlilik ilgiyi yitirdiğini görmemezlikten gelmek ve bununla mücadele etmemek değildir. Evdeki eşin yüzüne arada sırada bakmak değildir. Akşam yemeklerinde elindeki telefonu bırakamamak değildir. 
Kadınlar arasında da evliliğin ne olmadığını bilen pek kişi yok gibi görünüyor. Evlilik çocukların bakımı için geri kalan her bakımı feda etmek değildir. Erkeği bankamatik olarak, evin her maddi sıkıntısını çözmesi gereken tek kişi olarak görmek, ona bütün ortak yaşamın maddi sorumluluğunu yüklemek değildir. 
Evlilik sürekli yeni eşya alıp onların taksitlerini ödemek, evlilik amacını sonu gelmeyen satın almalar zincirine dönüştürmek değildir. Çocuğun okul taksitini beraberce ödeyebilmek için birlikte kalmak değildir. 
Bütün hayatını bir erkeğin üzerine kurup, onun hayatını yaşayarak mutlu olmaya çalışmak değildir. Eşinin hayatı için kendi hayatından çıkıp gitmek değildir. Erkeğe yapışıp onunla tek hücre olursa mutlu olacağını sanmak değildir. 
Evlilik düğünle beraber girilecek bir cennet değildir. Evlenince cep telefon numaranı değiştirmek değildir. Evlenmeden önce yaptığınız bazı şeyleri ona anlatmaya korkmak değildir. 
Evlilik bir cehennem de değildir. Olmamalıdır da….