Fenerbahçe… Türkiye’nin en büyük camialarından biri. Her sezona milyonlarca taraftarın hayaliyle, inancıyla, tutkuyla başlıyor. Ama ne zaman bahar gelse, ne zaman umut filizlense, bir şey oluyor. Son 20 yıl, bir futbol kulübü için değil, bir toplumsal travma atlası gibi adeta.
2006’da Denizli’de yaşanan o kara gün… Tribünde gözyaşı döken çocuklar, yerde yatan futbolcular ve kafasını ellerinin arasına almış bir camia. Ardından 2010… Bursaspor’un şampiyonluğu belki futbol tarihinin güzel bir anısıydı ama Fenerbahçeliler için “bir şeylerin yanlış gittiği” ikinci kırılma noktasıydı.
Ve 3 Temmuz 2011… Sadece Fenerbahçe değil, Türk futbolunun kalbi o gün durdu. Kumpas dendi, yalan dendi, yıllar geçti ama o darbe girişiminin gölgesi hâlâ stadyumların üzerinde. 2012 Süper Final… Galatasaray ile Kadıköy’de oynanan maçta alınan beraberlik, Fenerbahçe’yi şampiyonluktan ederken, ezeli rakibinin kendi sahasında kupa kaldırmasına neden oldu.
2013’te Benfica karşısında yitip giden Avrupa rüyası, 2015’te takım otobüsüne sıkılan kurşun… Sadece bir kulübe değil, bir millete gözdağı verilmişti adeta. 2016’da Ivan Bebek skandalı, 2018’de “ihanet sezonu”, 2021’de Sivas’ta yere düşen hayaller, 2023 İstanbulspor, 2024 yeniden Sivas ve son olarak 2025 Kayseri…
Hepsinin ortak noktası şu: Fenerbahçe, sadece sahada değil, saha dışında da mücadele etmek zorunda bırakıldı. Taraftar her defasında “Bu kez tamam” dedi, ama her defasında kalbi kırıldı.
Fenerbahçeliler, sadece kupa beklemiyor. Bir hesaplaşma, bir adalet, bir açıklama bekliyor. Çünkü bu camia yalnızca şampiyonluklar değil, yarım bırakılmış sevinçlerle de tanımlanıyor artık.
Her yaz yeniden yeşeren umutlar, her yıl aynı yerde soluyor. Fenerbahçe’nin hikâyesi, futbolun çok ötesinde bir aidiyetin, inancın ve sabrın destanıdır. Ve belki de tam da bu yüzden, bu camia bir gün başardığında, sadece bir kupa kaldırmayacak. 20 yılın ağırlığını, adaletsizliğini ve hasretini omuzlarından atacak.
O güne kadar: Yağmura rağmen tribünü terk etmeyenler, her bahar yeniden inananlar ve “bu sene olacak” diyen milyonlar, Fenerbahçe’nin gerçek gücüdür.
