Haberciliğin temelinde güven vardır. Basın kuruluşlarının halk ile kurduğu en önemli bağdır. Ayrıca gazetecilerin de gerçek ile aralarındaki en büyük bağdır. Gazetecinin borcu kimseye değil gerçekleredir.
Yapay zekanın hakim olmaya başladığı ve dijital fotoğrafçılığın da medya dünyasına hakim olduğu bir çağda, görsel gazeteciler arasında giderek artan bir tartışma var. Bu yazıyı yazmamdaki benzer bir tartışmayı TBMM’deki Mahmud Abbas konuşmasını beklerken gerçekleştirdiğimiz bir tartışma olmasıdır.
Güvenilirliği artırmak için filme geri dönmek mümkün mü? Benim yaşımdaki ve benden tecrübeli foto muhabiri meslektaşlarımın en güvenilir yöntem olarak filmdi. Filmin dijital fotoğraflar gibi sonradan değiştirilme ihtimali yoktu. Çünkü içinde kimya var. Dijital görüntülerin manipülasyonu ve otantikliğine dair endişelerle, bazıları film fotoğrafçılığının elle tutulur ve daha az oynanabilir doğasının gazetecilikte güvenin yeniden kazanılmasında bir yol sunabileceğini düşmedik değil.
Dijital fotoğrafçılığın, sağladığı kolaylık ve anında sonuçlarla görsel gazetecilik alanında devrim yarattığı gerçeğinden kaçamayız. Fotoğrafları çekmek, düzenlemek ve okuyucunun önüne koyma süresi bir kaç dakikayı hatta saniyeyi geçmiyor. Haber kuruluşlarının 24/7 haber döngüsüne ayak uydurmasını sağlıyor. Bu hızın da bir bedeli var. Dijital görüntülerin kolayca değiştirilebilmesi, gördüğümüz haberlerin inanılırlığına dair endişeleri artırdı. Yapay zeka düzenleme araçlarının hayatımıza girmesi, çoğalması bu korkuları daha da artırdı.
Buna karşılık, elde fiziki sonuçları olan film fotoğrafçılığı, dijitalin eksik olduğu bir otantiklik derecesi sunuyor. Bir film negatifi, görüntünün ilk olarak nasıl yakalandığının fiziksel bir kaydı olarak hizmet ediyor ve değişiklikleri daha zor hale getiriyor. Dijital sonuçlara göre elde daha net daha kesin bir kanıt olarak bulunuyor. Bu doğuştan gelen güvenilirlik, bizim gibi bazı foto muhabirlerinin filmi yeniden düşünmeye başlamasına neden oluyor.
Fotoğraf filminin kesinlikle modası geçmiş değil. Halen bazı fotoğrafçılar film kullanmaya hatta kendi kimyasallarını hazırlamayı tercih ediyor. Diğer bir yandan birçok profesyonel fotoğrafçı ve meraklısı hala kalitesine ve karakterine hayran. Filmin dokunsal doğası, zengin ton aralığı ve benzersiz estetiği, dijitalin genellikle yakalamakta zorlandığı bir derinlik ve sıcaklık sunar.
Ayrıca, filmle çekim yapmanın daha yavaş ve bilinçli süreci, gazetecilerin işlerinde daha düşünceli ve kasıtlı olmalarını teşvik edebilir. Filmin sınırlamaları, anlık geri bildirim eksikliği, daha yüksek bir beceri ve öngörü düzeyi gerektirir. En önemlisi de tecrübe gerektirir. Bu, daha dikkatli kompozisyonlara ve konu ile daha derin bir bağlantıya yol açarak, nihayetinde daha etkileyici ve güvenilir görüntülerle sonuçlanabilir.
Filmin avantajları olmasına rağmen, filme geri dönüş zorluklardan yoksun değil. Film ve işleme maliyeti, özellikle mali açıdan sıkıntıda olan haber kuruluşları için engelleyici olabilir. Ayrıca, filmin lojistiği daha uzun geliştirme süreleri, özel ekipman ihtiyacı, modern gazeteciliğin hızlı tempolu hayatı için daha az pratik hale getirir.
Erişilebilirlik meselesi de var. Dijital fotoğrafçılık, görsel gazeteciliği demokratikleştirerek daha fazla insanın katılımını ve perspektiflerini paylaşmasını sağladı. Filme geri dönüş, gerekli ekipmanı karşılayamayan veya film işleme tesislerine erişimi olmayanlar için engeller yaratabilir. Film teknolojinin arge çalışmaları içinde kaynak aktarımı durdurulmuş, film kullanan fotoğraf makinelerinin üretimi durdurulmuşken geçmişe doğru yapılacak kolay bir hamle değil. Plansız bir ani değişime ayak uydurmak herkes için şok etkisi yaratabilir.
Ayrıca, gazetecilikte filmin yeniden dirilişi, önemli bir kültürel değişimi gerektirecektir. Hız ve kolaylığa alışkın olan haber odalarının, filmin gerektirdiği daha yavaş iş akışına yeniden uyum sağlaması gerekecektir. Bu değişimin, ne kadar mümkün ve arzu edilir olduğu tartışmaya açık.
Belki de cevap hangi teknolojinin kullanıldığında da değildir. Cevap mesleğinin değerlerine sahip çıkacak gazeteciler ve doğru haber talebi yüksek ve aksini kabul etmeyecek yapıdaki toplumlarda gizlidir. Bu yaklaşım, görsel gazeteciliğin bütünlüğünü korurken modern haber odalarının taleplerini de karşılayarak, her iki dünyanın en iyisini sunabilir.
Görünen o ki dijital görüntülerin güvenilirliği konusundaki endişeler artmaya devam edecek. Bazı foto muhabirleri arasındaki bu tartışmada devam edecek. Öngöremediğimiz bir şey var çünkü teknoloji dijital görüntülerin güvenliği ile ilegili olarak nereye ve nasıl bir yöntemle evrilecek. Tecrübeyle sabit, film bu gelişme döneminde hala en güvenilir somut bir yöntem olarak önümüzde duruyor.
Dijital çağ hızını almış bir şekilde yoluna deme ederken ve medya kuruluşları da emniyet kemersiz bu trende yerini almışken keskin bir fren yaparak analog siteme tekrar geri dönmez. Kervan yolda düzülecek. Gazeteciler okuyucu ile aralarındaki güven bağını kurmanın yeni yöntemlerini bulacaklar. Eğer bulamazlarsa sorun daha büyük.