Sinema, anlam üretilen mecralardan biridir. Canan Uluyağcı, sinema kendi dili içerisinde anlamı oluşturmak için pek çok göstergeden yararlanır, yönetmen de yapıtıyla izleyicilere iletmek istediklerini bu göstergeler aracılığıyla aktarır diyor, “Sinemada Anlamın Oluşma Sürecine Bir Örnek: Neredesin Firuze” adlı makalesinin girişinde.
Teknik ve anlamın birlikteliğinden doğan filmler incelendiğinde, filmlerde anlamı sinemacıların oluşturduğu setlerde, kameranın konumunda, oyunculara dağıtılan rollerde, kullanılan ışıkta, öykünün kurgusunda arayıp, bunların totalinde bir değerlendirmeyle de filmlerdeki anlamın da yaratılmış olduğunu görürüz.
Film Çözümlemesine Giriş kitabında Michael Ryan ve Melissa Lenos filmlerde anlamı şu şekilde ifade eder:
“Anlamın diğer biçimi bilinçli olarak tasarlanmıştır ve genellikle filmin içinde olduğu dünyadan kaynaklanır. Sinemacılar bilinçli olarak onu filme koymasalar da, bu anlam anlatının içinde süzülüverir.”
Bu ifadeden hareketle, hayatın her alanında icra edilen her şeydeki gibi, içerisinde bulunulan dünyadaki deneyimlerin süzülerek senaryolara yansıdığını, deneyim edilenin genellikle beyaz perdeye senaryo aracılığıyla senarist tarafından aktarıldığını görmekteyiz.
Bununla beraber, senarist tarafından bilinçli bir şekilde oluşturulan anlamın, izleyici tarafından nasıl okunduğu da oldukça önemlidir ve o noktada izleyicinin deneyimleri seyredilen hikayenin anlamlandırılması sürecinde ön planda olur.
Biz de bu doğrultuda önümüzdeki günlerde sinemada tematik analiz nedir sorusunu yanıtlayıp, sonrasında birkaç filmin analizini tematik düzeyde inceleyeceğiz.
Sevgiyle kalın.