Hasan Kıran’ın “Belleğin Büyüsü” isimli sergisi, Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde Eren Eyüboğlu Sergi Salonu’nda açıldı. Kıran, resimlerinde yaşadığı coğrafyanın tarihsel, kültürel ve simgesel değerlerine referanslar yaparak tutkulu bir bakış açısıyla kendini ifade ediyor. Yerel kültürlere ait söylenceleri, inançları, düşsel-fantastik bir atmosferde yorumluyor.
Kıran, eserlerinde şamanik öğretileri, ritüelleri ve sembolleri; Çatalhöyük’teki yerleşim planlarını, av sahnelerini, hayvan motiflerini ve günlük yaşama dair imgeleri yorumlayarak resimsel kurgunun bir parçası haline getiriyor. Bazı eserlerinde ise şamanik müziğin büyüsüne kapılarak sinestezik algıya kapı aralıyor. Bu şekilde, bilinçaltındaki soyut kavramlar bilinç düzeyinde değişime uğrayarak yeni formal kompozisyonlara dönüşüyor.
ÇATALHÖYÜK’TEN İLHAM ALDIMKıran, eserlerini şöyle anlattı, “Geçmişin kültürünü bilinçli bir şekilde hatırlamak. Bir tür geçmişle yüzleşmek, hesaplaşmak. Ben de bunları görselleştirdim. Üzerinde durduğum konulardan biri Çatalhöyük, oradaki duvar resimlerinden çok etkileniyorum. Zaman zaman onları inceler, araştırır ve ilham alırım. Biliyorsunuz Çatalhöyük ilk yerleşim yeri. Birçok ilki taşıdığı gibi resim yapan ilk topluluk olma hususiyetini de taşıyor. Göbeklitepe’de resim değil oyma var, oysa Çatalhöyük’te yaşayanlar yerleşik hayata geçtiklerinde boyayı keşfetmişler duvarlara resim yapmışlar. Urartuları araştırmak için Van’da çalıştım ve bir seri üretmeye çaba sarf ettim ancak yeterince etkilenemedim. Çatalhöyük’ten sanat hayatım boyu etkilendim ve hala etkileniyorum. Evet, av sahnelerini resmetmişler ama bunlar benim için av sahnelerinden ziyade yaşama sevinci. Sanki insanlar hayvanlarla eğleniyor, hayvanlarla dans ediyor. Pozitif, enerjik bir yapıları var. Dolayısıyla figürlerin hareketine sadık kalarak özgün baskı ile çalıştım. Özgün baskı çok eski ve hatta ilkel diyebileceğimiz bir teknik. Eskiden bu teknikle gazete de basılırdı. Bütün sanatçılar kendilerini rahat ifade ettikleri bir teknik dolayısıyla resim dili seçerler, benim dilim de özgün baskı ile kendini buldu.”
ŞAMANİZMİN İYİLEŞTİREN FİGÜRLERİKıran, oyma çalışmalarına konu olan ağaç figürlerini üretirken şaman kültüründen esinlendiğini dile getirerek şöyle anlattı; “Şaman kültürü, bir dinden ziyade bir yaşam biçimi. Orta Asya’dan Anadolu’ya dek yok olmadan gelmiş ve yaşamış. Çocukluğumda da bunun izlerini gördüm. Hafızamda iz bırakanı resme döktüm. Geçmişten gelen ve sizi etkileyen bir yaşantı var, bu bellekte bilinçli bir hatırlama yoluyla ortaya çıkıyor ve resme yansıyor. Şamanizm konusunu araştırdığımda kendi kültürümden inanılmaz enstanteneler yakaladım. Örneğin adak ve kurban şamanizmde de var. Ağaç figürü şamanizmde de kutsaldır. Bilhassa ağaç büyükse iyiliklerin tanrısı Ülgen’e ulaşmak için o ağacı kullanırlar. Bir şaman vefat ettiğinde şamanın eşyalarını götürüp oradaki en büyük ağaca asarlar. Çünkü ağaç şaman ve Ülgen’in arasında bir geçiş sayılır. Ağaç figürünü kullanmamın nedeni bir bu, tabii bir de ağaç oymak bir çeşit terapi. Şamanın kendisi de bir terapisttir. İnancıdan çok kültürü büyülüdür ve insanları iyileştirmeyi hedefler. Ben de bunları yaparak insanları iyileştirebiliyorsam ne mutlu bana.”
Kıran, bundan sonraki çalışmalarında oyma tekniği ile devam edeceğini de ekledi.
Sergi kapsamında 25 Mayıs’ta Osman Hamdi Bey Sergi Salonu’nda “Ağaç Bakımı Uygulamaları” isimli workshop gerçekleştirilecek. Workshop çalışmaları, katılımcılara ağaç bakımı konusunda bilgi ve deneyim kazandırmayı amaçlıyor.
Sergi, belleğin gizemli büyüsüne kapılıp tarihe renkli bir bakış atmak isteyen sanatseverler için 28 Mayıs’a dek Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ziyarete açık olacak.