Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) 43. Olağan Genel Kurulunu, Çankaya Yılmaz Güney Sahnesinde gerçekleştirdi. Genel Kurula Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (TARIM ORKAM SEN) Başkanı Serap Baysal da katıldı.
Genel Kurulun açılışında konuşan TZD Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, tarımda yaşanan sorunlara dikkat çekti. Demirtaş, “Covid salgını sonrasında yaşanan kuraklık ve iklim değişikliği tarımı çok ciddi derecede etkiledi. Tarımda kendi kendine yetebilirken artık bu durum tersine döndü. Bu yetersizlik ithalatın önünü açmış, ithal edilen ürünlerin yarattığı enflasyon ve pahalılığı azalmak için bu sefer de gümrüksüz ithalat yoluna başvuruldu. Bu da yabancı büyük şirketlerin karşısında çiftçilerimizin zarar etmesine ve tarımdan kopmasına yol açtı. Serbest denilen fakat büyük şirketlerin tek elinde olan tarım şirketlerinin karşısında destek alamayan çiftçilerimiz sürekli artan girdi maliyetleri karşısında enflasyona yenik düştü. Artan girdi maliyetleri karşısında gelirleri çok çok azalan çiftçiler yoksullukla baş başa kaldı” ifadelerini kullandı.
Üretici girdi maliyetlerinde mazotun payının büyük olduğunu belirten Demirtaş, “Tarımsal girdilerin başında olmazsa olmazı mazot. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de 2 milyona yakın traktör bulunuyor. Bunun da yüzde 99.9 da zaten mazotlu. Verilen desteklerle de bunun muhasebesini yapacak olursak çiftçinin mazota ödediği paranın yüzde 38.5’i dolaylı vergiler. Yeni yapılan düzenlemeyle yüzde 2 daha artacak ÖTV ve KDV’yi de eklerseniz yüzde 42.5’i vergilere gidecek demektir. Yani üreticinin en temel girdisi olan mazotun yarısına yakını vergilere gidiyor. Bunun sübvanse edilmesi gerekiyor. Peki biz geçtiğimiz yıl çiftçiye ödenen yardım 64 milyar lira destek verilmişti. Bu yıl öngörülen destek ise 91,5 milyar lira. Destek alan çiftçi aldığı desteği mazota dahi yetiştiremiyor. Geriye kalan tarımsal girdileri saymıyorum bile. Tohum, ilaç, gübre gibi girdileri eklediğiniz zaman çiftçi artık üretemeyecek hale gelmiş durumda” diye konuştu.
Türkiye’nin su stresi çeken bir ülke de olduğunu belirten Demirtaş, “Özellikle gübreleme sulama gibi sorunlarda artıyor. Türkiye’nin 78 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık olarak üçte birini teşkil eden 24 milyon hektar alan ekilebilir tarım arazisi olup, bunun da ekonomik olarak sulanabilir miktarı 8,5 milyon hektar olarak belirlenmiştir. Bununda 6.7 milyon hektarı sulanıyor. Kalan kısmı da basınçlı sulama yöntemiyle sulanıyor. İklim değişikliği dünyanın sorunu fakat biz su stresi de yaşan bir ülkeyiz. Avrupa’da en çok su sıkıntısı çekecek ülke Türkiye. Biz su sıkıntısı da çekiyoruz. Önümüzdeki dönemde su stresi, iklim değişikliği ve gıda enflasyonu da daha çok gündemde kalacak gibi görünüyor” dedi.
Sorunların çözümünün olduğunu ve tarımın tekrar ayağa kalması için yapılması gerekenleri sıralayan Demirtaş, “Bize göre tarımda piyasacı değil kamucu bir politika izlenmeli. Yani tercihimizi bir avuç tüccardan yana değil de üreticiden yana yapmamız gerekiyor. Bu yolda atılması gereken ilk adım da özelleştirilen tarımsal kitlerin günümüz koşullarına uygun olanlarının tekrar kamulaştırılmasıdır. Eğer bu mümkün değilse bu kitlerin yerine yenileri yapılmalıdır. Bunun yanı sıra tarımda üretici kesmin örgütlenmesi ve pazarlama sektöründeki payının yükseltilmesi gerekiyor. Bu kapsamda borç batağına sürüklenen FİSKO BİRLİK, MARMARA BİRLİK gibi kooperatiflerin yeniden desteklenerek tekrar canlandırılmalı. Yemsan gibi şeker fabrikaları gibi ve gübre fabrikaları gibi kuruluşların tekrar kurularak kamulaştırılması gerekiyor. Üreticiden vergiler alınmamalı. TİGEM bünyesinde üreticilere örnek tohum, damızlık temin eden devlet üretme çiftlikleri tekrar hayata geçirilmeli. Bunların haricinde merkezi bir tarım üretim planlanması yapılmalı ve oluşturulan ve geliştirilen kurum ve kuruluşlar bu plan çerçevesinde bir üretim seferberliği başlatmalıdır” ifadelerini kullandı.
Genel Kurulda genel başkanlığı tekrar Hüseyin Demirtaş kazandı.