Tüketici Örgütleri Konfederasyonu (TÖK) 1 Ocak ve 31 Aralık 2023’te tüketicinin gıdaya erişimi ve güvenliğine dair bir rapor yayınladı. TÖK-AR (TÖK Araştırma Merkezi) 2022 yılı ocak ayında başlattığı ve 2023 yılında devam ettirdiği ve 5 zincir marketten aylık izlemeyle aldığı, 23 çeşit temel gıda maddesinin fiyatların değişimine baktığında TÜİK enflasyon oranlarının gerçeklerle büyük ölçüde çeliştiğini ifade ederek, ülkemizde yaşanan fiyat artışlarını, 2022 ve 2023 yıllarında ayrı ve/veya birlikte ele alındığında ortaya çıkan mutfak enflasyonun boyutunun ürkütücü düzeyde olduğunu kaydetti. TÖK, günümüzde artık kontrol edilemez bir hale gelen fiyat artışlarını nelerin etkilediğine bakıldığında, başta akaryakıt ürünleri olmak üzere, enerji kaynaklarına yapılan fahiş orandaki zamların, dolaylı vergilerin tüm üretim ve tüketim süreçlerine olumsuz etkileri olduğu açıkken diğer yandan, 2023 yılında da üretim girdileri yanında, fırsatçılar tarafından spekülatif uygulamalarla kat be kat yapılan fahiş zamlar tüketiciyi tüketmekte olduğunu ifade etti.Tüketici Örgütleri Konfederasyonu araştırma merkezi (TÖK-AR) yaptığı çalışmalar sonucunda, 2022 yılında başlayan ve 2023 yılında da devam eden tüketici yaşamını olumsuz etkileyen fahiş fiyat artışlarının her geçen gün boyut kazanarak alım gücünü yer ve yeksan ettiğini kaydetti. TÖK, açıklanan yeniden değerleme oranlarındaki %58,46 artış tüketicinin yaşamına yansıtılırken ülke nüfusunun büyük bir bölümünün 2023 yılı için belirlenen 17.002 TL asgari ücret ile memur ve emeklilerinin maaşlarına yapılan %49,25 artış yanında, 6 aylık enflasyon oranı olan %37,56 ve sonradan eklenen %11,69 ek emekli maaşı artışlarının gerek fiyat artışları karşısında, gerekse yeniden değerleme oranları karşısında tüketicinin durumunu gözler önüne sermekte olduğunu ayrıca, yapılan ek artış olan %11,69 oranındaki tutar emeklilerin kök maaşına yansıtılmadığı görüldüğünü ifade etti.
2023 ZAM ŞAMPİYONU ZEYTİNYAĞIRapora göre, tüketicinin olmazsa olmazı olan temel gıda maddelerinin 2023 yılı fiyat artışlarına bakıldığında, zam şampiyonları sırasıyla %193 zam ile zeytinyağı, %143 ile kuşbaşı, %126 ile kıyma, % 119 ile kaşar peyniri, % 107 ile süt, %100 ile çay ve mercimek, % 89 ile su % 84 ile sucuk ve % 84 ile tereyağı oldu. Diğer yandan, 2022 ve 2023 yıllarının toplam fiyat artışlarını birlikte değerlendirildiğinde kaşar peynirinin %346, zeytinyağının %318, sütün %284, beyaz peynirin %279, suyun %260, yumurtanın %234, kıymanın%233, kuşbaşının %226, makarnanın %170 ve ekmeğin %160 artış gösterdiği görüldü.
GIDA ENFLASYONUNUN BİR DİĞER SEBEBİ FIRSATÇILIKTÖK, gıda enflasyonunun bir diğer sebebinin tarım ve hayvancılık üretim sürecine ilişkin girdi fiyatlarındaki yüksek artışlar karşısında üretim yapan yerli üreticilerin desteklenmesi yerine ithalata dayalı tarım/hayvancılık politikası izlenmeye devam edilmesi ve fırsatçıların bu durumu haksız kazanç sağlamaya dönüştürme aracı yapmış olması hususu olduğunu ifade etti.Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) verilerine göre, üreticiden alınan portakalın yüzde 396,7 mandalinanın, yüzde 385,2 ile limonun, yüzde 256,5 ile kuru soğanın ise fiyat farkları tespit edildiğini, Portakal ve mandalina 5 kat, limon 4,9 kat, kuru soğan 3,6 kat fazlaya satıldığı; üreticide 4 lira olan portakal 20 lira 17 kuruşa, 5 lira 25 kuruş olan mandalina 26 lira 8 kuruşa, 3 lira 83 kuruş olan limon 18 lira 58 kuruşa, 5 lira 8 kuruş olan kuru soğan 18 lira 11 kuruşa satıldığının tespit edildiği belirtildi.Yine temel tüketim ürünleri fiyatlarının marketlerde çok sık değiştirildiği, maliyetler sebep gösterilerek aynı ürün yan yana iki markette farklı fiyata satıldığı gibi aynı marka ve miktarlarının farklı market fiyatlarına yönelik yapılan çalışmada ürünlerin belirli markalar tarafından paketlenmiş fiyatı, marketten markete oldukça değişkenlik gösterdiği görüldüğü, aynı markanın aynı gramajda farklı marketlerdeki fiyatları değerlendirildiğinde sütün yüzde 32, beyaz peynirin yüzde 27, zeytinyağının yüzde 24,7, kuru fasulyenin yüzde 18,4, şekerin yüzde 17,9, kırmızı mercimeğin yüzde 17,2 oranlarda değişimleri olduğunun tespit edildiği 1 litre paket sütün X markasının fiyatı, F markette 29 buçuk lira iken, B markette 29 lira 90 kuruş, D ve E markette 29 lira 95 kuruş, A markette ise 37 lira 5 kuruş, C markette 38 lira 95 kuruştur. Sütün aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 32 oranına kadar değiştiği, 1 litre zeytinyağının paketlenmiş X markasının fiyatı, F markette 319 lira 90 kuruş iken, B markette 329 lira 90 kuruş, C markette 394 lira 90 kuruş, A markette ise 398 lira 90 kuruş olduğu görüldü. Zeytinyağının aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 24,7 oranına kadar farklı satış yapıldığı tespitlerine yer verildi.
YILLIK GIDA ENFLASYONU YÜZDE 72,01Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen, tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi Aralık 2023’te 119,1 seviyesine gerilemesi sonucu yaklaşık üç yılın en düşük seviyesine geriledi. Et, Süt, Yağ, Sebze, Tahıl Fiyatlarında Küresel gıda fiyatlarında alt endekslerdeki değişime bakıldığında; tahıl fiyatları, yıllık yüzde 18.6, bitkisel yağ fiyatlarının yıllık bazda yüzde 12.8, süt ürünleri fiyatlarının yıllık bazda yüzde 17,8 ve et fiyatlarında yıllık bazda yüzde 1,2 gerileme gerçekleştiği görüldü. Bu durumda Dünya gıda fiyatları endeksi Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyeyi görmüş oldu. Türkiye’de ise 2023 yılında yıllık gıda enflasyonu yüzde 72,01 oldu. TÜİK verilerine göre gıda fiyat endeksi Eylül 2020’den bu yana her ay bir önceki aya göre artması sonucu gıda fiyatlarının 38 aydan bu yana her ay zamlandığını göstermektedir.
BEKÂR BİR ÇALIŞANIN ‘YAŞAMA MALİYETİ AYLIK 18.796 TLRaporda TÜRK-İŞ Araştırmasının 2023 Aralık ayı sonucuna da değinildi. Sonuca göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 14.431 TL’ye, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplamtutarı ise (yoksulluk sınırı) 47.009 TL’ye, bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 18.796 TL’ye yükseldiği görüldü. Raporda, nüfusun en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik bölüm gelirin yüzde 49,8 ini alıp, en düşük yüzde 20’lik bölümü yüzde 5,9 a sahip olurken, nüfusun en yüksen yüzde 20 dışındaki yüzde 80’lik bölümünün yüzde 50,2’lik bir bölümüne sahip olabilmekte olduğu, ki bu sonuçta tüketicinin alım gücünün neden giderek azaldığının en somut verisi olarak gösterilebileceği kaydedildi.
ALIM GÜCÜNÜN DÜŞÜKLÜĞÜ TÜKETİCİYİ GÜVENLİ GIDA ARAYIŞINDA UZAKLAŞTIRIYORRaporda, beslenmede gıda güvenliği açısından gıda katkı maddeleri, tağşiş, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), pestisitler gibi sağlık ve güvenliği olumsuz etkileyen konuların haksız bir şekilde devam ettiğine de değinildi. 2023 yılında da önceki yıllarda olduğu gibi Gıda sektöründe, tüketici yurttaşların sağlık ve güvenliğini tehlikeye atan ve bu şekilde mağduriyetlere yol açan uygulamaların yoğun biçimde ön plana çıktığını ancak tüketicinin hem bilgi açısından hem de alım gücünün düşüklüğü açısından bunları sorgulayacak durumda olmadığı kaydedildi. Raporda bu gibi sebeplerle zarar gören tüketici sağlık ve güvenliğinin korunması, seçme ve zararlarının korunması haklarını kullanmaları, hakları konusunda yeterince bilgilenmeleri için, tüketicinin korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin geliştirilmesi yanında tüketici bilincinin gelişimine yönelik faaliyetlerin artırılmasına yönelik önlemlerin kısa sürede alınması gerektiğine değinilerek insanların yaşamak için tüketmek zorunda olduğu gıda maddelerinin içeriği ile üretim süreçlerine ilişkin konularda bilgiyle ulaşmaları daha bilinçli, daha sağlıklı beslenmeleri için bir ön koşul olduğuna dikkat çekildi. Tohumdan çatala gıda güvenliğinin sağlanmasının öneminin dile getirildiği raporda, gıda maddelerinin işlenme süreçlerinde dışsal etkenlerin zararlara yol açmaması, tedarik sisteminde gıdaların soğuk zincirle sevkinin sürekli ve etkin kılınması, depolama ve raf koşullarının uygun olması, son kullanım kurallarına riayet edilmesi yaşanacak olası sorunları önemli ölçüde ortadan kaldıracağına dikkat çekildi.Tarımda kullanılan kimyasalların olumsuz etkilerine bakıldığında olması gereken limitlerin üzerinde kimyasal ilaç kullanılması ve üreticinin belirlenmiş olan hasat arası sürelerine uymadığı görüldü. Tarım kanununda yapılan değişiklikle üretim planlanmasının yasal altyapısı oluşturulmasına rağmen yıllardır beklenen uygulanabilir teşvik üzerine kurulması, hedeflenen üretim planının olması ve bu yöntemle planlanan ürünün ekiminin tavsiye edilmesi ve bu durumda ek destek verilmesi bu yolla tarım alanının kayıt altına alınması uygulamasının hayata geçirilmesi gerekliliklerinin bir kez daha altı çizildi.Raporda, sağlıksız gıdaların yarattığı kötü beslenmenin kronik hastalıklara ve açlığa yol açtığı bu nedenle politika yapıcılar, kamu otoriteleri, sivil toplum örgütleri, akademisyenler ve özel sektörün bütüncül bir yaklaşım içinde iş birliği yapması gerekliliği yanında, yeryüzündeki herkesi besleyecek gıda maddeleri olmasına karşın, 350 milyon insanın hâlâ gıdaya düzenli erişim sağlayamaması nedeniyle çözüm üretecek önlemlerin alınması gerektiğinin altı çizildi.