Hakemlerin vay haline…

Türkiye Kupası’ndaki olaylı derbide söylenecek söze ve siteme kimse itiraz etmemeli.
Fenerbahçe Galatasaray derbisi arzulanan güzellikte, hayal edilen tarzda geçmedi.
Hakaret, sayma, sövme, saldırma, aşağılama, hatta el-kol hareketleri hepsi oradaydı.
Hakemleri çoğu zaman eleştirmekte haklı da olsak o maçta kim hakem olmayı ister?
Sporcularla birlikte neredeyse linç edileceklerdi.
Verilen karar ne olursa olsun önemli olan saygı ve olumlu davranıştır.
Ne utanma ne arlanma ne de örnek olma vardı.
Seyirciden sporcuya, teknik heyetten yöneticiye ve görevliye kadar herkes negatifti.
Derbinin diğer maçlardan farklı olması, cazibesi ve alınacak keyif önemlidir.
Dostluk, sportmenlik, centilmenlik tarzıyla herkesi mutlu etmeliydi.
Bunları göremedik ve kim keyif aldı bilmiyorum.
Şike, şiddet, doping hepsi bizde.
Başarısızlık, istikrarsızlık ve memnuniyetsizlik bizde olmaya devam ediyor.
Derbi deyince Barcelona Real Madrid maçını mı bekleyelim.
Kalite görmek için Münih’e mi gidelim.
Centilmenlik ve örnek davranış izlemek için Manchester United’ı mı izleyelim.
Gerekenler yapılmıyor, olumsuzluklarla yola devam etmek alışkanlık haline geldi.
Büyük takımın sporcusuyla gurur duyulur, idareci ve seyircisi onura eder.
Herkesi memnun eden, sorunsuz maçtan ayrılan takımlar derbiye layıktır.
Derbi takımları taraftarı olsun olmasın seyircinin taktirini toplayandır.
Seyredilmekten ve oynanan oyundan memnun bırakandır.
En önemlisi de keyif verendir.
Derbi maçlarda festival havasına girmek, coşmak ve eğlenmek hakkımız değil mı?
Kim istemez derbi maçlara ailece gidip sosyalleşmeyi,
Kim istemez keyifle maç izlemeyi,
Kim istemez statların bayram havasına bürünmesini,
Çoluk çocuğun statları doldurmasını ama olmuyor.
Bizim düşmana ihtiyacımız yok ne varsa kendimizde aramalıyız.
Her alandaki gibi disiplin, davranış ve centilmenlikte de organize olmalıyız.