Sevgili okurlarım, Türkçede “Üzüntü” anlamına gelen “Hüzün” kelimesi, gönülde hissedilen gariplik ve burukluk, arzulanan bir şeyin elden kaçması veya istenmeyen bir şeyin başa gelmesi yüzünden duyulan tasa, üzüntü, gam, keder anlamlarına gelir. Hayat hüzünle dolu… Günümüzdeki zor hayat şartlarına, hüzünlenmemek (üzülmemek) elde mi? Mevlana’nın hüzünle ilgili bir şiirini okudum ve etkilendim… Onun için bugünkü yazımda sizlere hüzünden söz etmek istiyorum. Mevlana bakın ne diyor: “Üzülme… Dert etme Can!… Yürüyebiliyorsan ne mutlu sana! Elinde olmayanları söyleme bana… Elinde olanlardan bahset Can!… Üzülme!… Geceler hep kimsesiz mi geçecek? Gidenler dönmeyecek mi? Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede… Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış… Bil ki güzellikler de var bu hayatta… Gelgitlerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin? Hüzün olgunlaştırır, Kaybetmek sabrı öğretir…” Evet, “hüzün olgunlaştırır, kaybetmek sabrı öğretir” diyor Mevlana. Hüzün nedir biliyor musunuz? Hüzün, insan ruhunun en kötü üzüntülü ve en nankör ruh halidir. Hüznü yaşayan bilir… Giden vefasız sevgilinin ardından acıyla bakmaktır, onun dönmeyeceğini bildiğiniz için… Onun yokluğuna alışamazsınız bir türlü. Acıyla karışık olarak gülümsersiniz her şeye. “Gülen çehremi görüp de sanmaki bahtiyardır Attığım her kahkahada binlerce gözyaşı vardır” misali… Çünkü bir kaybedişe acı bir gülümseyiştir hüzün… Hayatın güzelliklerini acılar içinde görmektir… Ayrılıkların sonucunda yaşanılan anlatılması en zor duygulardan birisidir hüzün. Dudağınızdan düşmez onun sevdiği şarkılar, resmine bakarsınız, onun sevdiği çiçeği koyarsınız vazosuna… Gecenin en güzel saatlerinde uyuyamazsınız, onun umrunda olmadığınızı bile bile onu düşünürsünüz. Yağmurlu bir gecede belki gelir diye, pencerenizden yağan yağmuru seyrederek hayal kurarsınız, sonra gözyaşlarınız yağmura karışır ve yalnızlık sizi bitirir adeta… “Üzülme, dert etme can!..” demek kolay. Hüznü yaşayan bilir sadece…
