Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’yi sert bir dille eleştirerek, parti içindeki tartışmaların ve olayların sorumluluğunu CHP’nin liderliğine yükledi. Açıklamalarında, CHP’nin gençleri kışkırtarak sokak olaylarına neden olduğunu ve kendi iç meselelerini örtbas etmeye çalıştığını vurguladı. Erdoğan, bu durumun faturasını ne millete ne de hükümete ödetmeyeceklerini belirtti.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Herkesi etkileyecek şiddetli bir kasırga geliyor” “Uluslararası siyasetin tüm aktörleri yeni arayışa girdi. Gümrük tarifesi üzerinden alevlenen ticaret savaşları, küresel ölçekte etki uyandıracak. Herkesi etkileyecek şiddetli bir kasırga geliyor. Dünyamız, özellikle ekonomi ve askeri kapasite bakımından tek kutuplu bir yapıdan çok kutuplu bir mimariye hızla yol alıyor. Üst üste gelen haberleri, bu yeni dönemin doğum sancıları olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Tarihi olduğu kadar sancılı da olan bu süreci en iyi okuyan, yöneten, sahada ve masada en güçlü konumda bulunan ülkelerden biri Türkiye’dir. Ülkemiz, yeni dönemin kurucu aktörlerinden biri haline gelmektedir. Bunun işaretlerini görmeye başladık. Sözünün ağırlığı olan, söylemi takip edilen bir ülke olarak Türkiye’nin adı her platformda daha sık telaffuz ediliyor. Türkiye’siz bir denklem kurulamayacağı küresel aktörler tarafından da çoğu zaman mecburen kabulleniliyor. İdrak yolları kapalı olmayanlar, şunu görüyorlar: Türkiye, 23 yıldır temelini adeta tuğla tuğla ördüğü güçlü altyapısıyla yeni döneme damgasını vurmaktadır.
Küresel ekonomi zorlu bir sınavdan geçiyor. Ticaret savaşları yeni bir boyuta evrildi. Tonu artan söylemlerle, tarife kavgaları kızışmaya başladı. Bazı ekonomilerin durgunluğa girmesi muhtemeldir.
“O HAYATLARI KARARTAN CHP OLARAK YİNE SİZSİNİZ”19 Mart’tan bu yana siyaset sahnesinde farklı bir oyun oynanıyor. Türkiye, 20 gündür bir tiyatro izliyor. Oyunun kurgucusu, figüranları CHP’liler. Perdeyi açan, kapatan CHP… Bilinmeyen tek bir şey var, orta oyununun kavuğunun kimde olduğu… Hafta sonu yaptıkları baskın kurultayla kavuk, Sayın Özel’in başuna geçmiş oldu. Oyunu yazan, sahneleyen onlar; çalıp çırpan onlar, İstanbul’da Escobar düzeni kuranlar onlar, paylaşım kavgası veren yine onlar, şikâyeti yapan yine onlar, tanıklığı yapan onlar, savcıların kapısında ihbar sırasına giren yine onlar, ama üste çıkmaya çalışan yine onlar. CHP olarak siz bizi, far görünce donup kalan tavşan mı sandınız? İç tartışmalarınızın faturasını ne bize ne millete ödetemezsiniz. Sizin kavuk tartışmanız bizi ilgilendirmez. Şimdi ‘yok şu gözaltına alındı, bu tutuklandı, yok onu serbest bırakın.’ Başınıza ne geldiyse sizin koltuk sevdanızdan, kibrinizden, aç gözlülüğünüzden geldi. Kendiniz ettiniz, kendiniz buldunuz. CHP’yi bu mafya düzeninin içine siz soktunuz. Kendi meselenizi örtmek için sokakları ateşe veren sizsiniz. Gençleri öne sürüp belediye binasına saklanan sizsiniz. Gençleri kışkırtan, polisle çatıştıran sizsiniz. O gençlerin hayatları karardıysa, o hayatları karartan CHP olarak yine sizsiniz.
“CHP sadece yolsuzluğun değil, bu ülkede darbeciliğin de kitabını yazmıştır” Bizi cuntacılıkla itham ediyor! CHP’nin ikinci genel başkanı, malum, İsmet İnönü… Koltuğu çok severdi. 1972 yılında koltuğunu 88 yaşındayken, Ecevit karşısında kaybedince bıraktı. 1930 yılında çok partili siyaset denemesinde koltuğu öyle bir sallandı ki Serbest Cumhuriyet Fırkası’nda 3 ay tahammül edebildi sonra o partiyi kapattırdı. 1946’da gönüllü olarak değil, yoğun uluslararası baskılar nedeniyle çok partili hayata geçmek zorunda kaldı. Buna mecburdu. Başka yolu yoktu. Şimdi o mecburiyeti sanki lütuf gibi milletin yüzüne vuruyorlar. 1950’de, ilk şeffaf seçimde CHP iktidardan uzaklaştırıldı ve o günden beri tek başına iktidar olamadı. CHP iktidara gelemeyince ne yaptı peki? 27 Mayıs cuntasının taşlarını döşedi. CHP, ülkenin ayarlarını öyle bozdu k, 1961-62-63-69 ve 71 yıllarında cunta girişimleri oldu. 12 Mart muhtırasını alkışladılar. 27 Aralık 1979 muhtırasına ve 12 Eylül cuntasına giden yolu açtılar. 28 Şubat darbesine alkış tuttular. Bizim yırtıp attığımız 27 Nisan bildirisinin arkasında durdular. Sokaklara çıkıp ‘ordu göreve’ diyerek gösteriler yaptılar. 17 25 Aralık darbe girişiminin, Gezi kalkışmasının aktörü oldular. 15 Temmuz’da tanklardan kaçıp keyifle kahvelerini yudumladılar. Türkiye’deki her darbenin, darbe girişiminin, cuntanın taşlarını döşediler, alkışladır, darbecilerin sırtını sıvazladılar. CHP Genel Başkanı’na kendi tarihini iyi okumasını tavsiye ediyorum. Biraz cesareti varsa, vesayet lekeleriyle katrana dönmüş kirli geçmişiyle yüzleşmesini öneriyorum. 1950’den beri sandıkta yoksunuz ve cuntalardan medet umuyorsunuz. Denkem basit: CHP demek cunta demektir. Cunta demek CHP demektir. CHP sadece yolsuzluğun değil, bu ülkede darbeciliğin de kitabını yazmıştır. Hakaret ettikleri, tehdit ettikleri bağımsız yargı olmasaydı şu an bile CHP, kendi içinden çıkan cunta yönetiminin esiri olacaktı. Siz yargıya dua edin ki, sizi kendi içinizden çıkan cuntadan onlar kurtardı.
“SANDIKTAN ÇIKAN İRADEYE KUZU KUZU TESLİM OLACAKSINIZ” Milletin takdirine sahip çıkan güçlü bir iktidar var. 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulmuş bir Cumhur İttifakı var. Millet adına karar veren, bağımsız ve tarafsız bir yargı var. Her türlü vesayetten kurtulmuş bir Türk demokrasisi var. Cunta girişimlerine göğsünü siper eden bir millet var. Cuntayla, darbeyle, vesayetle, ajanlarla, kara parayla, para kuleleriyle, sınır ötesine yaptığınız çağrılarla varabileceğiniz hiçbir yer yok. Sandıktan çıkan iradeye kuzu kuzu teslim olacaksınız. Kimse bunların faşizan baskılarına boyun eğmesin. Kimse çekinmesin, kimse yılgınlığa, endişeye kapılmasın. Korkaklar, zafer anıtı dikemez!
CHP’nin ne yapmaya çalıştığının farkındayız. Eteklerinin neden tutuştuğunu, neden bu kadar hırçınlaştıklarını, neyi yargıdan kaçırmaya çalıştıklarını biliyoruz. Firariler yakalanıp yargıya teslim edildikçe, dananın kuyruğu o zaman kopacaktır. İtiraflar ve yeni delillerle soruşturmalar derinleştikçe, CHP’nin neden sokağı adres gösterdiği görülecektir. İstanbul merkezli yolsuzluk çarkının boyutları ortaya çıktıkça, bunların milletin yüzüne bakacak halleri kalmayacak. Biz muhalefetin oyununa gelmeyiz. Bizim daha mühim gündemlerimiz var. Terörsüz Türkiye gibi hayati önemde meselelerimiz var. Cumhur İttifakı olarak büyük bir titizlik ve sabırla yürüttüğümüz bu süreci ülkemizin hayrına neticelendireceğiz. Yarın DEM heyetini kabul ederek kendileriyle görüşecek ve terörsüz Türkiye hedefine ulaşma irademizi teyit edeceğiz. Türk’ü ile, Kürt’ü ile, Arap’ı ile Alevi’si ile Sunni’si ile hem bölgemizi hem ülkemizi imar ve ihya etmek için gayret göstermeye devam edeceğiz. AK Parti’ye, Cumhur İttifakı’na yakışan budur.
Cumhur İttifakı ortağımız, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin vekalet döneminden sonra partisiyle, teşkilatı ve milletiyle tekrar buluşmasından memnuniyet duyuyorum. Bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Rabbimden kendisine sağlıklı ve uzun ömürler niyaz ediyorum. “
