Bir yöneticinin ülkeye ne verebileceğini anlamak için onun bulunduğu ilk konumda ne icraatlar yaptığına bakmak gerekir. Sayın İmamoğlu kendisini ülkenin en tepe noktasına layık görmektedir. Genel seçimlerde bunu gördük. İsmi bu nokta için zikredildiğinde sükût etti. Sükût ne manaya gelir, siz değerli okurlar bunu bilirsiniz. Kendi genel başkanı aday iken isminin zikredilmesinden hiç rahatsız olmadı ve pusuya yattı. Bu durum Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecinde yara almasına neden oldu. Mansur Yavaş çıkıp ben aday filan değilim diyerek bir fitnenin önüne geçti.Ama İmamoğlu böyle yapmadı.Seçim biter bitmez, hemen aynı gün değişim demeye başladı. Gözünü CHP’nin genel başkanlığına dikmişti. Değişim dediği bu imiş. Sayın İmamoğlu’na buradan seslenmek istiyorum: “ Siz değişimi önce yönettiğiniz kurumda gerçekleştirin…” diyeceğim ama zaman kalmadı. Bütün kadroları doldururken hangi kriterlere baktığınızı çok net gördük. Mesela Trabzonlu bir iş insanının yanında çalışan bir Trabzonluyu alıp bir kurumun başına getiriyorsunuz. Diğer hemşerilerinizi de diğer kurumlara ve etkin noktalara getirmeniz memleket sevdasından olsa gerek. Yapılan araştırmalara göre İstanbul’da 2,5- 3 milyon civarında Sivaslı var. 500 bin civarında Kastamonu, Tokat, Erzurum illerinden; 200-400 bin Malatya, Siirt, Erzincan, D. Bakır, Ağrı, Bitlis, Mardin, Van, Ardahan, Adıyaman illerinden; 100 bini aşkın Amasya, Adana, Ankara, Balıkesir, Bingöl, Bursa, Çankırı, Çorum, Edirne, Elazığ, Hatay, Kayseri, Konya, K. Maraş, Muş, Nevşehir, Niğde, Tekirdağ, Tunceli, Yozgat, Batman, Bartın, Iğdır illerinden vatandaş İstanbul’da yaşıyor. Bu bilgiyi de dipnot olarak yazmak istedim.Yani bu şehirde sadece Karadenizliler yaşamıyor. İmamoğlu’nun belediyelere doldurduğu yeni personelin işin ehli olduğu ise tartışılır bir durumdur. İmamoğlu hata yapmamak için ise kendine 26 (?)kişilik bir danışman ordusu oluşturmuştur. Evet, yanlış duymadınız 26 (?) kişi. İşinin ehli (?), insani ilişkileri çok üst düzeyde olan (?), halkın kolay ulaşabileceği (?), iş bitirici (?), sorun çözücü (?) 26 kişi!Bunlara ulaşmayı bir deneyin bakalım, ulaştığınızda ise topun taca atıldığına tanık olursunuz. “ Efendim Sayın başkana sorunu ileteceğiz… “ derler. Beklersiniz ama geri dönüş olmaz, sorun çözülmez…Sayın İmamoğlu bir personelinizin yaşadığı bir sorunu size 1,5 yıldır ya anlatamadım ya size ulaştıramadım. Danışmanlarınızın haberi var, size attığım onlarca mesaj elimde duruyor. Hiç birine dönmediniz. Merak ediyorum bu davranış şeklinizi sadece bize mi yoksa bütün halka mı gösteriyorsunuz? Rahmetli Kadir Topbaş’ı bir kere aramıştım. Telefonunu açtı ve ben sorunu kendisine anlattım, nazikçe dinledi ve bir bakacağını söyledi. Ertesi gün bizzat kendisi dönerek konu ile ilgilendiğini ve sonuçlandırdığını söyledi. İşte halk ile bütünleşmek böyle olur!İki portre: Birine ulaşamıyorsunuz diğerine kolay ulaşıyorsunuz. Birine derdinizi anlatabiliyorsunuz diğerine ise mümkün değil…Meşguliyet farklı bir şey! Ülkenin çok ciddi sorunları varken ufak tefek sorunlara enerji harcanılır mı? Biz ülkeyi yönetmeye talibiz…Böyle bir fikir akımı cereyan eder. Üstün ve liyakatli yönetici (?!) personele mobbing yapar, ayrım yapar ve EYT den emekli olsun diye baskının dozunu artırır. O personelin meşrebi bu yöneticilerinkinden farklı ise ve bunlar gibi düşünmüyor ve hareket etmiyorsa eyvah o zaman… Bu personel derhal işten atılmalıdır. Çocukları varmış, 10 -15 yıllık emeği varmış… Hiçte önemli değil!Vekil efendiye- efendilere söylersiniz ilgilenin diye… Lay lay lom namesi mırıldanır dururlar. Vicdan böyle bir şey işte!EYT den emekli ettiniz ise ‘iş akdi feshi’ ibaresi ne anlama geliyor? 50-60 yaş arasında personeliniz dururken EYT den emekliliğe neden yaşı 40 civarında olan personelden başlarsınız? Tamamen kötü ve düşmanca bir yaklaşım! Pir Sultan Abdal ne güzel demiş: Yüre bire Hınzır PaşaSenin de çarkın kırılırGüvendiğin padişahınO da bir gün devrilirSelam ve dua ile.
Recent Comments
Görüntülenecek bir yorum yok.