Geçtiğimiz Salı gününün sabahı çok acı bir haberle uyandık. Gece yarısı Bolu’da çıkan yangın hepimizin evlerine ateş gibi düştü.
Sömestr dolayısıyla çocuklarını tatile götüren ebeveynler, ardlarında bıraktıkları dönemin yorgunluğunu atan çocuklar, kayak tatili yapmak için büyük ihtimalle neşeyle çıktıkları yolculuktan, şans eseri hayatta kalsalar dahi büyük bir acıyla kalakaldılar.
Ne düşünmeli, ne yazmalı böyle büyük bir acı ve ihmaller karşısında bilemiyorum. Ne söylesek, ne düşünsek yetmez, az kalır.
Birkaç gün önce misafirlerini ağırlamaya hazır olduklarını beyan eden otel sahibi nasıl olur da otelde gerekli önlemleri almaz, nasıl olur da otelde siren sistemi olmaz, yangın merdiveni olmaz, merkezden uzakta olan ve üstüne üstlük tam da yoğun bir sezonda olan bölge için yakın bölgelerde itfaiye araçları ve ekipleri hazır bulunmaz.
Sorular böyle uzayıp gidiyor, yanıt bulamadığımız sorular öfkelerimizi arttırdıkça arttırıyor.
Olan olduktan sonra cevaplar ne işe yarar diye düşünecek oluyorum ara ara ama ne yazık ki pamuk ipliğine bağlı günlerimizi geçirdiğimiz, her an bir sıkıntılı durumla canımızdan olabileceğimiz bir zeminde, en azından eksik kalan noktaların tespitiyle bir nebze olsun başka ihmaller sonucu yaşanacak kayıpların önüne geçebilir miyiz diye düşünüyorum.
Hoş bu kaçıncı ihmaller zincirleriyle yüzleşmemiz, daha önce adını koyduğumuz eksikliklerin kaçı giderilip de olası riskler egale edildi bilmiyorum…
Evlatlarını kaybeden herkese baş sağlığı diliyorum, acılarını gönülden paylaşıyorum.