Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Altıncı Değerlendirme Raporu’nun baş yazarı, çevre ve göç jeopolitiği uzmanı Prof. Dr. François Gemenne, iklim değişikliğinin artık uluslararası diplomaside kilit rol oynadığını belirtti.
Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı Uluslararası Göç Örgütü tarafından 2022’de yayımlanan “İklim Değişikliği ve Gelecekteki İnsan Hareketliliği” raporuna göre son 10 yıllık dönemde, dünya genelinde yılda ortalama 21,6 milyon kişi iklim değişikliği kaynaklı sıkıntılar nedeniyle ülkeleri içinde göç etmek zorunda kaldı.
İklim değişikliğinin oluşturduğu risklerin, dünyanın her noktasında arttığı belirtilen rapora göre önümüzdeki 10 yılda 1 milyar insanın deniz seviyesinin yükselmesi, sel, kuraklık, aşırı sıcaklıklar ve gıda güvenliği gibi sorunlarla yüzleşmesi bekleniyor.
Aynı zamanda HEC Paris Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Fransa Doğa ve İnsan Vakfı Bilim Konseyi Başkanı olan Prof. Dr. Gemenne, Institut Français Türkiye’nin düzenlediği, “İklimin jeopolitiği: Sorunların kalbinde Akdeniz” başlıklı söyleşiye katılmak için geldiği İstanbul’da soruları yanıtladı.
İklim değişikliğinin dünyanın her noktasında yaşanan göçlerin en önemli nedenlerinden biri olduğunu, yaşanan ani felaketlerin ve zaman içerisinde gelişen çevresel değişimlerin insanları göçe ittiğini kaydeden Gemenne, günümüzde yaşanan iklim göçlerinin çoğunlukla ülke içerisinde olmasına karşın gelecekte ülkeler arası iklim göçlerinde artış yaşanabileceğini söyledi.
Gemenne, “Eğer Paris İklim Anlaşması’nın kilit hedeflerine saygı duymazsak, dünyanın bazı bölgelerinin artık yaşanamayacak hale gelme riski var çünkü bu bölgeler deniz seviyesinin yükselmesi sonucu sular altında kalacak, bazı coğrafyalarda sıcaklıklar dayanılmaz hale gelecek, tarım yapmak imkansız olacak. Bunun sonucunda da dünya nüfusunda bir tür yeniden coğrafi dağılım görebiliriz.” dedi.
“İklim değişikliğinin yer almadığı bir diplomasi mümkün değil”İklim değişikliğinin güvenlik ve istikrar konusunda dünya genelinde önemli bir belirleyici olduğunu vurgulayan Gemenne, günümüzde süren birçok gerginlik ve çatışmanın iklim değişikliği koşullarıyla bağlantılı olduğuna dikkati çekti.
Afrika kıtasında bulunan Sahel bölgesindeki çatışmaları bu duruma örnek gösteren Gemenne, “Mali’de, Burkina Faso’da, Nijerya’da ve Çad Gölü çevresindeki gerginliklerin çoğu arazi paylaşımı için yaşanıyor. İnsanların artık tarımdan bir gelir elde edememeleri başka topraklar aramalarına yol açıyor.” diye konuştu.
İklim değişikliğinin göçlerde, güvenlikte, jeopolitikte ve ekonomide büyük etkileri olduğuna değinen Gemenne, şöyle devam etti:
“İklim değişikliğinin yer almadığı bir diplomasi artık mümkün değil. Gelinen noktada iklim güvenliği, iklim diplomasisi gibi birçok yeni çalışma alanı gelişti. İklim değişikliği, güvenlik konusunda kilit belirleyicilerden biri oldu ve 21. yüzyılın tüm siyasi riskleri, iklim değişikliği tarafından dönüştürülecektir. Bugün savunma ve güvenlik kurumları, iklim değişikliğinin çatışmalara, güvensizliğe ve politik istikrarsızlığa yol açabileceğinin bütünüyle farkında. İşte ben, bu yüzden Fransa Savunma Bakanlığı bünyesinde küçük bir araştırma birimi olan ve iklim değişikliğinin güvenliğe yönelik oluşturduğu riskler konusunda Fransız ordusuna tavsiyelerde bulunan İklim ve Savunma Gözlemevi’nin direktörüyüm.”
İklim göçleriyle ilgili uluslararası yasal düzenlemelerin sınırlı olduğu tespitini paylaşan Gemenne, 1951 yılında imzalanan Cenevre Sözleşmesinin, çevresel faktörleri, mülteci statüsü kazandıracak bir kriter olarak tanımadığını hatırlattı.
İklim değişikliği bağlamında atılan yasal adımlarGeçmişte iklim değişikliğinin, yasal düzenlemeler konusunda belirleyici bir faktör olmadığı, öte yandan günümüzde bu yönde ilerlemeler katedildiği değerlendirmesinde bulunan Gemenne, 2012’de BM tarafından başlatılan ve 2015’e gelindiğinde 100’den fazla ülke tarafından kabul edilen Nansen Girişimi’ni, 2018’de Fas’ın Marakeş kentinde kabul edilen BM Göç Paktı’nı ve COP zirvelerinde sıklıkla ele alınan kayıplar, hasarlar ve uyum gündemlerini bu noktada atılan önemli adımlar olarak nitelendirdi.
Dünyanın ulusal ve uluslararası düzenlemeler konusu başta olmak üzere birçok yönden iklim göçlerine hazır olmadığı görüşünü paylaşan Gemenne, “Konu göç ve yerinden edilme olduğunda tepkisel bir zihniyeti benimseme eğiliminde olmamız, bunun temel nedeni. Sorumluluğumuzun, göçü olabildiği kadar sınırlamaya ve insanları kendi ülkelerinde tutmaya çalışmak olduğunu düşünüyoruz. Olayları takip edip ona göre hareket eden bir zihin yapısına sahip değiliz.” sözlerini sarf etti.
Göçün, iklim değişikliğiyle birlikte dünyanın her yerinde güçlenmesi beklenen bir olgu olduğunu ifade eden Gemenne, buna hazırlıklı olunmasının, hem göç verecek hem de göç alacak ülkeye, süreci daha iyi yönetmek bakımından fayda sağlayacağını dile getirdi.