Jeoloji Mühendisleri Odası, SSR Mining ve Çalış Holding ortaklığındaki Anagold Madencilik tarafından Erzincan, İliç’te işletilen Çöpler Altın Madeni İşletmesinde yaşananlara ilişkin basın açıklamasında bulundu. Yığın liçi (heap leach) sahasına yığılmış malzemenin duraysızlık sonucunda kaydığını ve dokuz maden işçisinin toprak altında kaldığını hatırlatan Jeoloji Mühendisleri Odası, ön bilgiler ve kayma sırasında alınan ilk video görüntülerden hareketle bazı tespitlerde bulundu. Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, madenin aktif fay hattının üzerinde olduğunu belirterek bu fay hattının işletme projeleri hazırlanırken dikkate alınmadığını belirtti.
İliç’te altın madeninde meydana gelen kaymanın daha önceden öngörüldüğünü ve işletmenin fay zonu üzerinde yer aldığına dikkat çeken Alan, “2022 yılı Haziran ayında Çöpler Altın Madeni İşletmesi yığın liçi sahasındaki siyanür karışımı çözelti götüren borularda yaşanan kırılma sonucunda, yığın liçi sahasının hemen doğusundan geçen ve Munzur fay zonu kontrol edilen Sabırlı Deresine akması nedeniyle bölge jeoloji odalarımız bölgede incelemelerde bulunmuştu. İncelemeler sonucunda, işletme sahası içerisinde MTA Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında yayınlanan Türkiye Diri Fay Haritasında aktif olduğu ifade edilen ve Munzur segmenti olarak tanımlanan bir fay hattının bulunduğu tespit edildi. Ancak bu fay hattının işletme projeleri hazırlanırken dikkate alınmadığı, hatta fayın inaktif olduğunun belirtildiği, hazırlanan atık depolama, üretim ve diğer tesis projelerinde 0.30 g ivme değerleri gibi düşük ivme değerleri baz alınarak proje hazırlandığı görüldü. Olası büyük bir depremde bu alanda bulunan tesislerin yıkılma riski taşıyabileceği ifade edilerek, hazırlanan ve işletilmekte olan atık depolama tesisi, üretim tesisleri ile açık kazı ve yığın liçi için gerekli tasarım parametrelerinin hem statik, hem de dinamik koşullar dikkate alınarak yeniden yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması gerektiği ifade edilmişti. Hatta bu durum 74. Türkiye Jeoloji Kurultayımız açılış konuşmasında, hem kurultay Başkanı Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, hem de Oda Yönetim Kurulu Başkanımız tarafından ifade edilmişti” dedi.
Alan, bundan sonra bu sahada konuyla ilgili olarak yapılacak inceleme ve değerlendirmelerde şu sorulara yanıt verilmesini istedi:
“İşletmedeki liç yığınlarının jeoteknik, hidrolojik ve hidrojeolojik faktörler birlikte dikkate alınarak etüdü ve buna dayalı şev ve döküm tasarımı yapılmış ve bunlara ilişkin raporlar hazırlanmış mıdır? Eğer bu etüt yapılmış ve raporları hazırlanmış ise, raporlarda önerilen tasarımın uygulanabilirliği nedir? Eğer bu etüt yapılmış ve raporları da tamam ve uygunsa, bu tasarım işletme tarafından hangi ölçüde dikkate alınmış ve uygulamaya geçirilmiştir. MTA Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında hazırlanarak yürürlüğe giren Türkiye Diri Fay Haritasına göre Çöpler altın işletme sahası içinden geçen ve aktif olduğu belirtilen Ovacık-Malatya Fay Zonunun bir kolu olan Munzur fay segmentinin üzerinde paleosismoloji çalışması yapılıp, deprem üretme potansiyeli, tekrarlanma periyodu gibi parametreler konusunda herhangi çalışma yapılmış mıdır? Yapıldı ise işletme sahası içinde yer alan tesisler ile yığın liçi ve açık ocak işletme projeleri revize edilmiş midir? Çöpler altın madeni işletmesinde olası tehlikelere karşı ‘Acil Durum Planları’ yapılmış mıdır? Yapıldı ise olası yığın liçi akması veya stabilite problemlerine karşı hangi önleyici tedbirler alınmıştır. Sorularının ilgi kurumlar tarafından acilen yanıtlanmalı. 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde göstermiştir ki, 500’ün üzerinde aktif faylarla her an 7 ve üstü büyüklükte depremlerle karşı karşıya olan ülkemizde, çok sayıda atık barajının, sanayi bölgesi veya tesisinin aktif fay zonları üstüne yeterli jeolojik-jeoteknik araştırma yapılmadan oturtulduğu düşünüldüğünde büyük çevre felaketlerinin kapımızda olduğu unutulmamalı.”
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını ile MAPEG Genel Müdürlüğünü uyaran Alan, “Bugün meslek örgüleri, yöre halkı ve ilgili sivil toplum örgütlerinde kaçırılarak hazırlanan, gerçekle örtüşmeyen ÇED raporlarının hazırlanması süreçleri ile bunların izleme, kontrol ve denetim hizmetleri gözden geçirilmeli, meslek örgütleri, ilgili sivil toplum kuruluşları ile yerel idareler izleme, kontrol ve denetim süreçlerindeki etkinliği artırılarak yasal altyapıya kavuşturulmalı. Çok tehlikeli atıkları barındıran atık baraj yerleri ve işletme tesislerinin yer seçimi, yer seçimi esnasında yapılması gereken jeolojik-jeoteknik çalışmaların uzman kişi ve kuruluşlar tarafından yapılması konusunda acilen çalışma başlatılmalı, Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliği ile Çevre Yeterlilik Tebliği, Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği, Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik gibi mevzuat düzenlemeleri katılımcı bir anlayışla gözden geçirilmeli, eksiklikler acilen giderilmeli. Çöpler altın madeni işletme sahasında olduğu gibi sadece bugünümüzü değil, gelecekte de etkileri on yıllar boyunca devam edecek yığın liçi ve atık barajların yapılması gibi süreçler kamusal izleme, kontrol ve denetimi altında inşa edilmeli, periyodik kontrollerin yapılması zorunlu hale getirilmeli” dedi.
Maden ve çevre kanunlarının güncellenmesi gerektiğini belirten Alan, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını Çevresel Etki Değerlendirilmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen izleme, kontrol ve denetimlerin uzman kişiler tarafından yapılmadığı, madencilik faaliyetlerine ilişkin ÇED Raporlarının usulüne uygun şekilde düzenlenmediği bilinmektedir. Madencilik gibi çok tehlikeli atıkları bünyesinde barındıran sektörel çalışmalara ilişkin raporların, konu hakkında yetkin meslek disiplinleri tarafından hazırlanması sağlanmalı, bu raporların izleme, kontrol ve denetimini yapan kurum personelinin de bu nitelikte olmasına özen gösterilmedir. Maden işletmelerinin denetimi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını ile Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığınca ortaklaşa yapılmasını sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Günümüzde çevre felaketlerine neden olan ve bunu da alışkanlık haline getiren firmaların işletme ruhsatlarını derhal iptal edecek düzenlemeler Maden Kanunu ve Çevre Kanunu içinde işlevlendirilmelidir” ifadelerini kullandı.
TMMOB ve bağlı meslek örgütlerinin Çevre kanunu içinde tanımlanan görevlerini yerine getirilmesinin önündeki engeller acilen kaldırılması gerektiğinin altını çizen Alan, “Sonuç olarak, derelerimiz, göllerimiz, akarsularımız, vadilerimiz gibi jeoçeşitliliğimizi ve jeolojik ortamın üzerinde veya içinde gelişip çeşitlenen biyoçeşitliliğimizi oluşturan varlıklarımız, Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının gözetiminde Çöpler Altın Madeni İşletmesinde olduğu gibi zarar görmektedir. Yıkılanın sadece yığın liçi barajı olmadığı, gelecek on yıllarımızı da etkileyecek ve yeni çevre felaketlerine neden olacak bir yıkım olduğu unutulmamalıdır” dedi.