KADIN KATLİAMI KONUSUNDA HİÇ MALZEME SIKINTISI YOK

Her hafta kadın şiddeti, kadın olmanın çaresizliği konusunda tekrara düşmeden, aynı basmakalıp şeyleri yazmadan yazı çıkarabilmenin bütün zorluklarını yok eden bir toplumumuz var. Daha Narin’in başına ne geldiğini öğrenemeden 4 Ekim günü İstanbul’un göbeğinde 19 yaşında iki genç kızımız feci şekilde katledildi. Katil bu defa hiç saklanmadan, surların tepesinde insanların gözüne baka baka öldürdü, sonra intihar etti.
Semih Çelik Eyüpsultan’daki evinde babasına kız arkadaşı Ayşenur Halil’le kahvaltı yapacağını söyleyip onu gönderdi. Eve gelen Ayşegül Halil’in başını keserek öldürdü.  Sonra evden çıkıp Fatih semtine gitti.  Eski kız arkadaşı 19 yaşındaki İkbal Uzuner’le buluştu. Zavallı kızı bıçak zoruyla Fevzipaşa Caddesi üzerindeki tarihi surlara çıkarttı. Genç kızı bıçaklayarak öldürdükten sonra başını kesip surlardan aşağı attı. Cesedi birçok parçaya ayırdı. Cani, ardından da surlardan atlayarak intihar etti. Oraya gelen İkbal’in annesi, kızının kesilmiş başını gördükten sonra “Kızım ne yaptılar sana?” sözleriyle ağladı. Hemen ardından yayın yasağı kararı getirildi. Bu yasak kararları doğru değildir. 
Semih Çelik’in son bir yılda İstanbul hastanelerinin Ruh ve Sinir sağlığı bölümlerinde tedavi geçmişi var. Şimdi biz bütün bu olanlara “Katil deliydi” deyip geçecek miyiz? Bu katliam bu kadar kolaylıkla açıklanabilir mi? Münevver Karabulut’un başını kesen Cem Garipoğlu’nun mezarının yeniden açıldığı bu günlerde sevgililerinin kafasını kesmeyi, onların canını almayı kendine hak görmeyi deli olmakla mı açıklayacağız öldürülen kızların ailelerine? Deli ise neden 2 erkek değil de 2 eski sevgili, 2 genç kız katledildi? Bu delilerin çoğu neden kadınlarını öldürüyor? 
Semih Çelik geçen sene intihara kalkıştığında, öncesinde bir video çekmiş. Kız çocuk anneleri; lütfen videoyu izleyiniz. Hem de birkaç kere izleyiniz. Hayatın kızlarımızın karşısına çıkarabileceği bin bir türlü akıl almaz erkek tehdidinin sadist ve mazoşist örneklerinden birisini göreceksiniz. Yakışıklı, efendi, düzgün konuşan, hiç te deli gibi bakmayan bir genç İkbal’e şöyle diyor:
“İkbal seninle özel olarak vedalaşmak istedim. Sonunda ölüyorum. Benim yüzümden yaşamış olduklarından dolayı özür diliyorum. Korkmana ya da endişe etmene gerek kalmayacak. Umarım normal bir yaşam yaşayıp, güzel ölürsün. Ama sana söylemem gereken bir şey var. Bir gün beni gördüğün gün oraya seni öldürmeye gelmiştim, bu hayattan çıkarken can almak istiyorum ve bu insanın sen olması daha değerliydi benim için. Kalbini çıkartmak, gözlerini… biliyorsun zaten oraları. Vazgeçtim, seni öldürürsem kendi cehennemimi yaratmış olacağım. Diğer tarafta peşimi bırakmayacaksın. O yüzden tek başıma gideceğim, kimseyi öldürmeden.”
Kabak gibi ortada ki hayata bu caninin elinde veda eden, kafası annesi aşağıdayken surlardan aşağıya atılan İkbal, uzun zamandır Semih Çelik’in kendisine bir şey yapacağı korkusu ve endişesiyle yaşamış. İntihar teşebbüsü de kayıtlarda olan Semih Çelik ölürken İkbal’i de öldüreceğini, kalbini ve gözlerini oyacağını ama sonra vazgeçtiğini apaçık söylüyorken hem de. Bir kızımızı daha ve yine koruyamamışız…
Şimdi sorumuz şu; elde böyle bir video varken, bir sene sonra da kafaları kesilmiş suçsuz günahsız 19 yaşındaki iki kızın kanı bütün toplumun suratına akmışken neden hiç kimse olacakları durduracak hamleleri yapamadı? Suça meyilli bu çocuk neden toplumun içine karıştırıldı? Kim engel olacakken bunu yapmadı? Evladının geçtiğimiz perşembe günkü korkunç katliamı yapabilecek bir durumda olduğu kendi ağzıyla itiraf edilmişken buna inanmayan aile mi? Ya da “Bu çocuğu bir akıl hastanesine kapatmazsanız bir gün katil olacak!” diyemeyen doktorlar mı? Göstere göstere gelen iki gencecik kızın bu feci katli neden durdurulamadı? 
Ailenin parası mı yoktu çocuğu tedavi ettirecek? Ah para, lanet olasıca hain para demeyiniz. O halde ailesi para içinde yüzen Cem Gariboğlu’nu nasıl açıklayacağız? Hayattan en feci şekilde koparılıp bir caninin, bir psikopatın elleriyle kafaları kesilen bu iki yavrunun ailesine ne diyeceğiz? O aileler artık en büyük acıyı her gün yaşayarak geçirecekler hayatlarının geri kalanını. Tescilli bir caniye hiçbir şey yapamayan toplumun suratına tükürme hakkına da acılı ömürleri boyunca sahip olacaklar. Bu sadece delilik değildir, kadına şiddetin cezasızlığı politikalarının sonucudur.